İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman 25 Haziran’da Jerusalem Post gazetesinde ‘Çözüm Planım’ başlıklı bir makale yazdı. Lieberman, nüfusun transfer edilmesini ve evlerin yıkılmasını değil, demografiye uygun bir biçimde geçmişte var olmayan sınırlar oluşturmayı planladığını iddia etmişti.

Dışişleri Bakanı, İsrail’i 1967 sınırlarına dönmeye çağıran uluslararası toplumun artan baskılarının hiçbir hukuki temeli bulunmadığını ve Filistinlilerin istediği toprakların çoğunluğundan vazgeçmenin İsrail-Filistin ihtilafını çözmeyeceğini eklemişti. Lieberman makalesini, kalıcı ve adil bir çözüm için biri İsrail-Yahudi, diğeri Filistin-Arap olmak üzere iki büyük homojen devlet kurulması için nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde toprak değişimi yapılması gerektiğini ifade ederek bitiriyordu.

Sorun işgal değilmiş!
Lieberman, İsrail radyosunun temmuz başında kendisiyle yaptığı söyleşide başka açıklamalarda da bulundu. Barış karşılığı toprak ilkesinden vazgeçilmesi. İsrail’in toprak ve nüfus değişimi ilkesi için baz alacağı yeni bir siyasi plana dayanılması gerektiğini belirtti. Lieberman ayrıca İsraillilerin yüzde 70’inin toprak ve nüfus değişimi ilkesini desteklediğini iddia edip, sorunun hükümetteki bazılarının cesur ve gerçekçi kararlar almaktan korkmasından kaynaklandığını belirtti. Ancak hükümeti bu düşünceye onay vermeye ikna etmeye yaklaştığını ve bu değişimin Netanyahu hükümeti döneminde gerçekleşeceğini ifade etti. Lieberman sözlerini, İsrail’deki Arap liderlerden Şeyh Raid Salah’ın gururlu bir Filistin vatandaşı olacağını ve bütün toplumsal haklarını elde edeceğini söyleyerek alaycı bir biçimde sonlandırdı. Ayrıca Filistin Yönetimi’nin de, ulusal bilince sahip eğitimli bir nüfus elde edeceği için bu öneriyi reddetmeyeceğini belirtti.

Lieberman Filistin’deki ihtilaf konusunda nihai bir anlaşmaya varılması için Filistin Yönetimi’yle müzakere düşüncesine şekil açısından karşı olmadığı mesajı veriyor. İçerik açısındansa Lieberman bir dizi önemli hedefi gerçekleştirmek istiyor. Zira Haziran 1967 sınırlarına dönme ve yerleşimlere son verilmesi meselelerinin müzakere gündeminden çıkarılmasını istiyor, bunların çözümün ve anlaşmanın önünde engel oluşturmadığını iddia ediyor. Bu bağlamda ayrıca sorunun İsrail işgalinden kaynaklanmadığı, Filistin tarafı İsrail’in düşünce ve planlarına gerçekçilikle yaklaştığı takdirde çözüme ulaşılabileceği anlayışını derinleştiriyor.

AB de devreye girecek
Lieberman’ın, İsrail’in Gazze’deki bütün sorumluluklarını bırakmasına ve bölgenin sorumluluğunun uluslararası gözetim altında bulunacak Hamas’a yükleme yönündeki mayınlı önerisi kanalıyla, çözüm planını güncellediği görülüyor. Planı üç dev projeyi içeriyor: AB’nin silahların direnişe ulaşmasını engellemek için farklı sınır geçişlerine gözlemci konuşlandırmayı kabul etmesi şartıyla, elektrik santralı, su arıtma istasyonu ve bir liman.

Lieberman’ı planını güncellemeye teşvik eden sebepler var: Filistinliler arasındaki siyasi ve coğrafi bölünmüşlük gün geçtikçe derinleşip kök salıyor ve İsrail’e Gazze ablukasını sonlandırması için yapılan baskılar artıyor. En önemli sebep de şu: İsrail, ABD’nin özel Ortadoğu temsilcisi George Mitchell’ın nihai bir anlaşmaya varmak için harcadığı çabaların başarılı olamayacağına kanaat getirdi. Lieberman da, iki devletli çözümden ve 1967 sınırları dahilinde bir Filistin devleti kurulmasından söz etmenin mantıksız olduğunu açıkladı.

Kıbrıs modeli kabul edilemez
Yeni planın amacı Gazze’den nihai olarak kurtulmak ve Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğü sürdürmek. Daha da önemlisi, Lieberman faşizminin Kıbrıs modelini Filistinlilerin kendileri arasında bir modele dönüştürmek. Şöyle ki, Lieberman’ın planlarına göre, Gazze devletçiği bir emri vakiyle Haziran 1967 sınırlarına dönülmeksizin Mısır ve uluslararası güçlerin ortak vesayetine, Batı Şeria devletçiği de İsrail-Ürdün vesayetine boyun eğecek.

Filistinliler veya liderleri, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın da olumlu karşıladığı bu senaryoya dikkat çekmezse, iki devletli çözüm, Filistinlilerin kendi aralarında bölünmesine dayalı bir iki devletli çözüme dönüşecek. İsrail’in bu faşist ve tehlikeli planı, Filistinliler arasında uzlaşı sağlanıp bölünmüşlük sonlandırılmadan başarısız kılınamaz. (Lübnan gazetesi Müstakbel, Doğu Akdeniz Bilgi Merkezi Direktörü, 3 Ağustos 2010)

 


Kaynak: Radikal