“It’s You Who is Going to Plant”
Yani tohumları ekecek olan sensin.

Buydu geçtiğimiz Salı günü, yani 25 Ekim günü Mısır’ın Kızıldeniz kenarındaki kenti Sharm el Sheikh’de toplanan Ulusal Gençlik Konferansı’nın sloganı. Böyle iddialı(!) bir sloganla yola çıkan ve 25 Ekim’den başlayarak 3 gün süren Konferans, Mısır’ı birazcık takip edenler için oldukça ilgi çekici bir etkinlikti. Her şeyden önce Mısır’da toplanma özgürlüğünün itinayla kısıtlandığı uzun bir dönemin içinde olduğumuz malum ve toplanıp örgütlü bir şeyler yapmasından en çok çekinilen toplumsal grupların başında Mısırlı gençler geliyor. Zira Mübarek’i yerinden eden devrimin itici dinamiğini oluşturan gruplar gençlerdi ve mevcut rejime karşı bir kıpırdanma yaratma ihtimali olanlar da yine gençler. Bunun birçok sebebi var ve mevcut yönetim bu sebeplerin farkında. Bu nedenle, Mısır’da devrim sonrası gençlik örgütlerine ve etkinliklerine dair bir patlama görmüşken darbe sonrası tüm o dinamizmin adeta bıçak gibi kesildiğini de görmüştük ve görüyoruz. Neticede başlıkta adı geçen etkinlik bir ilk olacaktı. İşte bu sebeple “ulusal” gençlik konferansının –rejim sultasında dahi olsa- toplanması ilgi çekiciydi.

25 Ekim’deki açılışa darbe sonrası rejimin Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ve Başbakan Şerif İsmail katıldı. Belirtildiği kadarıyla Mısır’ın farklı yerlerinden 3000 katılımcı (devlet yetkilisi, gençlik lideri vs.) Sharm el Sheikh’de hazır bulunuyordu. Bu şaşalı konferansın takip eden günlerinde konuşulanlardan gençler nasıl bir çıktı oluşturdu tam  bilmiyor olsam da Sisi’nin katıldığı açılış gününde verdiği mesajlar, Konferans boyunca yapılan oturumlar ve aktiviteler –Mısır’daki mevcut gelişmelerle beraber muhakeme edince- Konferans’ı analiz etmeye yarayacak malzemeyi verdi diye düşünüyorum. Ayrıca yine Sisi’nin kapanış seremonisinde verdiği mesajlar da etkinliğin arka planında neler olduğuna dair fikir edinmemizi sağladı.

Konferans’ın Kapsamı

Sisi, Mısır Ulusal Gençlik Konferansı’na şöyle bir misyon yüklüyordu açılışta: “Bu toplantı, diyalog ve ülkemizde umudu yükseltmek için kullanılmalı.”
Üstüne de gençliği ilgilendiren en kritik sorunlara dair sözler veriyordu:
Eğitime önem verilecek, eğitim sistemini iyileştirecek adımlar atılacak.
Gençliğin barınma olanakları arttırılacak.
(Genç aktivist Osama el Ghazali’nin çağrısına cevaben) Hapiste tutulan gençlerin dosyaları tekrar gözden geçirilecek.
Gençlerin politikaya aktif katılımı için gerekli düzenlemeler yapılacak.

Sisi akşam yemeğinde de “Aman ha gençler sakın devrim falan yapmayın” tadında mesajlar verdi.  Gençleri biraz söz vererek, biraz da –tatlı bir şekilde- onlara aba altından sopa göstererek teskin etme ihtiyacı duyar gibiydi. Nitekim yönetimin bu seneyi “Gençlik Yılı” ilân etmiş olduğunu da biliyoruz ki bu da yönetim nezdinde, gençlere özel olarak odaklanma perspektifinin mevcut olduğunu kanıtlıyor.

