Beklemekten başka yapacak daha güzel şeyler bulun, çünkü artık yeni Başbakan’ımız, Justin Trudeau. Yakında yerel genelev tarafından desteklenen batakhaneye doğru giderken yolda bir paket esrarınızı alabileceksiniz.
Buna ihtiyacımız olacak mı, Tanrı bilir.
İşte sonunda her şey bitti. Her şey bitti. Her şey bitti. Her şey bitti. 11 haftalık delilikler, saçmalıklar, açıkça söylenen yalanlar ve en az bir tane gizlice çekilmiş kahve kupasına çişini yapan adam videosundan sonra, 42. Kanada genel seçimleri sonunda tamamlandı.
Politikada bir hafta bile uzun bir zamanken bunların seçim kampanyaları nasıl bu kadar uzun sürebilir? Bu kampanyalar sosyal medyaya yönelik bir gazete ve dikkati bir japon balığı kadar olan seçmenler aracılığıyla çoğaltıldı. Sanki Temmuz 2015’in üzerinden asırlar geçmişti. Bir sonraki kampanyadan önce kesinlikle şu uyarı yapılmalı: seçiminiz altı haftadan uzun sürüyorsa doktorunuza danışın.
Bu partizan kan emicilerle geçirdiğiniz 80 gün için kendinizi tebrik etmelisiniz. Bu satırları okurken bana ihtiyacınız olursa, akıllı telefonumu High Level Bridge’den (Kanada’da bir köprü) aşağı fırlatıyor olacağım.
Hala bu süreci atlatmaya çalışıyorum. Bundan bir ay önce çoğunluk bir yana, hiç kimse Liberalizmin zaferinden bahsetmiyorken bile, işte şimdi buradayız. Bir gün sonra Justin Trudeau muhtemelen babasının 96. yaş günü için çocukluğunun geçtiği eve geri dönüyordur. NDP’nin (Yeni Demokratik Parti) özgüveni kırılmış ve Tom Mulcair muhtemelen utançtan yerin dibine girmiş, Morrissey dinliyordur. Bu sırada Muhafazakarlar banliyödeki batılı sığınaklarına dönmüş, Stepher Harper ise kötü senaryolarıyla baş etmeye çalışıyordur.
Uzun süredir devam eden ulusal kâbusumuzun sonunda sona erdiğini söyleyebilir miyiz emin değilim, belki de tüm bunlar sadece ısınma turlarıydı. Fakat iki durumda da, elimizde ne olduğunu sanırım biliyorum.
YENİ BİR UMUT
Uzun bir zaman önce (pardon, yeni Star Warsfragmanını gördünüz mü?), çok çok uzak bir ülkede, aylardan Ağustos’tu. Stephen Harper, Thomas Mulcair’e ve NDP’ye karşı bir seçim kampanyası canavarını çağırdı.Harper’s Bill C-51 (Terör karşıtı eylem yasası)gözetim yasasını destekleyen “ileri düşünceli” seçmenlerden yedikleri tokat ve “just not ready” (“henüz hazır değil” anlamına gelen seçim sloganı) reklamının televizyonlarda her on dakikada bir gösterilmesinden yedikleri darbe arasında, Liberaller, Avam Kamarasında üçüncü parti olarak başka bir pislik içindeki sona doğru sendeleyerek ilerliyordu.
Yeni demokratlar baharda Alberta’da gerçekleşen eyalet zaferlerinin şokunu hala atlatamamıştı ki; Kanada halkı artık NDP’li bir Başbakan’ları olmasını hayal etmeye hazırdı. Mulcair 24 Sussex’e belirgin bir şekilde uzaktı ve Muhafazakarların skandalları NDP’nin ekmek yemesine yarayacak şekilde, oldukça fazlaydı. Tarih işaret ediyordu. Thomas Mulcair, Jack Layton’un başkanlığını bitirecek ve sonunda Ottowa’da Tommy Douglas’ın partisini başa getirecekti.
