Kampanyasının ilk günlerinde seçmenlerin 'içine dokunmayı' başaran Obama, son haftalarda bu dokunuşu kaybetmiş görünüyor. Obama McCain'in ataklarına yeteri kadar tutkulu ve içi dolu yanıtlar veremiyor. Cumhuriyetçiler Obama'nın 'Değişim' sloganını bile çalmak üzere

Bir ayağında 'George W. Bush' isimli pranga, diğerinde de 'ABD Ekonomisi' isimli başka bir pranga varken John McCain bu seçim yarışını kazanabilirse, bir sonraki Olimpiyat Oyunları'nda yüzme, bisiklet ya da atletizm olması hiç fark etmeksizin istediği herhangi bir dalda Amerika'yı temsil etmeyi hak eder. Kaç yaşında olduğuysa umrumda bile olmaz. McCain sandıkta kazanırsa da siyasetin Michael Phelps'i olur çıkar.
Bir süredir şöyle hissetmekteyim:
Barack Obama'nın kahvesine sakinleştirici katan kişi Demokratlar tarafından
bulunup tutuklanmalı, zira Obama'nın ateşli hali gitti, uyuşukluk çöktü.
Birilerinin Obama'ya Beyaz Saray'da gecenin üçünde telefonlara sakince yanıt verme şansını yakalamak istiyorsa kampanya süresince öğlen üçteki bazı telefonları çarparak kapatmaya başlaması gerektiğini söylemesi lazım. Söyleyeceklerinin çoğu, özellikle de enerji konusundakiler hoşuma gidiyor ama insanların bunu içlerinde hissedeceğini sanmıyorum ve seçmenlerin söylenenleri kulaklarıyla dinlediğine katiyen inanmıyorum.
Seçmenler mideleriyle dinliyorlar.

Vergi kesintisi her şeyi halletmez
Siyasetçi olarak seçmenlerle içlerine işleyecek şekilde temas kurarsanız, nereye giderseniz gidin sizi izleyecekler ve ayrıntılar karşısında sıkılmayacaklardır. Eğer içlerine hitap etmezseniz onlara yeterince ayrıntı gösteremezseniz. İlk başlarda Obama, eski başkan Ronald Reagan'dan beri başka hiçbir siyasetçinin yapamadığı biçimde seçmenlerin, özellikle de gençlerin içine dokundu.
Ancak son haftalarda bu dokunuşu sanki kaybettiğini hissediyorum. Kurultaydaki konuşmasının akılda kalan tek bir nokta ya da heyecanlandırıcı görüş içermediği kanaatindeyim. Dinlerken bir kez bile yerimden fırlamadım. McCain'in fikirlerine çatmaya boşvermeli. Obama tabanını bir araya toplamak istiyorsa, kendi fikirleri söz konusu olduğunda daha hırslı olmalı. Uzunca süredir Obama'nın başlangıçta öne fırlamasının arkasındaki nedenin pek çok Amerikalı'nın değişim ihtiyacını içtenlikle görmesi olduğunu düşünüyorum ama ihtiyacımız olan değişim yurtiçinde ulus inşasına odaklanmak. Zira çöküşteyiz. Tekrardan kendi ülkemiz dâhilinde işe koyulmamız gerekiyor. Bu da güçlü ve zeki yönetim gerektiriyor.
Fannie Mae'yi (kredi kuruluşu) kim sübvanse edecek? Kim yeni bir enerji sistemi inşa edecek? Peki sağlık sistemi ne olacak? Daha fazla vergi kesintisiyle bunlar olmaz. Fakat Obama'nın ülkeyi bu amacın ardında birleştirip, harekete geçirecek plan ve tutkuya sahip olduğunu kabul ettirmekte başarılı olduğundan da emin değilim. Sırf şoke etmek için şöyle demesi hoşuma giderdi: "Bu sorunların üstesinden gelmek için ne gerekiyorsa yapmaya hevesliyim ve tek dönemlik başkan olmaya da razıyım. Benimkisi ilk 100 günle sınırlı bir başkanlık olmayacak. İlk 100 gün zora koşulan tek zaman. Bu süre bitince başkanlara araseçimlere hazırlık için yelkenlerini indirmeleri söyleniyor. Ara seçimler tamamlanınca da bir sonraki başkanlık seçimi yüzünden yelkenleri yeniden indirmeleri isteniyor.
100 günlük hükümetlerle sorunlarımızı çözemeyiz. Zorlu sorunlarla zorlu biçimde 1461 gün boyunca ilgileneceğim".
(McCain'in başkan yardımcısı adayı) 'Sarah Palin sıçramasının' ne kadar yükseğe gideceğini bilmiyorum ama siyasetçi olarak onu ciddiye alırdım. Nükleer caydırıcılık teorisini bilmiyor olabilir ama belli bir tavrı yansıtabilir. Liderlik uzmanı John Maxwell "Palin'e bakarken, bebeklerini sallayıp, anne olmaktan konuşan ve 'Neler hissettiğimi biliyor. Benim çektiklerimi o da çekmekte' diyen pek çok kadın olduğunu düşünüyorum" diyor.
Danışmanlık hizmeti veren The Campaign Group'tan Neil Oxman bana "Ülkenin yarısı için Sarah Palin 'Roseanne' şovundaki başrol oyuncusundan farksız. 'Roseanne' beş yıl üst üste bir numaralı komedi programıyken, dokuz yılın yedisinde de ilk 10 arasında yer
aldı" dedi. Palin, insanların içine dokunuyor. McCain de aynısını yapıyor ve dolayısıyla seçmenlerine fazla ayrıntı vermeye ihtiyaç duymuyorlar.
Bu yarışın sonuna daha çok var. Kaybetmek de hâlâ Obama'nın inisiyatifinde. Obama bugün bulunduğu yere kendisini değişimin ajanı olarak nitelendirip, değişimi bu seçimin mevzusu haline getirerek vardı. McCain'se Palin'in yardımıyla Obama'nın deneyimsizliğini bir kez daha tartışma konusu yapmakla kalmayıp şimdi bir de Obama'nın kendi sahasına girmekte ve Cumhuriyetçi Parti'yi 'değişimin' partisi olarak tanımlamaya çalışmakta.

Fikirlerini tutkuyla savunmuyor
Sekiz yıldır iktidarda bulunan partiyle tamamen aynı politikalarla donanmış iki kişinin nasıl oluyor da 'değişimin' ajanı olduklarını öne sürebildiklerini sorabilirsiniz. Buna siyaset derler. Yüz kızartacak bir yanı yok. Ancak olan, 'değişim' sözcüğünün kampanya sloganı olarak anlamsızlaşmasıdır. Obama'nın bu durumda fikirlerini açıkça, kesin ve tutkulu biçimde aktarması için başka bir yol bulması gerekecek.

Anketler hâlâ adaylar arasındaki farkın çok yakın olduğunu söylerken, benim içten gelen, tamamen gayribilimsel anketimse şunu söylüyor: Bugün insanlara Obama'nın adını söyleyip, akıllarına gelen ilk izlenimin ne olduğunu sorarsanız, tek bir kelime, cümle ya da politika bile dile gelmeyecektir. Obama bu boşluğu doldurmazsa, rakipleri buna girişir. Zaten de böyle yapmaktalar.

 

Kaynak: Radikal