Geçtiğimiz hafta Moskova, Suriye krizi ile ilgili olarak tavrının değişmediğine ve değişmeyeceğine dair bir açıklama yaptı. Beyanat, Dışişleri bakanlığı sözcüsü Mihail Bogdanov'un muhaliflerin Suriye'de giderek kontrolü ele geçirdikleri ve rejimi yakında düşüreceklerini söylemesi üzerine geldi. Bogdanov'un yaptığı şey, büyük olasılıkla bölgesel gelişmeleri karakterize etmek ve önümüzdeki haftalarda ortaya çıkacak sonuçlarıyla ilgili tahminde bulunmaktan başka bir şey değildi. Sözcü yardımcısından gelen bu ifadeler, dışişleri bakanı Sergey Lavrov'la olan koordineli çalışmasından başka bir şeye işaret etmiyor.
Ancak bu durum, Moskova'nın konumundaki yeni kayıtları ortadan kaldırmaz. Buna göre:
1- Rusya, Suriye krizinde olası bir uzlaşı için daha önce zıtlaştığı batılı ülkelerin oturduğu masada kendine bir koltuk rezerve etti. Bir yıldan fazladır Esad'la değil Suriye'nin kaderiyle ilgilendiklerine dair açıklamaları da bu fikri doğruluyor ki aynı açıklamayı dün Putin, yine gündeme getirdi. Moskova'nın bu tutumu tamamen Suriye'de rejimin düşmesinden sonra kurulacak olan yeni denklem için hedeflenen müzakerelere girme çabasıyla alakalı. Bu yüzden diplomasi dilini kullanarak Esad'a bağlı olmadığını sürekli ifade ediyor. Burada yeni olan ise, bölgedeki gelişmelerin rejim aleyhine işlemesi ve çöküşünün artık günler veya haftalarla hesap edilmeye başlanması. Bu nedenle Rusya'nın tutumundaki eğim, Putin'in Esad'ın kaderiyle ilgili endişelerini yalanlayarak, - dün olduğu gibi- Moskova'nın Suriye ile ilgilendiğini söylemeyesine ebep oldu. Rusya diplomasisinin kullandığı yeni sözlükte yeni aşamalara uygun düşmeyen "teröristler" veya " komşu ülkelerin veya batının muhalifleri silahlandırarak krizi derinleştirmeleri" veya " dış müdahale girişimleri" gibi bazı ibareler giderilerek delikler oluşsa da, Moskova'da siyasi söylemler bu kalıplar üzerine oturmaya başlıyor.
2- Yeni olan diğer bir gelişme, 3 Aralıkta Türkiye'yi ziyaret eden Putin'in Ankaralı yetkililerin sundukları çözüm taslağının kabul etmesi, bunun dışında dışişleri bakanı Sergey Lavrov'un Hillary Clinton ile 6 Aralıkta Dublin'de buluşması ve yine dışişleri bakan yardımcısı Mihail Bogdanov'un Amerikalı meslektaşı William Burns ile BM ve Suriye özel temsilcisi Ahdar İbrahimi'nin de eşliğiyle 9 Ocakta Cenevre'de görüşmesi, Rusya'nın Suriye krizi için eskisinden daha fazla uzlaşmacı yaklaştığına işaret ediyor. Bu duraklarda yetkililerin önüne Esad sonrası hazırlıkları içeren ve ulusal birlik hükümetinin kurulması üzerinde kesişen birbirine yakın iki dosya konuldu. İlkinde, genel seçimler yapılıncaya kadar gerek Esad rejiminden gerekse muhaliflerden seçilecek olan milli kimliklerin ve yetkin teknokrasi bilgisine sahip insanların bir hükümet oluşturması ve Esad'ın gelecek yılın Mart ayına kadar tüm yetkilerini bu hükümete devretmesi önerisi geçiyor. Moskova bu yaratıcı formülü kabul ederse, tutumunun olumlu olduğuna işaret ediyor demektir. İkinci formülde ise tüm yetkileri alacak olan ulusal birlik hükümetinin kurulması fikri yatıyor. Rusya'nın "en yüksek makam" olarak nitelendirdiği bu hükümette Esad'ın hiçbir otoritesi yok. Esad'ın kalması durumunda ise bu hükümetin birkaç ay içinde ya da en azından 2014 yılının sonuna kadar görevini devretmeden önce başkanlık ve parlamento seçimlerinin yapılması gerekecek. Ahdar İbrahimi, Esad'ın ikinci teklifi kabul etmesi için görevlendirilmeyi kabul etti. Ancak hala bunun için bir tarih belirlemekten kaçınıyor. Çünkü gerek muhalifler gerekse ilgili Arap ülkeleri Esad'ın birkaç ay da olsa görevinde kalmasına itiraz ediyor. Çünkü onlar bu itirazlarını, rejimin düşüşünü belirleyecek olan siyasi çözüm girişimlerinin sahiplenmek için yarışan bölgesel gelişmelere olan güvenlerine dayandırıyorlar.
3- Suriye halkını ve silahlı ayaklanmayı ezebileceği inancını taşıyan Esad, Türkiye tarafından hazırlanan çözüm taslağını pazarlama girişimleriyle çarpışırken, üçüncü yeni bir taslak da Esad'dan sonraki Suriye için, kendisinin olmadığı hiçbir çözümü kabul etmeyen İran'dan geldi. Ona göre üzerinde anlaşılan herhangi bir taslağın, güvenlik konseyinde karara bağlanması için – söz konusu Arap ve İslam ülkelerinden barış güçlerinin gönderilmesi bile olsa- Moskova'nın desteğini gerektirecek. Bu yüzden Tahran, dışişleri bakan yardımcısı Emir Hüseyin Abdüllahiyan'ı pazartesi günü elinde geçici hükümetten sonra uzlaşma komisyonunun kurulması için muhaliflerle rejim arasında diyalogu sağlayabilecek 6 maddelik bir paketle Moskova'ya gönderdi. Ancak bu maddeler, potansiyel hükümeti en yüksek makam olarak nitelendiren Bogdanov- Burns taslağına aykırı düşen bir çözüm önerisi içeriyor. Rusya kaynakları da, bölgesel gelişmelerin bu maddeleri çoktan geride bıraktığını ifade ediyor. Bu, sadece İranlı yetkililerin Hizbullah'ın tepkisinin "etkili ve iradeli" olacağına işaret ediyor. Çünkü İran'ın bu önerileri, Faruk Şara'nın ulusal bir hükümetin başına geçme fikrinin bile önüne geçiyor.
Rusya ve İran arasındaki farklılıklar anlaşmazlığa dönüşmeye başladı. Suriye üzerindeki herhangi bir uluslar arası çözüm, Tahran'ı, Özellikle de bölgesel konular ve nükleer çalışmalar yüzünden batının kendisiyle müzakere etmesi için geçit olarak kullanılmaktan mahrum bırakacak... Bu da krizin yeni bir bölümünü oluşturuyor.
Kaynak: Velid Şakir/ Al Hayat
Dünya Bülteni için tercüme eden: Tuba Yıldız