Ama Stephen Harper aptal değil ya. Tories, (Kanada’da bir siyasi parti) yoluna kendi koyduğu engeli aşmak zorunda olduğunun tamamen farkındaydı fakat bu engel üstesinden gelinmesi mümkün olmayan bir savaş makinesiydi. Uzun süren kampanyanın kendisi, ilk ve en amansız bir saldırı hattı olmalıydı: muhaliflerinin kanını emecekler ve böylece Ekim’deki bitiş çizgisine topallayarak gitmesini sağlayacaklardı.
Kurnazlık yaparak alt et, daha uzun süre ayakta kal, daha iyi oyna. Bu seçim kampanyası aslında bir nevi Survivor’dı.
Ayrıca Mike Duffy duruşmasının haberlere yansımasını engellemek için doğru adımlar atmaları gerekiyordu. Ol’ Duff’ı (Mike Duffy) hatırlıyor musunuz? Davası Ağustos’ta bir hafta içinde yüksek viteste geri tepmişti ve başbakanlık binasındaki diğer herkes Duffy’nin harcamalarını halının altına süpürmeye çalışırken, Harper’ın ofisinde oturup “SENİ DUYAMIYORUM” diye bağırdığını keşfetmiştik. (Skandal gerçekleşirken başbakanlık avukatı Benjamin Perrin Tories’in “ülkeyi yönetmek için etik otoritesini kaybettiği”ni ifade ediyordu.
Kanadalılar Harper’ın, sadece Mulcair’in ekmeğine yağ süren Senato yolsuzluğunun kutsal olamayan üçlüsü Mike Duffy, Pamela Wallin ve Patrick Brazeau ile olan kişisel bağlarını hatırlayacaktır. Bunu gerçekten nasıl yaptıklarına dair kimsenin herhangi bir fikri yok (olamıyor), ama NDP, Senato olarak isimlendirdiğimiz bu iğrenç pisliği ortadan kaldırmak için uzun süren çalışmalar yaptı. Ve başbakanlık çalışanlarının kurdukları tezgah nedeniyle mahkeme binasına doğru giderken gerçekleştirdikleri geçit törenini izlerken hissedilen duygulara direnmek çok zor.
Seçim kampanyalarının ısınmayla geçen yavaş birkaç haftasından sonra kötü şeyler olmaya başladı. Ülkedeki her gazete Türkiye’deki bir sahilde kıyıya vuran küçük çocuğun fotoğrafını bastı ve bir anda Kanada’daki herkes Suriye mülteci kriziyle ilgilenmeye başladı. Pardon, görünüşe göre Stephen Harper dışında herkes.
Tories 2013’te 11,000’dan fazla Suriyeli mültecinin gelmesi için yer açmıştı fakat Eylül 2015’in başlarındaki rakamlara göre sadece 2,500 tanesi gerçekten gelebilmişti. Trudeau ve Liberaller, kimse bu işin içinden nasıl çıkılacağını bilmese de, acilen 1 Ocak itibariyle 25,000 mülteci almaya ant içti. NDP, Mulcair’e yönelik parti içindeki aktivistlerden daha da ileri gitmesine yönelik gelen baskılara rağmen, eğer seçilirse dört yıl içinde 46,000 mülteci alacağına yemin etti.
Fakat Muhafazakarlar yerinden bile kıpırdamadı. Mültecilerin Kanada’ya gelmesiyle Kanada’nın kalbinin attığı topraklarda IŞİD’in gizli ajanlarının da geleceği ve/veya bu mültecilerin ülkenin refah sistemini sömürerek krallar gibi yaşayacağı gibi bazı “akla yatkın” kaygıları vardı. Harper mülteci kitlesinin içeri akmasını sağlayacak barajın kapağını açmamak son derece kararlıydı.
