Muhafazakâr İngiliz politikacı Boris Johnson yıllarca etrafına "Amerika'ya başkan olacağım" dedi durdu, sonunda Londra'ya belediye başkanı oldu. Güçlü rakibi Ken Livingston'u geride bırakarak hem de... Etrafına, "Bundan sonra gözüm Beyaz Saray'da" demeye başlamış mıdır acaba?

Amerika'da başkanlık için gerek şart vatandaşlık; New York'ta doğduğu için o şartı üzerinde taşıyor İngiliz politikacı... İstese ve meram etse, belki Türkiye'de de politika yapabilir. DNA'sı müsait çünkü.

Böyle konulara meraklı meslektaşlardan Erdal Şafak Londra'nın yeni belediye başkanıyla ilgili yazısında, dün, iki noktada beni şaşırttı: Biri Johnson'un dedesinin Türk olduğu bilgisini New York Times'a (NYT) ve beş-altı yıl öncesine bağladı. Diğeri daha da şaşırtıcı: Türk kökeni iddiasının da yanlış olduğunu yazdı Erdal Şafak... (Doğum yılını da yanlış tespit etmiş Sabah yazarı; 1965'te doğmadı, doğum tarihi 19 Haziran 1964).

NYT'de Sarah Lyall'ın 'Boris in Wonderland' (Boris Harikalar Âleminde) başlıklı yazısı 2002'de (6 Nisan) yayımlandı. Hürriyet oradan öğrenip "İngiliz politikacı bizdenmiş" diye konuyu sayfalarına aktarınca gerçekten ülkemizde gürültü koptu. Büyük dedesi Milli Mücadele'ye karşı çıktığı için İzmit'te linç edilen gazeteci ve politikacı Ali Kemal olur, ülkemizi yurtdışında temsil eden bazı önemli diplomatlarla akrabalığı bulunur ve dikkat çekmez mi hiç?

Türk dışişlerinin sefir-i kebirlerinden Zeki Kuneralp büyük amcası Boris Johnson'un; Zeki Bey'in oğlu olan Büyükelçi Selim Kuneralp Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı koltuğunda oturuyor.

Bizim medyanın Boris Johnson'la ilgisi NYT yazısı sonrası başlasa bile, benim radarıma yakalanışı 1999 yılına dayanıyor. Johnson'un politikaya atılmadan önceki mesleği olan gazetecilikte önemli bir durak olan 'The Spectator' adlı derginin yayın yönetmeni olarak atandığı döneme... Mesleğinde meteorik sayılabilecek bir hızla yükselen, hafif eksantrik görünümlü, evden-işe bisikletle giden, başkalarının kanaatine metelik vermez görünen biriydi; iyi eğitim almıştı, önemli bir aileden geliyordu... Hakkında yazanlar, "Ne bileyim, biraz tuhaftır" demeden edemiyorlardı Boris için...

Erdal Şafak, Boris'in büyük dedesinin Ali Kemal olmadığını söylüyor. Ali Kemal'in eşi İngiliz'miş, ama daha önce bir İngiliz'le evliymiş ve ondan bir çocuğu varmış... "Evet, Ali Kemal, Boris Johnson'ın büyük ninesiyle evlendi. 1906'da. Ancak kadın bir çocuklu duldu. O çocuk da Johnson'ın dedesiydi. Zaten bir yıl evli kaldılar" diyor Sabah yazarı...

Ancak gerçek, bu anlatılandan farklı.

Zeki Kuneralp babasının İngiliz eşinden kardeşleri olduğuna hiç değinmez 'Sadece Diplomat' adıyla yayımladığı (1981) anılarında; kendisi uzun yıllar Londra'da büyükelçilik yaptığı ve anılarında orada geçen günlerini anlattığı halde...

Konuyla ilgili bilgi Kazım Karabekir'in 'İstiklal Harbimiz' adını taşıyan anılarında var. Ali Kemal ile ilgili bilimsel bir çalışmanın sahibi olan Prof. Osman Özsoy'un kitabında (Gazetecinin İnfazı, s. 33) Karabekir'e dayandırdığı şu notu okuruz: "Ali Kemal annesinin ölümüyle içine düştüğü manevi boşluğu doldurmak amacıyla, İngiliz olan ilk karısından doğma Selma ve Osman adlı çocuklarını epey aradan sonra tekrar görmek istemiş, onları İstanbul'a getirmeye veya en azından bir kez olsun görmeye yeltenmiş, ama dönemin siyasi koşullarından olacak ki, çok istediği halde bu emeline ulaşmaya fırsat bulamamıştır."

Daily Telegraph gazetesi de (31 Temmuz 1999) Boris Johnson'un Türk kökenine dikkat çekmişti: "Boris kendisi de yazar ve çevreci olan büyük Stanley Johnson'un oğludur. Büyükbabası, Osman Ali olan adını, İngiltere'ye gelir gelmez Winfred Johnson olarak değiştirmişti. Osman Ali'nin babası Ali Kemal son Osmanlı sultanının ilk bakanıydı." DT yazarı Auberon Waugh, Boris Johnson'un atanmasıyla ilgili yazısını, "Merhaba Boris Bey" diye bitiriyor.

Boris'in büyük dedesinin adı Osman Ali imiş ve İngiltere'ye yerleştikten sonra, muhtemelen Ali Kemal'in başına gelen hadiseyi takiben Winfred Johnson olarak değiştirmiş...

Büyüyünce Daily Telegraph'ın yöneticisi olabileceğini düşünmüşüm eski yazılarımı yazarken... Boris Johnson büyük dedesinden miras yazarlığı bırakmadı, ama politikacılık yönünde ilerledi. Önce milletvekili oldu Muhafazakâr Parti'den (2001), kısa sürede (2004) gölge kabineye alındı, şimdi de (2 Mayıs 2008) birkaç bakanlıktan itibarlı Londra belediye başkanlığını kazandı.

Londra'da yaşayan Türkler de kendisine oy vermişler; rakibinin münasebetsiz ve yaralayıcı propagandasına rağmen...

Kaynak: Yeni Şafak