Diyalog toplantısında katılımcılardan Müslüman bir kadın, Papa'ya Nur Sûresi'ni ihtiva eden hat hediye etti.

ABD'de son günlerin en aktüel konusu şüphesiz Papa 16. Benedict'in 15 Aralık'ta başlayan bir haftalık ziyaretiydi. Başkan Bush ve eşi Laura Bush, Papa için yapılacak her türlü iltifatı ve diplomatik jestleri esirgemediler.   
 
Papa'yı Maryland'deki Andrew Hava Kuvvetleri üssünde bizzat karşılayan Bush ailesi Beyaz Saray'da ona bir de sürpriz hazırladılar. Doğum günü kutlaması. Papa, 81'inci doğum yıldönümünü Beyaz Saray'da kutladı. Hem devlet adamı hem de dinî lider gibi iki vasfı birden taşıyan Papa, Washington'u oldukça hareketlendirdi. Washington'u ziyaret eden çok devlet adamı olur fakat Amerikan halkı pek farkında olmaz. İş Katolik dünyasının ruhani liderine gelince durum değişir. Papa'nın Milli Park'taki ayinine katılmak için Katolikler ülkenin değişik eyaletlerinden Washington'a akın ettiler. Ayine 48 bin kişi katıldı.

Beğenelim veya beğenmeyelim, Papa Hıristiyanlık dünyasının çok önemli bir makamını işgal etmektedir. Dünyada yaklaşık 1 milyar, ABD'de ise 65 milyon Katolik Hıristiyan var. Amerika'da Katolikler dinî azınlık kabul ediliyor, çünkü ülkenin kahir ekseriyeti Protestan. Papa bir mesaj vermek için burada. Papa'nın mesajını özetlemek gerekirse şu söylenebilir: "Toplum hayatında din için daha çok yer vermek." Başkan Bush'un bu konuda Papa ile hemfikir olduğu söylenebilir. Dinî hürriyetlerin insan haklarının bir parçası olduğunu her fırsatta dile getiren Papa, Batı dünyasındaki sekülarizmi ciddi manada sorguluyor. Bunu benim de davetli olduğum dinlerarası diyalog toplantısında da çok açık bir şekilde dile getirdi. Burada bu toplantıdan biraz bahsetmek isterim. Toplantı Amerikan Katolik Dini Liderler Konferansı'nın organizesiyle gerçekleşti. Yaklaşık yüz elli kadar farklı din mensubu davetliydi. Bunların yaklaşık otuz kadarı akademisyen ve dinî liderlerden oluşan Müslümanlardı. Diğerleri Yahudi, Hindu, Budist ve diğer dinlere mensup insanlardı. Toplantı Amerikan Katolik Üniversitesi'nin hemen bitişiğinde yer alan Papa 2. Jean Paul adına inşa edilen Kültürler Arası Diyalog Merkezi'nin görkemli binasında gerçekleşti. Toplantı broşürünün kapağında büyük puntolarla "Peace our Hope" yani "Barış ümidimizdir" yazısı yer alırken, kapağın hemen üst tarafında, Pennsylvania eyaletinin yetiştirdiği en önemli dindar sanatçılardan Edward Hicks'in Barış Hâkimiyeti adlı tablosunun bir tıpkıbasımı yer almaktaydı. Burada İncil'in Isaiah kitabında geçen ahirzamandaki huzur ortamına atıfta bulunulmaktadır. Bazı hadis kaynaklarımızda da yer alan tasvire göre, kurt, kuzu, aslan beraber yaşayacak. Çocuklar ellerini yılanın ağzına koyacak, fakat yılan onlara zarar vermeyecek. Burada Papa'nın ziyareti ve dinlerarası dayanışmanın bir evrensel barışa katkı sağlayacağı ana tema olarak vurgulanmaktadır.

