Fransa’da cumhuriyetçi değerlerin yüzlerini peçeyle örten bin küsur kadının tehdidi altında olduğunda ısrar ederek bir rapor yayımlayan meclis komisyonu, bu değerleri ucuzlatmayı başardı.
“Fransa’nın tamamı peçeye hayır diyor” iddiasında bulunan rapor, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin peçenin ‘Fransa’da hoş karşılanmadığı’ yönündeki açıklamasını tekrar ediyor. Tuhaf bir prosedür oyunuyla, peçe takılmasını kınayan ve bağlayıcı olmayan bir meclis kararını ilk adım mahiyetinde öneriyor. Ancak nihai hedef, Müslüman liderlerle ‘pedagojik’ temaslarda bulunup bunun anayasallığı üzerinde istişare ettikten sonra peçeyi yasaklamak.
Sonuçta böyle bir yasa çıksa da çıkmasa da, peçeli kadınların özgürlüklerine yönelik tiksindirici bir saldırı bu. Peçeyi bütün kamusal alanlarda, yani sokaklarda yasaklamak niyetini zar zor gizleyebilen komite, peçeli kadınların hastane ve toplu taşıma gibi imkânlardan yararlanmasının önlenmesini istiyor. Bu tür adımlar İsviçre’de minare inşaatının yasaklanmasıyla sonuçlanan referandumun ayak izlerini takip ediyor. Fakat Fransa’nın Müslüman sembollere yönelik baskısı daha rahatsız edici: İsviçre Halk Partisi gibi demagoji erbablarından değil, anaakım liderlerden destek görüyor.
Bu liderlerin çözeceklerini söyledikleri sorun her neyse artık, bu çözümün etki edeceği kadınların kaygılarıyla ilgili olmadığı ortada. Peçesini açmadan doktora görünemeyecek veya otobüse binemeyecek olan bu kadınlar, anaakım toplumdan daha da dışlanacak - yasağı savunanların talep ettiği asimilasyonun tam tersi olacak yani.
Bazı kadınların dini inançları uyarınca örtünmesi, Fransa’nın laik geleneği göz önüne alındığında devleti ilgilendirmez. Bazılarının aile baskısıyla örtündüğü doğru. Bireysel özgürlüğü ve cinsler arası eşitliği reddeden tarikatlar da küçük, ama gerçek bir sorun. Fakat mesele, bu cemaatlerdeki kadınları daha fazla esir edecek değil, daha özgür kılacak yollar bulmakta. Müslüman Fransız erkeklerin çoğu Fransız toplumunu reddetmiyor. Asimilasyon isteyen siyasetçiler ucuz popülizm yerine Fransa’nın katı işgücü piyasasını yumuşatsalar daha hayırlı bir iş yapmış olurlar. İnsanların istediğini giymesini önleyen yasalar yapmak, dikkati başka yöne çekmekten başka bir şey değil - ve Riyad veya Tahran’da ne kadar kötüyse Paris’te de o kadar kötü. (Başyazı, 26 Ocak 2010)
Kaynak: Radikal