Bu köşede geçen cuma çıkan yazımla ilgili olarak eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'dan bir mektup aldım. Aynen yayımlıyorum:
"Sayın İsmet Berkan,
16 Ocak 2009 tarihli Radikal gazetesindeki köşe yazınızı Susurluk meselesine ve bana tahsis etmişsiniz.
Uzun zamandan beri bana haksızlık etmeyi bir hak olarak gördüğünüz ve bunu itiyat haline getirdiğiniz için bu açıklamayı yapmak ihtiyacını duydum. Okurlarınızla paylaşırsanız memnun olurum.
Yazınıza vesile olan NTV'nin 13 Ocak 2009 tarihli NEDEN programına soru sorulmaması koşuluyla katıldığım iddiası araştırılması çok basit olan gerçekdışı bir iddiadır. Ben sadece, programda da dile getirdiğim gibi, devam eden Ergenekon davasının içeriğiyle ilgili herhangi bir yorumda bulunmayacağımı ifade ettim.
Yazınızda beni, zamanın Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan Susurluk raporunu sümenaltı etmekle ve Susurluk olayını örtbas etmekle suçluyorsunuz.
Hafızasını ve insaf ölçülerini tümüyle kaybetmeyen herkes bilir ki, Başbakanlığım döneminde Susurluk konusunda herşey açık ve şeffaf yürütülmüştür. O kadar ki, hazırlattığım rapor gazeteniz Radikal tarafından gazete eki olarak yayınlanmış, ayrıca internet yoluyla da ilgi duyan herkesin bilgisine sunulmuştur. (Devlet sırrı niteliğindeki bölümler hariç.)
Mahkemelerin bu raporu gayrıresmi yollardan elde ettikleri ve ilgililerin bu konudaki taleplerinin karşılanmadığı iddiaları mantığa aykırıdır. Başbakanlık Teftiş Kurulu raporla ilgili taleplerin Hukuk Müşavirliğince karşılanması için benden onay almış, dolayısıyla raporla ilgili tüm taleplerin karşılanması için Hukuk Muşavirliği görevlendirilmiştir.
Başbakanlığım döneminde karşılanmasını engellediğim tek bir talep dahi sözkonusu olmadığı gibi, sayın Uğur Dündar'ın Arena programına bizzat katılarak raporu kamuoyuna açıkladım.
Susurluk Raporunda olayın mahiyeti, yani ne olduğu ve ne olmadığı uzun uzun anlatilmistir. Tek cümle ile Susurluk bazı kamu kurumlarının yasal yetkilerini aşmaları ve yasadışı eylemlere karışmalarıdır. Rapordaki ifadeyle bu durumda kişisel hesapların gundeme gelmesi kaçınılmazdı ve nitekim öyle de olmuştur. Benim Başbakanlığım döneminde ise ne faili meçhul cinayetler, ne aşılan sınırlar ne de kişisel hesaplar gundemdeydi.
Tersine Susurluk'la bağlantılı olaylara ilişkin ceza davalarının açılması ve organize suc örgütlerine ilişkin en kapsamlı mücadele yürütülmesi benim Başbakanlığım döneminde olmuştur. Bu amacla MİT ve Emniyet mensuplarından oluşan ozel bir grup aracılığıyla yürütülen ve tüm kadro ve ihtiyaçları tarafımdan örtülü ödenek de kullanılarak karşılanan gizli bir çalışma sonucu yıllardır yurtdışında barınan birçok çete lideri yakalanarak yurda getirilmiş ve adalete teslim edilmiştir.
Ben kurşun atanla kurşun yiyenin birbirine karıstığı bir ortamda birbuçuk sene süren üç partili azınlık koalisyonunun Başbakanı olarak bunları yapabildim. Susurluk olayına karışan kurumların kendi bünyelerinde geçmişle ilgili soruşturmaların kamuoyunu tatmin eden biçimde yapılamadığı doğrudur. Bunun nedenlerini televizyon programında da anlatmaya calıştım. Yapılanları gözardı ederek herşeyin hesabını on sene sonra benden sormanızı insaf ölcüleriyle bağdaştırmak mümkün değildir. Bugün engelleyici kosullar büyük ölcüde ortadan kalkmıştır ve sonucu hep birlikte göreceğiz.
En iyi dileklerimle
Mesut Yılmaz"
Radikal