Hükümetin bugüne kadar devreye soktuğu tüm açılımların en heyecan vericisiydi gerçekten de. Kürt ve Alevi sorununu çözme çabaları ciddiyetli mesailerle ilerledi, sözgelimi her iki topluluktan entelektüeller ve temsilcilerle geçmişin sorunlarını ve gelecek için çözümleri tartışan dar katılımlı toplantılar yapıldı. Roman açılımı ise öyle olmadı. 10 binden fazla insan başbakan Erdoğan’ı sanki gerçek bir “Çingene Kralı”ymış gibi karşıladı. Müzikler çalındı, şarkılar söylendi, danslar edildi ve ağlayanlar oldu, çünkü bir Türk Başbakanı ilk kez onlarla bu şekilde bir araya geliyordu.
Kasımpaşa sokaklarında büyümüş olan Erdoğan, bu tür ortamlarda ne yapacağını, nasıl yürüyeceğini ve nasıl konuşacağını herkesten iyi bilir. Radikal gazetesinin baş sayfasındaki resmi hatırlayın: Erdoğan Roman şarkıcı Kibariye’yle göz göze, gömleği açık, ağzı yarı aralık, adeta karşısındaki güzel sarışınla açıkça flört etmenin eşiğinde. Buraya kadar her şey iyi hoş. En büyük partinin liderinin sorunlarını açıkça kabul etmesi ve bunlarla ilgili bir şeyler yapmaya söz vermesi Romanlar için önemliydi. Bravo başbakan!
Fakat bu görüntülere bakarken zihnimde iki düşünce gezinip durdu. Birincisi, umarım Başbakan beklentileri bu kadar yükselterek ne yaptığını biliyordur. Romanlar açılımı çok sevdi, tıpkı hükümetin planlarını ilk duyduğunda Kürtlerin ve Alevilerin de sevdiği gibi. Ancak konuşmalar ve vaatlerle geçen ayların ardından, hükümetin açılımlar için yeterince istekli veya altından kalkmaya muktedir olmadığı görüldüğünde ise sorunlar başladı. Bütün bunların sonucunda Kürt ve Alevi açılımlarının, en azından şimdilik çıkmaza girdiğini hepimiz biliyoruz. Açılımların ilk, iyimser safhasında büyük umutlar vardı, fakat gelinen noktada birçok insan bunlardan dişe dokunur bir şey çıkmayacağından korkuyor.
Dilerim ki Romanlar çok şey bekleyip çok az şey alan üçüncü grup olmasın.
Zihnimde gezinen bir diğer düşünce ise Sulukule oldu. Fatih Belediyesi’ne bağlı bu mahallede asırlardır Romanlar yaşıyordu. Ancak son birkaç yıldır bu bölge yeni sakinlere yeni evler inşa etmek için yok ediliyor. Binlerce Roman taşınmaya mecbur bırakıldı. Evleri yıkıldı, sosyal hayatları acımasızca sekteye uğratıldı. Sulukule’nin çok uzağında alternatif evler verildi. Başbakan’ın vaat ettiği gibi ayda 100 liraya değil, 300 liradan fazlasına mal olan apartman daireleri bunlar.
Mağdur mahalle sakinlerinin yanı sıra konuyla ilgili mimarlardan ve akademisyenlerden oluşan Sulukule Platformu çeşitli alternatif planlar ortaya koymuş durumda. Sözgelimi harap konutların yerine düzgün, modern konutlar yapılması. Fakat bu konutların bölgenin kadim sakinleri tarafından karşılanabilir olması, toplumsal dokuyu bozmaması ve eski kentin bu kısmındaki arkeolojik zenginlikleri hesaba katması gerekiyor. Sözgelimi istihdam yaratılması ve eğitim imkanlarının geliştirilmesi, çünkü yeni evler tek başına Romanların dertlerine deva olmayacak. Yerel yetkililer platform üyeleriyle görüşüp önerdikleri planlara baktı, fakat kendi bildiğini okumaya karar verdi. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) de alternatifleri değerlendirmeye istekli görünüyordu, ancak daha sonra Fatih Belediyesi’ni işbirliğine yeterince açık olmamakla suçlayarak geri adım attı.
Başbakan’a tavsiyem şu: kuşkucuları haksız çıkarın ve bu hafta sonu sarf ettiğiniz güzel sözlerin, tehdit altındaki Romanların gerçek hayatlarında bir karşılığı olacağını gösterin. Sulukule’deki planları değiştirmek için hala çok geç kalınmış değil. Yüzlerce Roman aile hâlâ geri dönmeyi ve mahallelerini yeni gelenlerle paylaşmak istiyor. TOKİ başbakanlığa bağlı, Fatih Belediye Başkanı AKP’den. Onları Sulukule Platformu’yla masaya oturmaya ve sunulan alternatifler üzerine ciddi şekilde düşünmeye zorlayın.
Ne de olsa ‘Çingene Kralları’ bu kadar özel kılan şey budur: yumuşak konuşurlar, fakat hızla harekete geçmeyi de iyi bilirler.
Kaynak: Radikal