Daha sonra ortaya çıktı ki başbakanlık gizlice doğrudan mülteci talepleri süreciyle ilgileniyor, başvuruları inceliyor ve Hristiyanları, Sunni ve Şii Müslümanlar’ın önüne yerleştiriyormuş. Zamanla, kamusal öfke dalgası Tories’i eğer seçilirlerse 4 yıl içinde 10,000 mülteci kabul edecekleri sözünü vermeye zorladı.
Uzun süredir ilk defa Torries bir oyunda paydos etmişti. Stephen Harper kamusal profilini cool bir imge çerçevesinde inşa edebilmek için uzun süre uğraşmış, “histerik” yönünü saklamıştı. Fakat genç Alan Kurdi’nin çarpıcı bir şekilde ölmesinden sonra kamuda oluşan depremden sonra, baş muhasip artık duygusuz bir canavar gibi görünüyor.
Muhafazakar kampanyadaki hiç kimse gerçekten endişeli veya üzgün gözükmüyordu. Fakat hala olayın ilk günleriydi ve dümeni geri döndürebilmek için hayli zaman vardı.
Bunu yabancı düşmanlığını iki katına çıkararak yapmayı planladılar.
İMPARATORLUK İNTİKAM ALIYOR
NDP endişelenene kadar her şey ortaya çıktı. Hala bata çıka çırpınan Liberal bir parti ve hafif hareketlerle su yüzeyinde kalmak için mücadele eden Muhafazakar bir hükümet arasında, onlar için öç alma vakti gelmişti.
NDP’yi ana muhalefet alanına süpürmüş “Turuncu Dalga”dan sonra Jack Layton’ın 2011’deki zamansız ölümünden önce bile, parti uzun zamandır “seçilebilirlik” elde etmek için sosyalist kabuğunu değiştirmek ya da Parlamentodaki ilerlemeler için yol gösterici olarak bu yerini koruma arasında gizli bir sivil savaşın içindeydi. Layton’un en büyük şansı ikincisini yapıyormuş gibi gözükürken aslında ilkini yapabilir olmasıydı. Ve elindeki bu anahtarla birlikte ölmesinden sonra, parti birliği Blairizm üzerine bahis oynamaya karar verdi.
Neyse ki, NDP’de bu işe uygun bir kişi vardı. Eski Quebec Ulusal Meclisi’nin kıdemli bir kabine bakanı (ve 1995 referandumunun federalist tarafı), Thomas Mulcair bu kısa süreli iş için resmen ihtiyaca özel hazırlanmış bir tasarım gibiydi. Mulcair, NDP’ye cool, pragmatik ve kesinlikle “ideolojik olmayan” bir imaj kazandırdı ve parti bu imajı “ana akım” Kanada seçimlerinde satmayı düşündü. Mulcair partinin 1950’lerden kalan imajdan kurtulmasını sağlayan adam olabilirdi. 2012’de geldiği liderlik Kanada sosyal demokratlarını, işçi sınıfı hakkında konuşmaktan kurtarabilirdi.
Böylece kampanyadaki tartışmalar nihayet ekonomi konusuna (ve Kanada’nın piyasalarında durgunluk olup olmadığına) döndüğünde, NDP, bütçe dengeleme (ve küçük esnaf vergi kesimi) konusunda Muhafazakarlara katılmalarında ne kadar ciddi, pragmatik ve olgun olduklarını gösterme şansları olduğunu ifade etti. Bu sırada Liberaller, yeni altyapılar finanse edebilmek ve ekonomiyi büyütebilmek için birkaç yıl için yaşanacak mali açığa hazır olduklarını ifade ettiler.
Bir anda Liberallerin (tabii ki seçimler nedeniyle) sola yakın bir duruş sergileyerek, NDP’yi hisselerini satmasına yönelik (büyük bir günah) suçladığı saçma bir durumun içine düştük.
