Kendisi bunu inkâr ediyor ama bize göre eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök "akil adam" kategorisine giriyor. Kendisine bugünlerde açık veya kapalı hakaretlerde bulunanların profili ise ortada. Bu kişilerin Hilmi Paşa gibi birisini sevip takdir etmeleri zaten eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
CHP Başkanı Deniz Baykal "akil adam sevmezliğimizi" bir kez daha açığa vurduysa da bu tür insanların, özellikle kavga dövüş ortamında, "yatıştırıcı" fikirleriyle bize yol göstermelerini önemli sayıyoruz.
Cumhurbaşkanı Gül'ün Türkiye'deki gelişmeler konusunda fikir teatisinde bulunmak üzere Çankaya'da yemeğe davet ettiği eski AİHM yargıcımız Rıza Türmen ile Roma Büyükelçimiz Uğur Ziyal'i de bu sınıfta görüyoruz.

Dünyanın takdir ettikleri
İlk anda akla gelen diğer isimler arasında eski dışişleri bakanlarımızdan İlter Türkmen, eski MİT müsteşarlarımızdan Sönmez Köksal, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, emekli  Korgeneral Şadi Ergüvenç ve işadamı Rahmi Koç'u da sayabiliriz. 
İster erkek, ister kadın olsun, bu listeye eklenebilecek çok sayıda politikacı, bürokrat, akademisyen, sanatçı ve işadamının olduğu kuşku götürmez. Bizde takdir görmeseler bile, Kemal Derviş gibi dünyanın takdir ettiği isimleri çıkarmış bir ülke olduğumuzu unutmayalım.
Hilmi Paşa'ya dönecek olursak, dostumuz Fikret Bila'ya söylediklerinde makul olan kim ne gibi kusur bulabilir, anlaşılır gibi değil. Fakat bakıyoruz, şu sıralarda her türlü suçlamaya maruz kalıyor.
Aslında kendisine karşı duyulan antipati Annan Planı sürecinde oynadığı olumlu rolle ortaya çıkmıştı. Bazıları işi o sırada, Genelkurmay Başkanlığı'na kadar yükselmiş başarılı bir askerimizi "Kıbrıs'ı satmakla" suçlayacak kadar ileri götürmüşlerdi.
Bizde bu tür akil insanları sevmeyenlerin profili malum demiştik. Bu kişilerin bir gün için olsun ileriye dönük, dünya gerçekleriyle uyumlu ve akıl yansıtan bir çıkışta bulunduklarını görebildik mi acaba? Eleştiri, itham ve isnat. Ellerindeki silahlar bundan ibaret.
Fikret Bila dünkü yazısında, Gül-Özkök görüşmesinden bazı ayrıntılar verdi. Hilmi Paşa'nın
AB konusundaki görüşlerini mealen şöyle özetledi:   "Tüm enerjimizi AB sürecine vermeliyiz. AB'nin ilkeleri, kuralları, standartları, uygulamaları Türkiye'nin sorunları için de çok önemli ölçüler oluşturuyor. Bu bakımdan Türkiye'nin AB sürecinin devamına yoğunlaşması çok yararlı olur, enerjimizi bu sürecin devamına harcamalıyız."

Akıl değil inançtan yana
"Akil" olan kim bu görüşleri inkâr edebilir ki? Fakat bakın görün bu görüşler yeni bir saldırı dalgasına vesile olacak. Peki neden? Çünkü AB'nin demokrasi, hukuk ve insan hakları standartları bazılarının işine gelmiyor. Onlar için olması gereken Türk insanı profilini de Kurtlar Vadisi'nin Polat'ı sağlıyor. Dünya görüşleri ise "akıl"dan değil, "inanç"tan yana.
Kendilerini içinde sımsıcak hissettikleri, ancak tüm çarpıklığını bu günlerde açıkça gördüğümüz ve artık Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayamayan bir kurulu düzenin yıkılacağından korkuyorlar. Bunun yerine geçecek ve çağdaş uygarlığı yansıtacak bir düzenin gelmesini istemiyorlar. 
İşin özeti bu. İşin komiği ise bunu "Atatürk" ve "muasır medeniyet" adına yapıyor olmalarıdır

Kaynak: Milliyet