Türkiye ziyareti, düşünceleri değiştirdi

Her ne kadar selefi gibi diyaloğa çok açık olduğu izlenimi vermese de, Papa 16. Benedict'in böyle bir toplantıyı Washington programına dahil etmesi onda bazı değişikliklerin işareti sayılabilir. Burada Papa'yı ilk defa yakından görme fırsatını buldum. Yaşına göre dinç sayılır. Doğrusu mütevazılığı dikkatimi çekti, mümkün mertebe protokolde olan ve olmayan herkesin elini sıktı. Benim edindiğim izlenime göre Papa iyi bir İncil okuyucusudur. Batı kültürünü çok iyi bildiği halde, İslam dahil, diğer dinleri fazla bilmiyor. Hıristiyanlığın temel prensiplerine oldukça bağlı. Bu prensiplere ters düşmedikçe diğer dinlerden istifade etmeyi geri çevirmeyecek bir dindar. Farklı bakış olsa da hâlâ Hz. İsa ve Hz. Meryem Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasına çok önemli ortak bir payda. Müslümanlık bu konuda Hıristiyanlığa katkıda bulunabilecek en yakın ve duru din. Müslüman katılımcılardan seçilen Saman Hussein adındaki başörtülü bir kız, Papa'ya Nur Sûresi'ndeki meşhur Nur ayetini (35. ayet) ihtiva eden İslam hat sanatının bir şaheserini hediye etti. Saman Hussein, Virgina Üniversitesi'nin din araştırmaları bölümünden mezun, Pakistan asıllı bir kız. 11 Eylül'den sonra dinlerarası diyalog aktiviteleriyle tanınan, İslam dinini anlatmak için diğer din mensuplarına ziyaretler tertipleyen biri. Hediye ettiği ayetin meali şöyle: "Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir." (Kur'an 24:35, Diyanet Meali). Diğer din mensupları da kendi dinlerince önemli sayılan hediyeler sundular.

Toplantının organizatörlerinden birine sordum, Papa 16. Benedict'te bir değişiklik mi var? Soruma şöyle cevap verdi: "Zannediyorum, bu diyaloğun, özellikle Müslümanlarla diyaloğun zaruri olduğuna o da inandı. Bunun en önemli göstergesi yakın gelecekte Vatikan'da yapılacak Müslüman-Katolik ilim adamlarının karma toplantısına bütün çekincelerine rağmen onay vermesi." Bana öyle geliyor ki, Papa'daki yumuşamada Türkiye ziyaretinin ve orada gördüğü misafirperverliğin de etkisi olmuştur. İster şartların zorlamasıyla isterse inanarak olsun, Papa'nın bu yeni açılımı Müslüman-Hıristiyan dayanışması adına ümit vericidir. Program gereği gruptan üç Müslüman, üç Yahudi ve diğer dinlerden birer kişi Papa'ya selam vererek kendisine bir-iki kelime söyleme fırsatını buldu. Bunlardan Said Seyyid, Kuzey Amerika İslam Cemiyeti genel sekreteri, "Bizler, Müslümanlar ve Katolikler, diyalog alanında iyi mesafe aldık. Ne olur bu kazanımlarımızı koruyalım ve diyaloğumuzu daha ileriye götürelim. Yanlış anlaşılabilecek davranış ve sözlerle bunları bozmayalım." diyerek Papa'dan da bu konuda destek istedi.

Toplantının bana göre can alıcı noktası Papa'nın konuşmasıydı. İngilizcesi maalesef anlaşılmıyordu. Hem yaşının ilerlemesi hem ağır bir Alman aksanıyla konuşması anlaşılmasını zorlaştırıyordu. Bereket ki toplantı sonunda konuşmasının tam metni dağıtıldı. Konuşmasında selefi olan 2. Jean Paul'a atıfta bulunarak onun dinlerarası diyaloğa katkısını sitayişle ifade etti. Gerek bu konuşmasında, gerekse daha önceki konuşmalarında Papa seküler dünyanın dini bir kenara atmasından çok rahatsız olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Aralık 2006'da İtalya'daki Katolik Hukukçular Teşkilatı'nın açılış konuşmasında da aynı duyguları dile getirmişti. Öyle görünüyor ki, selefi komünizmle mücadele ettiği gibi, kendisi de bundan sonra seküler sistemlerde dini sosyal hayatın bir parçası haline getirmek için mücadele edecek. Tabii ömrü el verirse. Bu anlamda ABD başkanlarından Franklin Roosevelt'ten şu alıntıyı yaptı: "Ülkem için iman ruhunun dirilişinden daha büyük bir şey göremiyorum." Ve buradaki din özgürlüğünü övdü. ABD'de zaman zaman dinin toplum hayatından çıkarılmak istendiğini daha önceki konuşmalarında ifade etmiş ve tenkit etmişti. ABD'deki farklı dinlerin ve kültürlerin varlığına işaret ederek şöyle dedi: "Bugün bu memlekette bir okulun çatısı altında, bir sınıfta, genç Hıristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar, Hindular, Budistler ve diğer din mensuplarının çocukları yan yana oturup beraber öğrendikleri gibi, aynı zamanda birbirlerinden de öğreniyorlar." Ve arkasından şunu ekledi: "Diyalog hem şahsı hem de toplumu zenginleştirir."

