YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan'ın açıklamalarıyla eski bir tartışma yeniden gündeme geldi: Üniversiteler paralı olsun, ödeme gücü olmayan öğrencilere burs veya kredi verilerek fırsat eşitliği sağlansın!
Bu fikir doğru mu, yanlış mı?
Başka bir tartışma daha: Bilim ticari mi olsun, yoksa kutsal bir işlev gibi piyasa dışında mı tutulsun?
Bu iki konu bir bütünün parçalarıdır: Üniversite ve bilim tamamen devlet tarafından mı finanse edilsin, yoksa öğrencilerin ve sanayiin katılımıyla üniversitenin kendisi de kaynak üretsin mi?
Mesela üniversite ürettiği bilimi sanayie satsın mı? Üniversite yönetimleriyle sanayiciler belli projeler üzerinde 'ticari' anlaşmalar yapsın mı, yapmasın mı?
Elbette farklı görüşler olabilir. Ama bu görüşler iktidarda kimin olduğuna, konuyu kimin gündeme getirdiğine, söylediğine göre mi değişmeli?
Elbette karşı çıkılabilir ama "Amerikan modeli" diyerek, üstelik emperyalizm çağrışımları yaptırarak mı karşı çıkmalı, ülkeye fayda veya zararı gözetilerek mi?!
On yıl önce
Yıl 1997, O zaman AKP'nin adı yok... YÖK Başkanı da liberal değil, Atatürkçü bir isim; Kemal Gürüz... O yıl yayımlanan "Bilim ve Yanılgı" adlı kitabımda bilim-sanayi ilişkilerini anlatarak şöyle yazmışım:
"Ortaçağ allâmeliğinden kurtulamamış bazı 'ilerici' ulema, 'bilim ticarileştirilemez' diyor. Aksine, bilimin gelişmesi ve hayatımıza yararlı olması için 'ticarileşmesi' lazımdır!
Ticari yönüne bakılmadan kamu kaynaklarıyla desteklenmesi gereken bilimler, sadece temel bilimlerdir."
Çünkü temel bilimlerin hem bir bakıma 'felsefi' karakteri vardır, hem çok uzun vadede maddi sonuçlar verirler.
Halbuki bilim-sanayi ilişkisi sanayiin teknolojiye ve modern işletmeciliğe açılması için şarttır. Madem üniversite sanayiciye kazandıracak, öyleyse niye kendisi de kazanmasın?
"Bilim ticarileşemez" gibi soyut dogmalara aldırmadan, üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek, bütün üniversiteler için işadamlarının yer alacağı mütevelli heyet sistemlerini teşvik etmek lazımdır.
Bütün dünya bu yönde gidiyor. Küresel rekabette güçlü olmamız için bilim ile piyasa, üniversite ile sanayi arasında yoğun ve sistematik ilişkileri geliştirmemiz şarttır.
Öğrenci parası?
Üniversite öğretimi parasız olduğu zaman, sadece mali gücü yetersiz öğrenciler değil, varlıklı öğrenciler ile, ileride zengin olacak öğrenciler de "parasız" okumuş oluyor.
Halbuki devlet üniversiteleri de paralı ve burslu hale getirildiğinde hem yoksul ile zengin arasında fırsat eşitliği sağlanacak, hem varlıklı öğrenciler aldıkları öğretim hizmetinin bedelini ödeyerek üniversiteye mali katkıda bulunacaktır.
Bugün bursla okuyacak bir öğrenci yarın zengin olduğunda, neden yeni gençlere burs kaynağı yaratmak üzere, üniversiteye mali katkıda bulunmasın?
Türkiye'de ve daha hızlı olarak dünyada eğitim seviyesi yükseliyor, eğitim giderleri artıyor. En zengin devletler bile bunu karşılayamıyor, bilimin kaynak üretmesi gerekiyor.
Üniversite, ödeme gücü olan öğrenciler için paralı hale getirilmeli, güçsüz öğrencilere, burs vermelidir.
Paralı ve piyasalı üniversite, elbette yoksula burs veren üniversite... Buna karşı çıkmak, ülkenin de bilimin de gelişmesini frenlemek demektir.
Kaynak: Milliyet