Iraklı Kürt lider Mesud Barzani, Erbil'de yaptığı basın toplantısında, Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik başkanlığındaki Türk heyetiyle Bağdat'ta yaptığı görüşmeyi değerlendirdi. Sözlerinden olumlu geçtiği anlaşılan bu temas için Barzani şöyle diyordu: "Türk heyetiyle görüşmemiz yeni bir başlangıç. Türkiye ile aramızdaki duvarlar yıkılmıştır. Buzları eritiyoruz. Bu görüşmeler sorunlara olumlu çözümler bulmak için bir başlangıçtır."
Son günlerde Iraklı Kürtlerden gelen olumlu sinyaller bununla sınırlı değil. Celal Talabani de PKK'ya karşı Ankara, Bağdat ve Washington arasında üçlü mekanizmayla mücadele edilmesini önerdi. Irak'ın Kürt kökenli Genelkurmay Başkanı Zibari ise ilişkilerdeki olumlu ivmenin sürmesi halinde iki ülke arasındaki sınırın yeniden çizilmesinin bile mümkün olacağını söyledi.
Irak'taki Kürtlerle yaşanan bu olumlu hava, Aktütün saldırısıyla terör örgütünün kurmak istediği tuzağa Türkiye'nin düşmediğinin bir göstergesi. Zira ağır silahlarla sınırın Irak tarafından karakola saldırı yapıldığının da altını çizen bazı çevreler, kuzeydeki Kürt yönetiminin de hedef alınmasını istiyordu. Ama Irak'taki gelişmeleri de hesaba katarak olayı değerlendiren diplomatik kaynaklar, farklı düşünüyordu. Onlara göre Bağdat'ta gittikçe güç kaybeden, Kerkük'te uzlaşmaya razı olan Kürtlerin, Türkiye'ye karşı PKK ile işbirliğine girmesi uzak bir ihtimaldi. Ayrıca kullanılan silahların Iraklı Kürtler tarafından verildiğine dair veri yoktu. O halde örgütün Aktütün'deki bir hedefi de Türkiye'nin Iraklı Kürtlerle ilişkilerini sabote etmekti.
Ancak Barzani'nin Erbil'de "Türkiye ile aralarındaki duvarın yıkıldığından" söz ettiği saatlerde, PKK Diyarbakır'ı ziyaret eden Başbakan Erdoğan'ı protesto amacıyla bazı mahallelerde esnafa kepenk kapattırmıştı. Canlı bombalar sokaklarda dolaşıyor, her yerde gösteriler yapılıyordu. Bunun sebebi neydi? Irak'taki Kürtlerle olumlu temaslar kurulurken ve bu, Türkiye'ye de olumlu bir şekilde yansıyacakken, neden sınırın bu tarafında Kürtler adına hareket ettiğini iddia eden örgüt ısrarla gerilimi tırmandırıyordu? Hem de Ergenekon terör örgütü davası sayesinde, ilk kez derin devletle yüzleşmeye bu kadar yaklaşılmışken...
Aslında bu sorular sadece bizim kafamızı karıştırmıyor. Son dönemde Irak'taki Kürtler de PKK'nın gerçekte kime hizmet ettiğini sorguluyor. Geçtiğimiz hafta Cihan Haber Ajansı'nın Erbil'den geçtiği bir habere göre, Hewler Post adlı Kürt gazetesi, örgütün son saldırılarını değerlendirerek PKK'nın kime hizmet ettiğini sordu. Daha önce de Kurdish Globe adlı gazete, benzer soruları gündeme getirdi. "PKK ve Kerkük" başlıklı başyazıda şöyle deniyordu: "Ergenekon dosyası, sadece Türk devletinin yasadışı faaliyetlerini ortaya çıkarmadı. Aynı zamanda PKK'nın Ergenekon'la ilişkilerini de deşifre etti. İstanbul Başsavcısı'nın hazırladığı iddianame, PKK'nın gerçek niyetleri ve Ergenekon'la kirli ilişkileri hakkında ciddi soru işaretleri ortaya koydu..."
PKK'nın gerilimi tırmandırmadaki hedeflerinden birinin, Mart 2009 yerel seçimi olduğu açık. 22 Temmuz genel seçimlerinde yaşadığı başarısızlığın marttaki yerel seçime de yansıması örgüt için hezimet olur. Bu yüzden bir yandan dehşet saçarak insanların özgür iradesini hedef alırken, diğer yandan da tek rakibi AK Parti'yi hataya zorluyor. Bir yere kadar siyasi amaçlı bu taktik de anlaşılabilir. Asıl korkunç olan, sözüm ona Kürtler için sözde özgürlük mücadelesi veren örgütün sivilleşmeden, normalleşmeden ödünün kopması. Ergenekon soruşturmasında derin devlet ortaya çıkmasın diye adeta kendini yırtması. Sanki tek dertleri, terörü tırmandırarak Ergenekon'u gölgelemek.
Şimdiden gündemden düşen önemli konular yok mu? Kim sivil anayasayı konuşuyor? Ulusal Program gündemde var mı? Halbuki üçüncüsü hazırlanan Ulusal Program taslağında, öncekilerde yer verilmeyen 'Sivil-Asker İlişkileri' başlığı var. Burada, askerî harcamaların demokratik denetimi; askerî mahkemelerin görev ve yetkilerine demokratik sınırlar getirilmesi ve iç güvenlik hizmetinin sivil iradeye tabi kılınması gibi demokratik açıdan hayati konular yer alıyor. Hasılı, terörü tırmandırmak için çok gerekçe var. Tek teselli noktası, Türk ve Kürt'ü ile daha çok insanın oyunu anlamaya başlaması.
Kaynak: Zaman