Barış ve emniyet, derin bir tefekkürden geçiyor

Dinî kurumların açtıkları okulların, özellikle ABD'deki Katolik okulların, önemine de işaret etti. Papa'ya göre diyaloğun daha geniş anlamdaki gayelerinden bir tanesi diyalog için çalışanların karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunmaları. Bu anlamda şu soruların cevabını bulmaya çalışmaları lazım: "İnsanoğlu nereden geliyor ve nereye gidiyor?" "İyi ve kötü nedir?" "Yeryüzündeki hayatımızdan sonra bizi neler bekliyor?" Hıristiyanlık dünyasının ruhanî liderine göre, "derin tefekkürü" gerektiren bu sorulara cevap verebildiğimiz ölçüde gelecekteki barış ve emniyeti sağlam bir temele oturtmuş olacağız. Sekülarist dünyaya yine yüklenen Papa, "Öyle bir asırda yaşıyoruz ki, bu sorular maalesef marjinal kabul ediliyor. Fakat bunlar insan kalbinden silinemez sorulardır. Tarih boyunca insanlar, kadın-erkek, dünya hayatının geçiciliğinden duydukları huzursuzluğu dile getirmeye çalışmışlardır. Zebur ayetleri bunun misalleriyle doludur." Ona göre bu soruları insanların şuurlarına sunmak, insanları insanın varlık sırrına yeniden uyandırmak dinî liderlerin vazifesi, daha doğrusu salahiyetlerinin gereğidir: "Böylece şu karışık dünyada tefekkür ve ibadete yer açılmış olur." Papa sözlerini İslam'da olduğu gibi şu cümleyle bitirdi: "Selam hepinizin üzerine olsun."

Açıkçası Papa'nın mesajı katılan Müslümanları memnun etti, Yahudi, Hindu, Budist ve diğer din mensuplarını bilmiyorum, onlarla konuşma fırsatım olmadı, fakat Müslümanlardan edindiğim intiba kendilerinin de o konuşmanın altına imza atabilecekleri şeklindeydi. Papa'nın Müslümanlığa yaklaşma derdi olmasa da, Hıristiyanları Hıristiyanlığın temel esaslarına yaklaştırmak istediği kesin. Bu da seküler Hıristiyan toplumlarında dine daha çok yer verilmesi gerektiği anlamına geliyor. Papa, Müslüman ve Hıristiyanların ortak noktalarda bir araya gelmesine, Hıristiyanlığın temel felsefesini rencide etmedikçe destek verecektir. Geçtiğimiz aylarda, birçok Müslüman ilim adamının Papa'ya ve diğer Hıristiyan ruhanî liderlere yolladığı "ortak kelime"ye davet mektubunda ortak payda vurgulanmıştı. Eski Ahit'in on emrinin en önemli iki emrine; Allah'ı sevmek ve komşuları sevmek çağrısına belki Vatikan bundan sonra biraz daha sıcak bakacaktır. Papa'nın bu konuşmasında görüldüğü gibi, ortak noktalar daha da geliştirilebilecektir. İleride adalet, insan hak ve hürriyetleri, dinî hürriyetler, dünyadaki mazlumlara yardım gibi konularda atılacak önemli bir başlangıç teşkil etmelidir.
 
Kaynak: Zaman