Angela Merkel’in merkez sağ koalisyonu, genel seçimleri kazanmasından sadece sekiz ay sonra Almanya’nın en kalabalık eyaletinde iktidarı kaybetti. Kuzey Ren Vestfalya’nın kaybedilmesi, başbakanın parlamentonun üst kanadında artık çoğunluğa sahip olmayacağı, bu yüzden de ekonomik reformları ileriye götürme şansının azalacağı anlamına geliyor. Ya da belki partisinin eyalet seçimindeki şansını yerle bir eden, tam da Merkel’in ekonomi politikasındaki kararsızlığıydı.

Sosyal Demokratlarla büyük koalisyonda eli kolu bağlı halde geçen yılların ardından, seçmen eylülde Merkel’e hızlı reformlar, sözgelimi gelir vergilerinde ciddi kesinti ve sağlık reformları için bariz bir güç vermişti. Koalisyon ortakları bu vaatleri yerine getirmek yerine, politikalar konusunda sürekli didişip durdu. Hür Demokratlar (FDP) geçen yıl 35 milyar avroluk gelir vergisi kesintisine dayanan kampanyasıyla rekor oy toplamıştı. Ancak seçimin hemen ardından Hıristiyan Demokrat ortakları koşulların 24 milyar avronun üzerinde kesintiye izin vermeyeceğinde ısrar etti. Geçen ay FDP daha fazla taviz vermek zorunda kaldı ve şu an sadece 16 milyar avroluk kesintiyi savunuyor. Ve bu rakam bile Hıristiyan Demokrat Maliye Bakanı Wolfgang Schauble tarafından sorgulanıyor.

Schauble mesele Yunanistan’ı kurtarmaya geldiğinde (Almanya’da bu fikirden hiç hazzedilmiyor) daha az cimriydi. Atina’ya 110 milyar avroluk tartışmalı avro bölgesi-IMF yardım paketinin verilmesi konusunda başta gönülsüz olan Merkel’in ikna edilmesinde başrolü o oynadı.

Berlin’deki didişmeler ve tutulmayan sözler, yanı sıra partinin yerel örgütünün finansına dair Kuzey Ren Vestfalya’da skandal yaşandığına dair haberler Hıristiyan Demokratlar’ın dün yüzde 10’a yakın oy kaybetmesinde rol oynadı. Merkez sağ eyalette artık hükümet kuramıyor. Bununla birlikte Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve belki komünizm sonrası Sol ile beraber, 2005’ten önce 40 yıl boyu yönettiği eyalette iktidara dönmeye hazırlanıyor.

13 yıllık feci bir İşçi Partisi iktidarı sonrası Britanya’da Muhafazakârların net çoğunluk elde etmeyi başaramamasının akabinde, büyük bir Avrupa muhafazakâr partisinin önemli bir seçimi kaybetmesinin bir hafta içindeki ikinci örneğine tanık olduk. İki durumda da seçmenler muhafazakâr değerlerden ziyade, kendilerini temsil etmesi gereken partilerin yetersizliğini reddetti. (Başyazı, 10 Mayıs 2010)

Kaynak: Radikal