Konferans’taki oturum listesine baktığımızda;

- Mısır ekonomisi, işsizlik ve eğitim konularına dair 3

- Medya, sosyal medya ve kamuoyu oluşumu konularına dair 3

- Devlet çarkı, yolsuzluk, devletin gençlere yatırımına dair 3

- Spor ve sporda şiddete dair 3
(Not düşelim, Mısır’daki son derece politize taraftar grupları devrimde önemli rol oynamıştı ve hâlâ protest yanıyla rejimin dikkatini çekiyor)

- Gençlerin politikaya katılımına dair 2
(Burada trajikomik başlığa sahip bir oturum vardı: Toplumsal özgürlüklerle gençlerin politik katılımı arasındaki ilişki. Oturumda ne konuşulabildi merak ediyorum J

- Sanat ve kültüre dair 2

- Mısırlılık kimliğine dair 1

- Veri güvenliğine dair 1

- Sağlığa dair 1

oturum gördük. Gençler tüm bu konu başlıkları dâhilinde tartışacak ve yönetime taleplerini iletecekti.

Esasında detaylı bakıldığında konu başlıkları güzel seçilmişe benziyordu. Fakat sorun bu değil. Sorun; bu başlıkları kimin, ne derinlikle, hangi ortamda tartıştığı… Dediğimi daha iyi izah edebilmek için Konferans’ın öteki yüzüne göz atalım.

“Neden Bir Devrime Daha İhtiyacımız Var?”

Konferans’a katılanlar ne denli “samimi ve verimli” bir toplantı gerçekleştirebilecekti? Konferansa öne ayak olan yönetimin başındaki Sisi her konuşmasında büyük bir mülayimlikle “fikirlerin özgürce tartışılmasını” istese de bu gerçekten mümkün müydü? Hadi buna müsaade edilse de o “özgür tartışmaları” yapabilecek “özneler” mevcut muydu konferansta? Kimdi gelen 3000 katılımcı? Kaçı gençti ve hangi gençlerdi?

Rejim, darbeden bu yana Mısır’daki örgütlü gençlik oluşumları denebilecek birçok oluşumun üzerine kılıcını salladı. Müslüman Kardeşler gibileri yok edildi, zindanlara tıkıldı veya en azından pasifize edildi. Pasifize olmayanı zaten radikalleşti, sistem dışına çıktı. Sadece onlar da değil; sol yahut liberal denebilecek birçok grup, yeri gelince taraftar grupları… Rejime karşı bir tehdit potansiyeli taşıyan her türlü gençlik oluşumu kanlı yahut kansız, farklı şekillerde bastırıldı. Böylece Mısır’ın geleceğini umursayan aktivist faaliyetlere esaslı katkı yapan hemen hemen tüm oluşumlar devre dışı durumda kaldı. Dahası, bahsettiğim tüm bu baskıdan sonra elde kalan bir avuç gençlik oluşumunun da hepsi Konferans’a gitmedi. Örneğin, hâlâ faaliyet gösteren 4 siyasi parti Konferans’ı bir nevi boykot etti. O hâlde Sharm el Sheikh’e giden 3000 kişi kimi, ne kadar temsil ediyor; nasıl bir vizyona sahip olabilir, “özgürce” ne söyleyebilir?

Nitekim bir yandan Konferans yapılırken sosyal medya âleminde zuhur eden görüntü tam da bahsettiğim tabloyu ortaya koyuyordu. #WhereHaveAllTheYoungGone yani “Tüm Gençlik Nereye Gitti?” başlığı Twitter’da trend topic oldu. Bu başlık altında gelen yüzlerce Tweet, Sharm el Sheikh’teki konferansın yapaylığını, vizyonsuzluğunu ve “sanallığını” ironik biçimde ortaya koyuyordu. Konferans’a yapılan “sanal” yakıştırması sanırım benim de tüm yazımın özeti gibi zaten…

Tweetlerin  ironik bir şekilde ortaya koyduğu gerçekler acıydı. Bir tanesi “Böyle bir konferans hapishaneler çapında yapılmalıydı. O zaman gerçekten gençliğe ulaşılırdı” diyordu örneğin. Bir diğeri de de “Gençliğin birçoğu yerin altında. Üstünde olanlar da zindanlarda. Orada toplananlar kim?” diye özetliyordu durumu…