Liberaller NDP’nin kimlik krizini kampanya aracı haline getirdi. Liberal Tom Mulcair’in Margaret Thatcher’ın “yüce güzelliğini” övdüğü ve Quebec’in temiz suyunun ihracını büyütme fikrine hayran olduğunu söylediği eski videolarını ortaya çıkardılar. Nasıl olduysa Liberaller, liberalleşmiş NDP’den daha ilerlemeci görünmeye başladılar.
Bunların hepsi, Eylül ortasında sol kanattan sanatçıların, aktivistlerin ve çeşitli aydınlardan oluşan bir kadronun, National Post gazetesinde Lenin’in State & Revolution (Devlet & Devrim) kitabının ruhani varisi olduğu söylense de, daha çok Kanada ekonomisinin fosil yakıtlardan uzaklaşmasına, zenginlere yönelik vergilerin arttırılmasına ve “serbest ticaret”e yönelik eğilim üzerine tekrar kafa yorulmasına yönelik çok can yakmayan bir talep olan LEAP (Yasaklamaya Karşı Kanun Hükmü) Manifestosu’nu yayımlamalarının ardından, zirveye ulaştı. Amaç, politikacıları LEAP ve talepleriyle karşı karşıya gelmeye zorlayan güçlü bir taban örgütlenmesi ağı inşa etmekti fakat başarılı oldukları tek şey Mulcair’i partizan çapraz ateşe götürmek oldu.
NDP resmi olarak bu noktadan çok uzakta olsa da, LEAP manifestosu onun hem lehine hem aleyhineydi. Çünkü birçok şehirde Harper bunu NDP kampanyasının tarif edilemez bir şekilde radikal Ve Mulcair’in gizli bir komünist olduğuna yönelik bir kanıt olarak kullandı. Bu sırada, aslında aynı nedenlerle, Trudeau’nun takımı da aynı şeyi söyleyerek karşılık verdi ve tüm bunların Mulcair’in ve arkadaşlarının sosyal demokrasiyi yıkmaya meyilli olan gizli Thatcher’cı olduklarının kanıtı olduğunu ifade
Mulcair’in kapalı kapılar ardında ne olduğu bilinmez ama, açık bir şekilde hapı yuttuğu kesin.
Tüm bunların hepsinin ortasında, #elxn42 hashtag’inin kullanımına yönelik büyük alt plana yönelik sosyal medya gönderilerinin sayesinde seçimi kazanmak isteyen adayların büyük bir kısmının tam bir sersem olduklarını öğrenmiş olduk. 2007’den beri her seçimin “sosyal medya seçimi” olarak ilan edildiğini biliyorum ama bu gerçekten bir sosyal medya seçimiydi: House dizisinin Livejournal’daki (bir sosyal paylaşım sitesi) fan grubunun bir parçası olduğumuz için internette yaptığımız tüm saçma gönderilerden oluşan, sonradan tekrar ortaya çıkıp ensemize yapışacak olan bir seçim.
Tanrım, ne kadar çok skandal var. Bir ergen gibi, internette yaşanan bir anlaşmazlık sırasında birinin beynini dağıtacağını söyleyen bir tweet atan bir Liberal parti adayı vardı! Bir Auschwitz fotoğrafına gerçekten çok garip ve çirkin bir şakayla yorum yapan ve üzerine kendini Auschwitz’in ne olduğunu bilmediğini söyleyerek savunan bir NDP adayı vardı! 2009’da sarhoş olup kadınların ne kadar “fahişe ve sürtük” olduğu hakkında yazan başka bir Liberal aday vardı! İnsanlara telefon şakası yaptığı ve/veya cinsel tacizde bulunduğu kendi videolarıyla dolu bir YouTube kanalı olan bir Muhafazakar parti adayı vardı! Marihuananın ülkedeki şiddeti tedavi edeceğini iddia eden bir Liberal parti adayı vardı! Ve tabii ki 2012’de bir marketin müşteri mutfağında kahve fincanına çişini yapan bir Muhafazakar parti adayı vardı!
