Pakistan, Amerika'nın Güney ve Orta Asya'ya dair stratejik hesaplarının merkezinde yer alıyor. ABD'nin İran'a, Irak'a, Afganistan'a ve El Kaide'yle savaşa dair tüm planları bir şekilde Pakistan'dan geçiyor.  
 
 İslamabad'da cumartesi günü gerçekleşen patlamanın, insanî bir trajedi olmanın ötesinde, küresel güvenlik krizinin çözülmenin olabildiğince uzağında olduğuna dair bir sinyal olmasının sebebi bu. Teröristlerin Pakistan'ın başkentinin göbeğinde böylesi bir katliam gerçekleştirebilmeleri, sadece Cumhurbaşkanı Asıf Zerdari'nin İslamcı militanlara karşı zon derece sert olma iddiasıyla dalga geçmiyor, aynı zamanda, devletin ayakta kalıp kalamayacağına dair uzun vadeli kaygıları akla getiriyor. Gerçek şu ki, teröristler, son aylarda, gittikçe artan bir küstahlıkla birbiri ardına bombalar patlatıyorlar. Bu ayın başlarında Peşaver'deki bir patlamada 30'a yakın insan ölürken, ağustos ayında Wah kentindeki silah fabrikasına düzenlenen çifte intihar saldırısında 78 kişi hayatını kaybetmişti. Ancak, kurbanların arasında Batılılar ve diplomatlar bulunmadığından, bu korkunç saldırılar uluslararası camianın çok fazla dikkatini çekmemişti.

Pakistan'ın gittikçe "iflas etmiş devlet" haline gelmesinin altında pek çok sebep var. Bunlardan biri, bizzat hükümetin, son yıllarda, hem içeride, hem de komşu Afganistan'da, radikallere karşı takındığı çelişkili tutumlar. Bir başka sebep, Afgan sınırında yer alan aşiret bölgelerindeki militanlara karşı daha sert olması için Amerika'nın İslamabad'a yaptığı yoğun baskılar. Özellikle de yakın müttefikleri Pervez Müşerref'in görevden ayrılmasının ardından, Pakistan'ın harekete geçeceğinden umudu kesen Amerikalılar, Afganistan'daki Amerikan ve NATO askerlerine gerçekleştirilen saldırıların arkasında olduklarına inandıkları gruplara tek yanlı saldırılar düzenledi. Ancak, bu tek yanlı politikanın istenmeyen bir sonucu, Pakistan'da ABD karşıtlığının yükselişe geçmesi oldu. Bu da, militanlara, ABD'ye karşı açtıkları savaşı, ülkenin kalbine kadar getirme fırsatını verdi.

Ülkenin geleceği kasvetli görünüyor. Zayıf durumdaki ekonominin başarısızlığı gıda isyanlarında, işsizlik oranının yüksekliğinde ve döviz rezervlerindeki düşüşte kendisini gösteriyor. Yeni Cumhurbaşkanı zayıf, ordu da dengesini kaybetmiş görünüyor. İslamcı militanlar istihbarat servislerine sızmış durumda. Gittikçe kötüye giden mezhep çatışmaları, neredeyse, kendi kendisiyle savaş halindeki bir ülke izlenimini veriyor. Daha da kaotik vaziyetteki bir komşuyla, Afganistan'la olan sınır, her türlü sızmaya açık.

Kendisi de Pakistan'ın gitgide daha şiddetlenen siyasal kültürünün kurbanı olan Cumhurbaşkanı'nın eşi Benazir Butto, ekonomik bir revizyona gidilmeksizin, ülkeyi pençesine alan sıkıntıların üstesinden gelinemeyeceği uyarısında bulunmuştu. Bu durumu akılda tutarak, Zerdari'nin başlattığı ve Gordon Brown'ın tam destek verdiği "Pakistan'ın Dostları" uluslararası forumunun, bu cuma New York'ta gerçekleşecek olan ilk bağışçılar konferansından bir şeyler elde edeceğini umuyoruz. Ekonomiye önemli miktardaki yabancı nakit akışının ciddî problemlerle karşı karşıya olan ekonominin sularını durultacağını ummak çok gerçekçi olmayabilir. Ama başka bir çözümün olmadığı bir durumda, tek umut olarak ortada duruyor.
 

Kaynak: Zaman