Devamına, Middle East Eye’ın Tweet derlemesinden ulaşabilirsiniz: http://www.middleeasteye.net/news/sisi-held-youth-conference-youth-decided-hold-their-own-1891310986

Twitter’daki bir başka trend topic de “Neden Bir Kez Daha Devrim Yapmalıyız?”  başlığıydı. Ne aksi ki o sırada Konferans’ta gençlerin bu tip celallenmelerden uzak durması gerektiği konuşuluyordu… Sisi böyle konuşurken de sosyal medyada, bu başlık altında kendi konferansını düzenleyen gençler, Mısır’da insanlar şeker için birbirini ezer bir duruma gelmişken ve Mısır poundu her gün uçurumdan yuvarlanırken Sharm el Sheikh’te Sisi’nin caka sattığı gençlik konferansını sorguluyordu… Tabi son zamanlarda meşhur olan ve halkın ekonomik manada sabrının taşmaya başladığının sembolü olan “Tuktuk Şoförü” videosu da itirazların daha yürekli biçimde ortaya konmasına ön ayak olmuştu. [1]

Kendi Mısırlı yakınlarımın tavrı ise Konferans’a karşı büyük bir kayıtsızlık ve umursamazlık içeriyordu. Yakınım dediğim bu insanların yakın zamana kadar genç aktivistler rolünde olan kişiler olduğunu göz önüne alırsam rejim sultasındaki Konferans’ın “sanallığı”nı görmek için bu kayıtsızlık da bir kanıt olacaktır. Hatta kimisinin iddia ettiği kadarıyla Sharm el Sheikh’teki genç katılımcı oranı bile tartışmalıymış.

Neden Böyle Bir Konferansa İhtiyaç Duyuldu?

Peki Mısır gençliği yıllar boyunca baskı altına alınmışken, birçok genç gözünün yaşına bakmadan öldürülür yahut hapse atılırken, toplanma özgürlükleri büyük kısıtlamaların pençesindeyken ve rejim de her türlü protest hareketlenmeye karşı pekâlâ kaba kuvvetini kullanabilen bir kudrete sahipken neden böyle şaşalı bir gençlik konferansına ihtiyaç duyuldu?

Bunun farklı sebepleri var gibi duruyor.

Tahmin ediyorum ki öncelikli sebep, Mısır gençliğinin bir öfke patlaması yaşayacak raddeye gelip gidişata isyan etmesinden endişelenilmesi. Gerçek ortada ki ülkedeki durum şu an bıçak sırtında ve vaziyet gitgide kötüleşiyor. Çünkü ekonomi felaket seviyesine erişmiş durumda. 1 Amerikan doları neredeyse 18 Mısır pounduna denk gelmeye başladı bu hafta itibariyle ki ortalama maaşa sahip bir Mısırlı gencin aylık 200 dolardan az maaş alacağı anlamına geliyor bu. Tabi iş bulabilirse… Zira genç işsizlik de oldukça yüksek.

Ekonomik gidişat ve istikrar bir toplumdaki çalkantıların başlaması açısından her daim ana faktördür diyebiliriz ancak mesele bununla da sınırlı değil. Yaygın insan hakları ihlalleri, emniyetsizlik; devletin eğitim gibi temel bir alanda dahi birçok zaafiyete çözüm bulamaması, her geçen gün kaotikleşen şehir hayatı… İnsanları ve hâliyle gençleri hayattan bezdirecek bir gidişat hızla sürüyor. Devlete nefes aldıran finansmanı sunan Suudi Arabistan ile son zamanlarda ciddi gerginlik yaşanması da ayrı bir riske işaret ediyor.

