ABD Başkanı Barack Obama'nın Ortadoğu ziyareti, kendisi ve ABD adına İslam dünyasında iyi niyetli bir hava yaratmış durumda. Kahire'deki tarihi konuşmasında vaat ettiklerinin büyük bölümünü hayata geçirmek zaman alacak. Fakat Obama'nın etkisinin hemen ve önemli sonuçlar elde etmek için kullanılabileceği bir yer var: Türkiye ve Kuzey Irak'taki Kürt sorununun çözümü.
Türkiye'deki mevcut isyan, Türkiyeli Kürtlerin Ankara'ya karşı uzun bir mücadeleler silsilesinin son örneği. Bazen siyaset bazen de şiddet yoluyla yürütülen bu mücadele daima, Kürt kimliğini yok etme yönündeki kararlı bir çaba karşısında ulusal olmasa da kültürel bir koruma çabasıyla ilgili oldu. Mücadelenin halihazırdaki tezahürü niteliğindeki PKK güçlerinin yarısı Irak'ın Kürt kontrolündeki kuzeyine üslenmiş durumda ve ABD'yle Türkiye arasında ciddi tartışmalara yol açıyor.
PKK 20 yıl önceki kadar güçlü
Türkler PKK'ya yönelik karşı saldırılar düzenleyerek Irak meselesinin bir parçası haline geldi. Ankara ilk başta Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (KBY) kurulmasına bile direndi, zira bunu Kürt bağımsızlığına ve Türk topraklarında hak iddialarına dönük yeni bir adım olarak görüyordu. Fakat çoğu Kürt olmak üzere 30 bin insanın hayatını yitirdiği 25 yıllık çatışmanın ve PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 1999'da ABD'nin desteğiyle yakalanmasının ardından Türk hükümeti ve ordusu, isyanı bastırmak için yapabileceği pek az şey olduğunu ve dökülen kanın sonu olmadığını anladı. PKK bugün de 20 yıl önce olduğu kadar çok militanı saflarına katabiliyor.
PKK'yı Kuzey Irak'taki ulaşılamaz üslerinden söküp atmak ve Türklerle Kürtler arasındaki husumeti sona erdirmek yönündeki bütün çabalar, Irak'ın bölgesine istikrar getirir. Kuzey Irak ne kadar istikrarlı ve güvenli olursa, ABD'nin çekilmesi de o kadar kolaylaşır.
Gelinen noktada olası bir çözüme dair işaretler var. Türk devleti 80 küsur yıllık tarihinde ilk defa hatırı sayılır miktardaki Kürt azınlığının kaderiyle ilgileniyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geçenlerde Kürt meselesini 'ülkenin en acil sorunu' olarak niteledi ve Türkiye'nin önünde 'sorunu diyalog yoluyla çözmek için tarihi bir fırsat' bulunduğunu dile getirdi. Gül'ün sözleri Türk basını, akademisi ve siyasetinde, 20 yıllık PKK liderliğindeki Kürt isyanının nasıl sona erdirileceğine dair tartışmayı alevlendirdi. Türk diplomatlar ani bir tavır değişikliğiyle, Türk medyası ve hükümeti tarafından sık sık hakaret edilen KBY lideri Mesud Barzani'yle doğrudan temas kurarak Iraklı Kürtlere el uzattı. Iraklı Kürtler de, PKK üzerinde baskı kurmak ve Türkiye'nin sınır ötesi baskınlarına muhalefetlerini yumuşatmak yönünde yeni bir isteklilik sergileyerek hiç vakit kaybetmeden karşılık verdi.
Türkiyeli Kürtler ve PKK da uzlaşmaya hazır olduklarının sinyalini veriyor. Sözgelimi mevcut PKK lideri, ünlü bir Türk gazeteciyle yaptığı bir dizi söyleşide, PKK'nın çatışmaların durdurulması
ve Ankara'yla Türkiyeli Kürt siyasi temsilcilerle konuşmasıyla başlayan bir süreç karşılığında silahlı mücadeleyi terk etmeye hazır olduğunu söyledi. Ancak durum o kadar karmaşık ki, Türklerle Kürtlerin bir anlaşmayı nihayete erdirmek için dışarıdan yardıma ihtiyacı olacak. Her iki tarafta da yeni bir açılımı batırmak isteyecek çok fazla aşırılıkçı var. ABD'nin bu konuda bir rol üstlenmesi belirleyici olabilir.
Gerek Türkiye gerekse Kürtlerle yürüttüğü iyi ilişkiler nedeniyle ABD yardım etmek açısından güçlü
bir konumda.
ABD, Türkiye'nin isyan bastırma operasyonlarına çok ihtiyaç duyduğu lojistik desteği vererek ve uluslararası zeminlerde PKK konusunda Türkiye'ye sürekli arka çıkarak Ankara'ya karşı iyi niyetini gösterdi. Aynı zamanda ABD, Irak'taki Saddam Hüseyin zulmünden kurtuluşlarında oynadığı rolden dolayı bütün Kürtlerden saygı görüyor.
Ortak sanayi bölgesi güven verir
Bu yüzden ABD, güvenilir bir arabulucu olarak hareket ederek PKK'nın silah bırakmasına yardımcı olabilir. PKK silahlarını muhtemelen Türk ordusuna teslim etmeyecektir, fakat ABD güçlerine teslim edebilir ve ABD de karşılığında Türk hükümetiyle kamuoyunun güveneceği kesin bir teyit sunabilir. ABD diplomatları bir avuç PKK liderinin bölgenin uzağında bir yere iltica etmesini sağlayabilir ve Ankara'yı Amerikan yanlısı KBY'nin Irak'ta kalan Türkiye karşıtı asilerin gelecekte sorun çıkarmasını önleyeceği konusunda temin edebilir. Bu şekilde birçok PKK'lı da evlerine dönüp ailelerine kavuşabilir ve Türkler, tepelerinde şiddet kılıcı sallanmaksızın Kürtlerin kültürel haklarının genişletilmesini sağlayacak ülke içi siyasi reformları tartışmaya başlayabilir. Son olarak ABD, Kürt nüfusun yaşadığı güneydoğu Türkiye ve Kuzey Irak'ı içine alacak (İsrail ve komşularında olana benzer) bir 'Kalifiye Sanayi Bölgesi' kurulmasını önerebilir; böylece ekonomik faaliyet teşvik edilmiş ve Türkiye'yle KBY arasındaki bağlar güçlendirilmiş olur. Denize çıkışı olmayan KBY, dünyanın geri kalanıyla ekonomik ilişkileri açısından Türkiye'ye bel bağlıyor ve Kürtlerin kontrolündeki bölgede çıkan petrol Türkiye üzerinden akmaya başladı.
Kürt çıkmazı onyıllardır Türkiye'nin demokratikleşmesini sekteye uğratıyor ve Ankara'nın ABD ve AB'yle ilişkilerini zayıflatıyor. Obama seçim kampanyası sırasında, hatta Kahire konuşmasını hazırlarken bu konu üzerinde muhtemelen çok kafa yormadı. Fakat bu, Obama'nın Müslüman dünyada nispeten hızlı (ve çok önemli) bir dış politika başarısı elde edebileceği bir mesele. (Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'nın geçici öğretim üyelerinden, Lehigh Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü, 22 Haziran 2009)
Radikal