TÜRK Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu'nun basına yansıyan sözleri, hakikaten çok rahatsız edici nitelikteydi. Basın toplantısı yaparak "yanlış yansıtıldığını" söyledi, "bugünkü Kürt Aleviler Ermenidir demediğini... tehcirden kurtulmak için kendilerini Kürt ve Alevi olarak gösteren Ermeniler" olduğunu söyledi.
Bu son sözde kızacak bir şey yok. Ben de çocukluğumda Yozgat'ta tehcirden kurtulmak için Müslüman olduğunu ifade eden, sonra Müslüman toplumla kaynaşan Ermeniler olduğunu yaşlılardan dinlemiştim.
Bazı Müslüman ailelerin çok sevdikleri Ermeni komşularını koruduklarını, sakladıklarını, Müslüman olduklarına dair şahitlik ettiklerini anlatırlardı.
Doğu'da bazı yerlerde tehcirden kurtulmak için Alevi veya Kürt olduklarını söylemiş olabilirler.
Aslında araya "nifak" girmeden önce, Müslümanlarla Ermeniler arasında iyi komşuluktan da öteye nasıl büyük dostluklar olduğunu, bunu "komitalar"ın nasıl dinamitlediğini görmek için, Diyarbakırlı âlim ve maarifçi Ali Emiri Efendi'nin "Osmanlı Vilayat-ı Şarkiyesi" kitabına bir bakmak yeter.
Osmanlı kayıtlarında
Prof. Halaçoğlu ile telefonda konuştum. Kayseri'deki konuşmasını anlattı. Bazı Türkmen aşiretlerinin Kürtleşmesini anlatırken, yani Doğu illeri bağlamında konu gündeme gelmiş. Bana anlattıklarının özeti şu:
- Ermeniler niye yok oldu, siz soykırım yaptınız, diyorlar. Hayır, bir kısmı tehcir edildi, bir kısmı çeşitli sebeplerden öldü; bunların rakamları var. Bir kısmı da bulunduğu topluma karıştılar, Aleviyiz dediler, Kürdüz dediler...
Yozgat'ta?
- Yozgat'ta da Sünni Türküz dediler...
Halaçoğlu Ermeni kimliğini aşağılamadığını, Kürtlerin varlığını inkâr etmediğini anlattı. Osmanlı kayıtlarına göre 16. asırda 41 bin aşiret ve cemaat bulunduğunu, bunun 37 bininin Türkmen, 2280 kadarının Kürt olduğunu söyledi.
Osmanlı kayıtlarından aşiret ve cemaatlerin etnik kimliğini çıkarmak bazen çok zordur. "Geyiklü Baba Ekrad taifesi" veya "Ekrad-ı Türkman" şeklinde kayıtlar az değildir; Türkmenler mi, Ekrad (Kürtler) mi?
Bu ifadeler nasıl iç içe geçtiğimizi de yansıtıyor.
Halaçoğlu'nun bu konuda gerçekten büyük emek mahsulü olan araştırması yayımlandığında elbette ilmi tarihçilik gözüyle tartışılacaktır.
Irkçılık ve hayvanlık
Üzerinde durmak istediğim bir maraz, "soyunda Ermeni olmak" kavramının aşağılama ifadesi gibi kullanıldığı veya algılandığıdır. Ziya Gökalp'in belirttiği gibi, ırk kelimesi esasen "mevaşi fenni"ne yani hayvanat bilimine, zoolojiye aittir!
Irkçılık insanı manen hayvan mertebesine düşürdüğü gibi, Türkiye'ye yapılacak en büyük kötülük olur. Bin yılda, bu topraklarda yaşamış her soy, her inanış birbirine karışmıştır!
Ahlak açısından her kimlik saygıya layıktır! Türkiye'nin bütünlüğünü sağlayan harçlardan biri, bu saygıdır.
Alevi konusuna gelince... Alevi kimliğini bir kenara koyarsanız, tarihi ve güncel kültürümüzün büyük bir kayba uğrayacağını fark edersiniz. Alevilerin büyük çoğunluğu Türkmendir, Alevi Kürtler de vardır; bilhassa Dersim havalisinde.
Bu vatanda insanların değerlerini, kimliklerini, aidiyetlerini aşağılamak, bu vatana yapılacak en büyük sabotaj olur.
Kaynak: Milliyet