Velhasıl ülkede tansiyon çok yüksek ve Orta Doğu uzmanı gazeteci David Hearst’in Dünya Bülteni için yaptığım röportajda belirttiği gibi: “Kimse neyin ne zaman patlak vereceğini bilemez.” Sanırım rejim de böyle bir şeyden endişeli. Zira ülkede yükselen tansiyonu kalkışmaya dönüştürebilecek tek toplumsal dinamik, gençlik olabilir. Toplumdaki diğer kesimlerin bir kırılma noktası yaşatma riski düşük olduğu için rejim de 2016 yılıyla beraber gençliğe odaklanmışa benziyor. Yeri geliyor sözler veriyor, yer geliyor gençlikle beraberiz imajı çiziliyor…

İkinci sebep de belki şudur: Rejim, bu konferanslar aracılığıyla “kendi gençliğini” oluşturma yolunda adımlar atmaya çalışıyor olabilir. Mesela konferans boyunca gençlerin politikaya katılımının bu kadar üzerinde durulması esasında çelişkili bir durum. Ancak buna rağmen tamamen sanal bir konu başlığı da olmayabilir. Zira rejim gençlere yönetimden ufak da olsa bir pay verirse onları sistemin içine çekip daha kolay dizginleyebileceğini düşünüyor olabilir. Ayrıca rejimin devamlılığı açısından gelecek kadro sıkıntısı da yaşanıyor olması muhtemel. Sonuçta kaç yıldır ülkede politik istikrar yok. Bu sebeple devlette/sistemde devamlılığı sağlayacak kadroların oluşması zorlaşmıştır diye düşünüyorum ve rejim “gençlikle” yakınlaşarak kendi devamını sağlayacak kadroları onların arasından devşirmeyi hedefliyor olabilir.

Bir diğer sebep de dış kamuoyuna verilmeye çalışılan imaj diye tahmin ediyorum. Zira uluslararası kamuoyunda Mısır’a yönelik tepkiler dinmiyor. Eminim ki Mısır’ın imajının bu şekilde aşağı çekilmesi dış yatırımlardan turizme kadar birçok alana negatif etki ediyor. Bu sebeple Mısır’ın ve yönetimin imajını düzeltecek etkinlikler önem taşıyor. 

Sisi’nin Kapanış Konuşması

Son olarak da Abdülfettah Sisi’nin kapanış konuşmasına göz atalım. Gençlere ne mesajlar ve ne sözler vermiş daha iyi görebilmek adına:

(Önemli görülen yerleri cımbızlanmış ve özetlenmiş halidir)

“Oğullarım ve kızlarım… Mısır’ın genç insanları… Mısır’ın umutları ve rüyası…
Bayanlar ve baylar… Sevgili konuklar,

Bugün size memnuniyet ve ümidin bir arada olduğu duygularla sesleniyorum. Genç insanlarla çevrili olup onlara diyalog kurduğum, onların sorularını yanıtladığım veya geleceğe dair vizyonlarına kulak verdiğim 2 gün boyunca gördüklerime dair ümidi içimde taşırken, burada Mısır’ın genç insanları olan oğullarımın ve kızlarımın arasında durmaktan çok mutluyum.

Gençlerimiz buraya istek ve kararlılık bayrağını taşıyarak, kendilerini bilim ve modernite ile donatmış hâlde geldiler. Mısır Devletini korumak ve ülkenin kendi çocuklarının elinde kalkınmasını ve gelişmesini sağlayacak modern, sivil ve demokratik bir devleti tekrar inşa etmek amacıyla, Mısır Hükümetine ve halkına rehber olacak bir ulusal eylem planı taslağı hazırlayarak ümit verici bir hedefe ulaştılar. 

Oğullarım ve kızlarım… Bayanlar ve baylar…

Konferanstaki genel ve spesifik oturumlar ile tartışma oturumları bizlere harika fırsatlar sundu. Birbirimizin bakış açılarını görme fırsatının yanı sıra kimseyi dışlamadan ve meseleleri önemsizleştirmeden yahut abartmadan karşılıklı fikirleri dinleme imkânımız oldu.

Mısır, hayatının baharında ve Mısır’ın genç erkekleri ve hanımları -hem nicelik hem de nitelik olarak yüksek seviyeleri ile- kalkınma sürecinde itici güç ve devlet sisteminde en büyük değer olmaları için yatırım yapılması gereken ulusal bir değeri temsil ediyorlar.

Mısır’ın bütün gençleri benim çocuğumdur. Onları hiçbir önyargı ve kısıtlama olmadan dinlemek istiyorum, çünkü nihai hedefimiz Mısır ve onun gelişimidir.