Bunlar hem komik hem de kötü, tatlı-sert skandallardı. Bu muhtemelen böyle zengin ve neşeli geçecek olan, oy pusulalarımızda garip insanları göreceğimiz son kampanya. Her şeyin PR’ının yapılması ve Parlamento’nun arasında bilim-işletme nerdlerini (çok zeki ancak sosyal ilişkilerde başarısız olan kişiler) kendi kendini seçmesi nedeniyle öyle görünüyor ki gelecekte sadece en şahsiyetsiz kişiler meclise girmek için seçime katılacaklar.
Gençlerin yaşlanması ve daha çok seçmenin “online” olarak büyüdüğü zamana dair küçük bir şansımız hala var; belki o zaman, yasal olarak “çocuk”ken internette saçma sapan şeyler paylaşmış olan kişiler sayesinde, toplu olarak daha “cool” bir hale gelebiliriz. Eğer Twitter ben 15 yaşındayken var olsaydı Tanrı bilir Uruguaylı pampalarımla ilgili şeyler yazıyor olabilirdim! Ama yine de, burası Kanada, can sıkıntısını biz keşfettik, yani rahat bir nefes alabilirsiniz.
Her neyse.
Kanadalı solcu partiler kendilerini parçalara ayırırken, Tories yeni bir strateji üzerinde çalışıyordu. Globe & Mail liderlerinin Eylül ortasında ekonomiye dair yaptıkları bir tartışmalarında, Kanada’dan iltica hakkı isteyen kişileri elden geçirmesine yönelik baskılar gelirken, Stepher Harper, hükümetinin yaptığı her şeyin, “yeni, mevcut ve eski Kanadalılar”ın çıkarları için en iyisi ileri sürdü. Sonrasında gelen ilk birkaç gün için, bunun Fruedyen bir dil sürçmesi mi yoksa üzerine düşünerek yapılmış ve beyaz Kanadalıları melez Kanadalılara karşı kışkırtma amaçlı bir söylem mi olduğu yönelik tartışmalar devam etti.
Bir hafta sonra Fransızca yapılan bir tartışmada ikincisi olduğu ortaya çıktı. Harper NDP’yi Quebec’te alt etmek için, vatandaşlık törenlerinde peçe takılmasını yasaklamaya yönelik bir öneriyle geldi. Hiçbir vatandaşlık töreninde bir avuç dolusu kadın bile peçe giymiş mi giymemiş mi ya da bu kadınlar kendilerini öncesinde yetkililere tanıtmış mı tanıtmamış mı hiç ilgilenmiyorum, ama bu konunun dönmekte olan federal seçime dair herhangi bir gerçek mesele ile uzaktan yakından, hiçbir ilgisi yoktu.
Muhafazakar kampanya bu seçimin Müslüman kadınlar üzerinden yürütülecek bir referandum olmasına karar vermişti. Ve çalışmaları işe yaramış gibi görünüyor.
JEDİ’NİN DÖNÜŞÜ
Seçimlerin sonlarına doğru Tories’in Islamophobic hırıltıları, dev bir vuvuzeladan çıkan gürültüye dönüştü. Garip saatlerde dua ettiklerinden veya çok fazla şavurma yediklerinden şüphelenirseniz komşularınızı ihbar etmeye teşvik eden “Barbar Kültür Davranışları” ihbar hattını oluşturacaklarını ilan ettiler. Başbakan, bu durum son 148 yıl içinde bir kere bile gerçekleşmemiş olsa bile, kamu hizmetine peçe yasağı getirme konusunda bile kafa yordu.
