Perşembe'den bu yana site yazılarını yenileyemedim. Konya ve Seydişehir'deki programlarım sebebiyle yazma imkanı bulamadım. Bu gezide, gezi izlenimlerinin sevildiğine tanık oldum. Her yerde, Gaziantep - Kilis ? Islahiye ? Nizip gezi notlarını okumaktan memnun olduklarını belirten insanlarla karşılaştım.Öyleyse bu gezi izlenimlerini de sizlerle paylaşmalıyım. Bereketli bir gezi oldu. Perşembe sabahı Altınoluk'tan Murat Karaman'la çıktık yola. Uçaktan indiğimizde, başka bir program için gelen Abdurrahman Dilipak'la karşılaştık. Gaziantep havaalanında da öyle bir tevafuk olmuştu. Burada birbirimize ?Gelecek hafta neredeyiz?? diye latife yaptık. Bu Konya gezisinde üç programa katılacağız. Perşembe öğleden hemen sonra İlahiyat Fakültesi Hikmet Öğrenci Klübünün davetiyle ?İlahiyatçının Toplumsal Sorumluluğu? üzerine öğrencilerle sohbet edeceğiz. Sonra Seydişehir'e geçip, Belediye Başkanlığının davetiyle ?Ailede Sancı ve Mutluluk Arayışı? üzerine konuşacağız. Ertesi gün, yani Cuma akşamına da Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği (ESADER)'in düzenlediği ?Kutlu Doğum Işığında Aile Saadeti? konusu üzerine konuşacağız. Konya demek, muhabbetin sofralarda katmerlendiği bir iklim demek. Bir günde 5 öğün yemeğe hazır olmadan Konya'ya gelmeyin, çünkü muhabbetin tadına varamazsınız. 5 öğün yemekle kendi diyetiniz arasındaki mesafeyi ayarlamak sizin maharetinize kalmış, eğer bu ayarlamayı yapamazsanız diyetinizin canına okumaktan kurtulamazsınız. Konya'da kavi dostlarımız var. Bu beş öğün yemekte onlarla birlikte olmanın tadına doyum olmaz. İsmail Öksüzler Bey'in kahvaltısı ile başlayıp Hüseyin Alpmala Ağabey'in kahvaltısı ile sona eren muhabbet halkalarının arasına Ömer, Durmuş, Bayram, Latif ve Davut Beylerin muhabbet yüklü sofraları giriyor, ESADER gençliğinin sıcak sevgileri her yerin harcı oluyor...Her Konya gezimiz muhabbet yüklenip geldiğimiz bir sefere dönüşmüştür bugüne kadar. İlahiyat'taki sohbet geniş bir öğrenci topluluğu ve değerli öğretim kadrosunun iştirakiyle gerçekleşiyor. Ben, üniversite öğrencileriyle yaptığım sohbetlerin soru ? cevap kısmını çok önemserim. Çünkü sohbetin kıymetini bir kat artıran sorular gelir. Burada da ancak birkaçına cevap verebilme imkanı bulduğumuz bir çok soru geldi. Zaman zaman onlardan bahsedeceğim sizlere. Bu program vesileyisye değerli dekan Prof. Dr. Ahmet Önkal Hoca ile çocukluk günlerini bildiğim, aziz ağabeyim Kemal Yaman'ın mahdumu değerli Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Yaman'ın, bizim randevulaşmamızda katkıları olan değerli kardeşim Sami Baybal'ın ilgilerine ayrıca teşekkür etmek isterim. Bu programdan hemen sonra Seydişehir'e doğru yola çıkmalıyız. Gidiş süratine göre bir - birbuçuk saatlik bir yol var. Seydişehir'de bizi Belediye Başkanı İbrahim bey ile, Yüksekokulda öğretim üyesi Ahmet Bey başta olmak üzere bir başka dost topluluğu bekliyor. İki yıl önce Seydişehir'de, lapa lapa karın yağdığı bir gece, tıklım tıklım bir salonda ?Dünya Gündemi ve İslam? başlıklı bir konferans yapmıştık. Eski Etibank tesisleri içinde bir salon belediyeye verilmiş ve düğün salonu olarak tanzim edilmiş. Güzel bir salon olmuş. 600 sandalyesi var. Akşam sokaklar çok sakin Seydişehir'de.. İnsanlar sanki evlerine kapanmış. Ama salona geldiğinizde insanların kadın ? erkek ? çocuk ? genç'lerle orayı doldurduğunu görmek şaşırtıyor. Beyşehir'den de kadınlı erkekli gelenler olduğunu öğreniyorum. Sonra toplantı başlıyor. Bu yıl bizim Altınoluk dergisi olarak Kutlu Doğum için bir hazırlığımız var. Heyecanlıyız.