Mısır Devleti’nin şu an karşı karşıya olduğu zorluklar büyüktür ve hem bölgesel hem de uluslararası bazda olan gelişmelerin gidişatı bizlerin tetikte olmasını ve bu zorluklara göğüs germesini gerekli kılıyor. Mısırlılar bilinçli olduğu ve zorluklara karşı birlik olduğu müddetçe, ne kadar büyük olursa olsun, her türlü zorluk küçük kalacaktır.

Bu yüzden, bu forumu ve Mısır halkının temsilcilerini devamlı bir diyaloğa ve bizleri bir arada kılan tüm ortak değerlere yani devletimize ve halkımıza çağırıyorum. Şiddete başvuranlar ve terör yaklaşımını benimseyenler hariç kimseyi dışlamadan… Teyit etmek isterim ki Mısır, Mısır halkına zarar vermek isteyenler hariç herkesi kucaklayabilir.

Gençleri kucaklayan ama “o şiddet yanlısı olanları ve teröristleri” dışarıda bırakmayı da ihmal etmeyen (hatırlayalım, rejim propagandası Müslüman Kardeşleri tümden terörist olarak gösteriyor en baştan beri) Sisi konuşmasına vaadlerle devam ediyor. Yine özetleyerek yazalım:

  1. Cumhurbaşkanlığının gözetiminde, devlet organları ile işbirliği hâlinde bir ulusal gençlik komitesi kurmak. Bu komite hapiste olan ancak henüz hakkında hüküm verilmemiş gençlerin durumlarını ve dosyalarını kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirecek. 
  2. Her alanda genç Mısırlı kadrolar yaratabilmek ve Mısırlı kimliğini güçlendirebilmek için; düzgün ve istikrarlı sistem ve yaklaşımlarla; genç insanları politik, sosyal, güvenliğe dair ve ekonomik alanlarda eğitmek amacıyla; Cumhurbaşkanlığının vizyonunu ana hatlarıyla çizecek, Kabine ve gençlerle işbirliği halinde bir ulusal merkez kurulacak. 
  3.   Her kesimden yeterli sayıda gencin temsil edileceği aylık gençlik konferansları düzenlenecek.
     
  4.   Hükümet, diğer devlet organları işe işbirliği yaparak, gençlerin konferansta talep ettiği üzere,  protesto yasasını iyileştiren öneri ve taslaklara dair çalışmalar yapacak.  
  5.   Eğitim sistemini geliştirmek ve reforme etmek için kapsamlı bir toplumsal diyaloğu en fazla 1 ay içinde organize edebilmek için hazırlıklar yapılacak.
  6.  Siyasal partilerin ve diğer siyasi mecraların gençlerine, gönüllü katılım kültürünü yayacak program ve politikaları hazırlamaları için çağrı yapılacak. İlk hedef Mısır’ın farklı bölgelerindeki cehalete karşı mücadele etmek olacak.  
  7.  Hükümete, parlamento ile işbirliği hâlinde, medyayı ve basını düzenleyen mevzuatı tamamlama çalışmalarını hızlandırma vazifesini yüklemek. 
  8.   Hükümet, El Ezher ve Mısır Kilisesi ve ilgili tüm devlet organları ile işbirliği yaparak tüm uzmanları, entelektüelleri ve gençlerin temsilcileri ile kapsamlı bir toplumsal diyalog organize edecek. Değerleri, ilkeleri ve ahlakı güçlendiren ve tüm kültürel ve tarihi boyutlarıyla Mısırlı kimliğini koruyan bir çerçeve içerisinde, dini söylemi düzenleyen bir ulusal çalışma belgesi hazırlanacak.   

Mısır ancak kendi gençlerinin elinde kurtulacak! 

Ve biz de hep diyeceğiz ki “Çok yaşa Mısır! Çok yaşa Mısır! Çok yaşa Mısır!”  

Sanıyorum ki Sisi’nin vaadleri, yukarıdaki analizlerimi doğrular mahiyette.

Biz de o zaman ne diyelim… Çok yaşa Mısır!

[1] https://www.youtube.com/watch?v=j-Se1x56U0A