Aslında Harper, hiçbir mantıklı yanı olmasa da, Müslümanlara güvenmeyen Kanadalıların ezici çoğunluğunu kullanmayı amaçlamıştı. Seçim bir anda, sözde gerçek meselelerle ilgileniyormuş gibi görünmekten (ekonomi, sağlık, eğitim, çevre) çıkıp, tamamen değerler ve imgelerle ilgili tek bir soruya yöneldi. Muhafazakarlar seçmenleri şu soruyu sormaya zorladı: Kanada’nın nasıl bir ülke olmasını istiyorsunuz? Ve Kanadalıların nasıl görünen insanlar olmasını istiyorsunuz?
İronik bir şekilde Tories için seçim, Justin Trudeau’nun elleri arasında oynanan bir değerler yarışmasına dönüştü.
Genç Trudeau ve yönettiği parti ile ilgili söyleyecek birçok şey var. Bunların hepsi iyi şeyler değil, özellikle önemli politikalar cephesinde. Ama inkar edemeyeceğiniz bir şey var; bu adam değerler ve fikirler hakkındaki oyunda çok başarılı. Babasından miras olarak kalan ne var ne yok bilemem ama Geniş Vizyon’unu ondan bir hediye olarak aldığı kesin.
Fakat karizma ve düşük beklentiler tek başına neden kampanyanın öldüğü günlerde fikrini değiştiren seçmenlerin Trudeau’ya akın ettiğini göstermez. Bunun özellikle “Gerçek Değişim” sloganlarıyla ilgili olduğunu da düşünmüyorum, çünkü Liberallerden değişim hakkında konuşan çok fazla kişi yoktu. Liberaller liberal demokrasi tarihinde en uzun süre iktidarda kalan partilerden biri, şimdi de partiye lider olarak en çok hizmet vermiş kişinin oğlu tarafından yönetiliyor ve parti içinde bir yığın teknokrat ve Dan Gagnier gibi taklitçi şirket dostu var.
Bir parçası, kesinlikle Trudeaumanya’nın ilk raundunda hissettiğimiz nostalji duygusuydu, burası kesin. Ve bir parçası da NDP’nin Quebec’te çırpınması ile gelen garip histi; ülke çapında bir kazanan olması daha iyiydi. Ama en büyük parçası, değerler konusuydu ve Justin Trudeau bu demetten en çok pay alan kişi.
Artık Kanadalı değerler NDP’nin güçlü noktası olmaktan çıktı ve bu İngilizce konuşan dünyada tarihi bir an. Artık hiç kimse NDP’nin retorik ifadelerine ve “Kanada Rüyası” sözlerine inanmayacak.
Artık ortaya çıktı ki bunların yaptığı bir Yunan trajedisi tadında bir hataydı. Kanadalı olmanın ne demek olduğuna yönelik bir yarışmada, ne Tom Mulcair ne de Stepher Harper Kanada’nın filozof krallının veliaht prensi olma yoluna mum dikemez.
NDP bu tavırlara ve oyları tek bir alternatif etrafında bir araya getirmeye devam ederse, Stephen Harper bir anda en kötü kabusuyla karşı karşıya gelecekti: Trudeau ailesinin oğlu tarafından yönetilen ve yeniden dirilen Liberal partiye yenilmek.
Nihayetinde görülen o ki, Tories’in yaptıkları eline yüzüne bulaştı.
Harper bir anda kampanya meydanına, The Price Is Right setinden çalınmış gibi görünen bir kutu sahne malzemesiyle çıkagelip, hayır gerçekten, Justin Trudeau evlerinize girecek, paranızı ve çocuklarınız çalacak, diyecekti. Sonra bir televizyon reklamında gözükecek, sakar bir şekilde masaya yaslanacak ve telaş içinde bize bu seçimin bir popülerlik yarışı olmadığını söyleyecek, ama arkadaşlar lütfen bana oy verin diyecek. Sonra Toronto’nun Ford kardeşleri gelecek ve her şey bir parodi halinde yozlaşacak.