Önümüzdeki hafta sonu Veladet Kandilini idrak edeceğiz. Bu yıl, Kutlu Doğum'da, metnini bendenizin yazdığı ve Altınoluk'un, Yedi Renk firması ile birlikte hazırladığı ?O ? Rahmeten lil Alemin? isimli VCD seyredilsin istiyoruz. Altınoluk'un Nisan sayısı ile birlikte bütün okuyuculara hediye edilecek. Şimdiden birkaç dile çevriliyor. Evrensel bir mesaj yüklü, dünyada seyredilecek inşaallah... Şöyle başlıyor VCD'nin metni:?-Derileri zedelenmesin diye başlarına vurula vurula çığlıklar içinde öldürülen fok balıklarını kim kurtaracak?? Hem Seydişehir'de hem Konya'da bu VCD'yi sunduk bu gezide... Gözlerdeki yaşları gördük. Rasulullah'a özlemi gördük. Benimkisi 1.5 saatlik bir konuşma... Gözleri ve dolayısıyla oraya yansıyan hisleri izleyebiliyorum.?Aile? konusu, Anadolu'da büyük alaka görüyor. Her toplantıdan sonra kitap imzalıyorum. Amacım, elleri yeniden ve farklı bir sıcaklıkta yeniden buluşturmak, yeniden göz göze baktırmak. Bu göz göze bakışlar, aile üzerine Rabbani bir rahmeti yöneltiyor. Bunu Peygamberimiz söylüyor. Kitap imzası sırasında babaların ? annelerin ? çocukların gözlerine yansıyan mutluluğu fark edebiliyorum. Eşleri için kitap imzalatan ?Anadolu insanı? ne demek biliyor musunuz? İşte öyle bir süreç işliyor. Seydişehir'de yemek faslı, Konferans'ın taa sonuna sarkıyor. Gece saat 23'te yemek yediğimizi söyleyeyim de nasıl bir hayat yaşadığımızı tahmin edin. Başka yerlerde ?Yatsılık? diye söz edilen bu yemeğin adı bu yörelerde ?Yat geber? yemeği. Yemekte, özelleştirmede tesisi devralan yeni yönetim kadrosu ile de birlikteyiz. Çok memnunlar. Üretim gelişerek devam ediyormuş. Yeni yatırım yapmışlar. Gece dönüyoruz Konya'ya... Saat 01.30.Sabah Burç FM'nin yorumunu hazırlayıp, geçmem lazım. Onun için gündemin içinde olmam lazım. Onun için kafamın bir yerinde hep o var. Sabah kahvaltı ile başlıyor. Sonra yorum hazırlığı. Sonra Altınoluk bürosuna ziyaret. Altınoluk'un Konya bürosu, bir kalb gibi sürekli atıyor. Hep dolu dolu. Sonra Mevlana Hazretlerini ziyaret, sonra Cuma namazı... Sonra Kontv'de bir mülakat kaydı. Sonra akşam...Akşam yine Kontv'de, bu defa haber bülteninde canlı yayın. Saat 20.30'da konferans başlayacak. Haber bülteni 20.00'de başlıyor. Bu araya kısa mülakatı sığdırıyoruz. Cumhurbaşkanlığı ile ilgili değerlendirmeler yapıyoruz. Konferans Meram Belediyesine bağlı Konevi Kültür Merkezi salonunda. Pırıl pırıl bir salon burası. Dizaynı ile, tefrişi ile iç açıcı bir hüviyette. Belediye Başkanı Refik Tuzcuoğlu'yu tanıyorum. Kadim bir dostluğumuz var. İnce zevkini biliyorum, Meram'a, iyi eserler kazandırmaya çalışıyor. Konferansta da bizimle birlikte. Salonun normal alanı dışında 700 kadar sandalye daha temin edilmiş. Buralara projeksiyon yoluyla konferans yansıtılıyor. Aşağı yukarı 1300 kadar oturma yeri tıklım tıklım. Ayakta olanlar var. ESADER'liler mutlu. Ben hep derim: Konferans düzenleyicileri, başlama saatinde salonu dolu görünceye kadar dokuz doğururlar. Artık dokuz doğurmaya gerek yok, çünkü çağrıyı duyan gelmiş. İstiklal Marşı birlikte okunuyor.Kur'an okunuyor.ESADER başkanı Davut Şenbaba çok güzel bir açılış konuşması yapıyor. ?O ? rahmeten lil alemin? VCD'sini izliyoruz. Salon duygu