Heyecanlar içinde geçen yeni bir Amerikan seçim gecesinin ardından ABD siyasetinin geleceği artık daha net. Bu onyıllardır yaşanan en kaygan zeminli seçim ama 2009'a daha aylar var. Oysa bugünün işleri beklemiyor, özellikle Afganistan'da. Bazı temel kararlar, Bush'un halefinin devralacağı manzarayı belirlemede büyük önem taşıyor.
Bush sonrası dünyayı şekillendirecek iki büyük ve içiçe geçmiş mesele, yeni başkanı bekleyemeyecek kadar acil. Birincisi Bush yönetiminin Kongre'ye bu hafta sunduğu son federal bütçe. Bush savunma masraflarını yıllık yüzde 7,5 artırarak 515 milyar dolara çıkarmayı öneriyor. İkincisiyse Afganistan'daki NATO komutanlarının, oradaki 39 ülkeden 42 bin askerlik (çoğu ABD, Britanya, Kanada ve Hollanda'dan) kuvvete, 7500 asker daha ekleme çağrısı.
Pentagon bütçesi 2. Dünya Savaşı'ndan beri en yüksek seviyesinde. ABD'nin bu çaptaki savunma harcaması, federal bütçe açığını rekora yakın düzeylere taşıyacak, birçok sosyal program da kesintilere uğrayacaktır. Bir sonraki ABD başkanına hem büyüyen bir bütçe açığının, hem rekor düzeyde savunma harcamasının miras kalacağı ve bu harcamaların bir kısmının Afganistan'a akıtılmaya devam edeceği kesin.
ABD askeri yatırımlarına devam etse de, NATO'daki müttefikleri tereddüt içinde. Dışişleri Bakanı Rice Afganistan çabalarını canlandırabilmek için Londra'yı ziyaret ediyor. Gelgelelim ittifakın savaş hevesi sönüyor. Yükün azını sırtlanmış ülkeler biraz daha yük almaya isteksiz, çoğunu sırtlayanlarsa yükünü hafifletme peşinde. Çoğu NATO üyesinin siyasi manevra alanı yok, zira seçmenleri teröre karşı savaştan fenalık geçirmiş halde ve Bush'un gidişini bu işe nihayet son vermek için fırsat sayıyor.

Tüm bunlar makul tepkiler. Yine de Avrupalıların, NATO'nun ayak sürümesinin kısa vadede güvenlik ve stratejik itibarda düşüşe yol açacağını görmesi lazım; bunlar hafife alınacak riskler değil. Dünyanın en büyük çatışmalarından birine seyirci kalmayı seçmenin eşiğine gelmiş olabiliriz. Böyle bir kararın sağlam gerekçeleri olabilir, ama aksini gerektiren gerekçeler daha güçlü. Ne olursa olsun, bir sonraki ABD başkanının, seyirci kalmaya yönelik bir kararımızı Bush'tan daha hoşnut karşılamayacağı ortada.

Kaynak: Radikal