Muhafazakar kampanyasının tutar yanı kalmadı. Neredeyse ülkedeki tüm ulusal gazeteler Muhafazakarları desteklemiş olsa bile, artık medya bile isyan etti. Globe and Mail gazetesi Muhafazakarları destekledi ama Stepher Harper’ı istifaya çağırdı. Lord Felon Condrad Black National Post gazetesinde başbakanı göndermek istediğini ve Trudeau Liberallerini desteklediğini açıkladı. Tories’in resmi üyeleri bile büyük bir adım attı ve sonunda başbakan yalnız kaldı.
Evet, tamamen yalnız değil belki. Kampanyanın son gününden bir önceki gün Harper, “esrar kesinlikle tütünden bile daha kötüdür” diyen Harper, lanet olası Robert Ford ve ailesiyle sersem bir halde fotoğraflandı ve bu muhtemelen tüm kampanyanın en karanlık fotoğrafıydı.
Yalnız olmak bile bundan daha iyiydi.
TOZ ÇÖKMESİ
Ve şimdi bir anda hükümette Liberal çoğunluğu ile karşı karşıyayız. Bundan birkaç gün önce, en çılgın partizanlar dışında herhangi birinin bunu tahmin etmiş olabileceğinden emin değilim.
İlk başlarda ne gibi döküntüler olacağını kestirmek zor. Yeni Demokratik oyların çöküşünden daha fazla hiçbir şey şaşırtamaz artık. Genel fikir birliği üçüncü geldikleri ama cimri ölçümün onlara Avam Kamarası’nda 60 koltuk verdiği yönünde.
Eğer kişi tüm dünyaya sahipse ama ruhunu kaybetmişse ne fayda? Emin değilim ama bu olanlardan sonra ikisini de kaybetmiş olmalı. Thomas Mulcair’in şu anda uzun uzun aynaya baktığını düşünüyorum. Bu kadar hayal kırıklığı içindeki bir kampanyadan sonra bir parti oluşumuna sempati beslemek zor, ama kalbim önümüzdeki dört yılı Jack Layton’un kırılan hayallerini toplamaya çalışan tüm parti aktivistler için çarpıyor.
Bir yığın saçma insan gittiği için üzülmüş gibi yapmayacağım ama bütün her şeyi düşününce Stephen Harper iyi mücadele verdi. Parlamento oyununu birçoğuna göre iyi oynadı ve Kanada’nın dokusunda kalıcı izler bıraktı, iyi veya kötü. Kanada Muhafazakar Partisi’nin Reformcular ve İlerlemeci Muhafazakarlarla yaptığı işbirliği ne kadar sürer bilemiyorum ama eğer devam ederse bu birlik artık vasiyetnamesini hazırlamaya başlayabilir.
Önümüzdeki dört yıl boyunca artık Liberallere kaldık. Kampanya boyunca birçok söz verdiler ve ne kadarını gerçekleştirebilecek kapasiteleri olduğu pek belli değil. Beklenmeyen bir şekilde çoğunluk elde etmiş bir baş bakanın her şeyi hemen onarmaya girişeceği yönünde umutlarımı çok yüksekte tutmuyorum. Ama merak ediyorum, acaba kaçımız “Harper dışında herhangi biri” diye düşünerek heyecanla Liberallere oy verdik ve bundan pişmanlık duyacak mıyız? Tabi artık bu konuda yapılacak bir şey yok.
Başbakan 2. Trudeau zamanının çoğunu hükümeti temizleme ve Harper tarafından yıllar içinde vahşileşen Parlamento çalışmalarında reforma gitme yönünde kampanyalar yapmaya ayırdı. Justin Trudeau’nun modern başbakanlık dairesini 50 yıl önce babasının yaptığı gibi kurtarması için büyük bir iç güce ihtiyacı olacak. Bu iş için doğru kişi olup olmadığını ise zaman gösterecek.
Hazırız ya da değiliz, işte buradayız.
Dünya Bülteni için Çeviren: Cansu Gürkan