yükünü alıyor. Sonra bizim konuşmamız: ?Kutlu Doğum Işığında Aile Saadeti.? Güzel bir elektrik. Gözlerdeki ışıltıyı görüyorum. Rasulullah Efendimizin eşlerine bir fiske bile vurmadığını, değil fiske vurmak, kendisi üzülse bile, sözle dahi rencide edici bir şey söylemediğini, meveddet ve rahmet dolu bir İslam ailesinin bugün bütün dünyaya örnek olacağını anlattıkça.... evet gözlerde oluşan ışıltıyı görüyorum. Konferanstan sonra aşağı yukarı bir saat kadar süren kitap imza faslı başlıyor. Bu arada Kimsesizler Yurdundan gelen bir grup çocukla kucaklaşıyoruz, resim çektiriyoruz. Bundan sonra Bayram Turhan Bey'in evinde çay ? meyve faslı var. Soruyorum:-Nasıl buldunuz ?Rahmeten lil alemin?i? -Çok duygulandık... Mükemmel... Harika... Bu ortak ses. Sabah döneceğiz. Ama önce kahvaltı var. Kahvatıda Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek Bey de bulunuyor. ***Bütün bu izlenimlerden sonra size düşen şu talep olmalı:-Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, görüp duyduklarınızdan haber verin. Evet, bütün gezi boyunca hemen her ortamda Cumhurbaşkanlığı konusu gündeme geliyor. Herkes işin nasıl bir gerilim alanı oluşturduğunun ve bunun sebeplerinin farkında. Ak Parti cenahında, genel merkezce yapılan kamuoyu yoklamasında, teşkilatın genelde ?Başbakan'ın Başbakan olarak kalması?ndan yana olduğunu öğreniyoruz. Anlaşıldığına göre ?Partinin Size ihtiyacı var? diyor teşkilat. Değerlendirmeye sunulan isimlere yoğun bir yöneliş görülmüyor. Abdullah Gül ismine Cumhurbaşkanı adayı olarak sıcak bakılıyor. Hatta şöyle bir değerlendirmeye tanık oldum: -Başbakan tartışmayı kendi üzerinden götürecek götürecek sonunda Abdullah Gül'ü aday olarak gösterdiğinde kimsenin diyeceği bir şey olmayacak. Bir de Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı lehinde şöyle bir değerlendirme yapıldı:-Tayyip Erdoğan'ın kararlı yapısı Cumhurbaşkanlığında da gerekli olabilir. O makama gelip değişmelerden korunmak için... Bana sık sık soruldu:-Seçimi başarabilecekler mi? Yoksa bir maraza çıkacak mı?Dedim ki:-Meclis dik durursa başarılır. Hiç kimsenin meclis'in meşruiyetini sorgulama hakkı yok. Bana göre meclis de dik duracak. Bülent Arınç, bugüne kadar bir çok bsoyun eğişe tanık olmuş bir insan olarak, boyun eğmeme iradesini kuşanmış bir insan. İstanbul'a dönüş uçağında Sanayi Odası Başkanı Tahir Bey ve MÜSİAD Başkanı Selçuk Bey'le yanyanayız.Yol boyunca Gündüz Aktan'ın seslendiregeldiği Matüridilik _ Laiklik paraleline ilişkin görüşlerini konuşuyoruz. Bir de ?Muhafazakar? belki bir kısmı ?Eski İslamcı? aydınlardaki zihin kayması üzerinde duruyoruz. AKP, reel politik, zihniyet.... Bu alanlarda Tahir ve Selçuk Beylerin derin hassasiyetlerini yakından görüyorum. Mutlu oluyorum. Anadolu diri. İnsanlar geceleri kendilerine zaman ayırıp zihinlerini süzüyorlar. Selçuk Bey'e ?Söz konusu simaları çağırın ve sorular sorun, düşüncelerinizi paylaşın? diyorum. O mütereddit: Dikkate alınmama endişesini taşıyor. İşi bize havale etmek istiyor. Ben de ?Siz yapın, diyorum. En net biçimde ifade edin görüşlerinizi. Bu berraklık içlerinde gel - gitler yaşayan aydınları kendilerini sorgulamaya yöneltecek.? Gördünüz mü nasıl bereketli bir gezi yaşamışım. Yoruluyorsunuz, diyenlere, ?Akü çalıştıkça dolar, diyorum, aküyü boşaltan atıl beklemektir.? Konya'ya, Seydişehir'e, gözlerinden sevgi yudumladığım herkese selam...