Babamin baba tarafı Rumeli göçmenidir... 93 Muharebesi diye anilan 1877-1878 Osmanli - Rus Savaşı sirasinda babamin babaannesi 7 yaşındaymış.

Bağlarını, bahçelerini ve 'belki bir gün döneriz' diye anahtarını sundurmanın üstünde sakladıkları dayalı döşeli evlerini bırakarak; bir sabah vakti arabalarla İstanbul'a doğru düşmüşler yollara...'

93 Muharebesi'nde Rumeli'den İstanbul'a göç edenlerin bir bölümü Bergama'ya yerleştirilmiş. Babamlar da onlardan...

Babamın babaannesi de Bergama'da büyümüş, yine bir göçmen çocuğuyla Bergama'da evlenmiş, dedem de Bergama'da gelmiş dünyaya...

Her aileyi geriye doğru azıcık kurcaladığınız vakit, bu tür acılı göç hikáyeleri çıkar.

Bizim topraklar, Kafkaslar'la Balkanlar'daki melanetlerin acılarını yaşamış insanların dramlarını da saklar.

* * *

Rus uçaklarının bombaladığı Gürcistan kenti Gori'de, harabeye dönmüş evlerin önündeki yüzü kanlar içindeki kadının dehşet veren resmi...

Ölülerine ve yaralılarına çaresizce sarılan günahsız insanlar...

Rus... Gürcü... Oset... Abaza...

Ama hepsinden önce bunlar yerküre denen gezegende 'insan türü' canlı değil mi?

Her birine topraklar, sınırlar, ordular, trampetalar, düdükler, siyah arabalar verince 'insan dramları' sona mı erecek, yoksa siyasetin sopasıyla 'yönetici' olmak için yanıp tutuşan ihtiraslara biraz su mu serpilmiş olacak?

Kutsalların kutsalı insanoğlunu ilk sıraya koymayan ve onun mutluluğunu hedeflemeyen her katakullide, birilerinin muhakkak ki çıkarı var.

Siyasal milliyetçiliğin gözlere mil süren ateşiyle birbirini boğazlamanın ve bir iki gün içinde hap kadar yerlerin tapusu için iki bin kişiyi öldürüp, binlercesini göçmen haline getirmenin kime ya da kimlere ne yararı var ki?

* * *

İki gündür...

İç ve dış basında okumadığım yazı kalmadı.

Kafkasların gelmişi ve geçmişi...

'Ulus-devlet' olamamayı ilk aşk yoksunluğu gibi algılayıp huzura eremeyen, irili ufaklı ırkların dramatik tarihçeleri... Çatışmaların tarihsel kronolojileri... 'Büyük Satranç Tahtası'nda Rus-Amerikan bilek güreşi... Reel politikanın en şah stratejileri. Tüm bunlar, bu devletler, bu politikalar... En azından görüntüde...

Gori'de yanıp yıkılan evinin önündeki o kadının yüzündeki belki de hafızalardan hiç silinmeyecek acı yaşanmasın diye değil mi?

* * *

Tabii ki değil. Her bomba... Her kurşun... Her havalanan savaş uçağı... Yere çakılan her pilot... Tanklar, toplar... Bunlar 'silahçıların' para makinesi. İnsanlar öldükçe... Yaralandıkça... Savaşın dehşeti içinde hüngür hüngür çaresizce ağladıkça...

Olup bitenin karşısında insanlığın vicdanları kanadıkça, onlar para kazanıyor.

Bunlar silahçılar.

* * *

Bir de petrolcüler var.

Orta-Doğu'da... Kafkaslar'da...

Orada, burada... Sağda, solda...

Hidrojen ya da atom enerjisine geçilmesiyle çökecek olan imparatorluklarının son demlerinde bilançolarını şişirmeye, karlarını patlatmaya ant içmiş petrol kartelleri var. Her kurşunun, her bombanın peşinden yeni bir petrol alanını parsellemeye hamle edip, daha önce diğerinin parsellediğine göz dikenler...

Ölene 'vatan, millet, Sakarya' deyip, arkada paraları istifleyenler.

* * *

Ulus-devlet, burjuvaziyle doğdu...

Girişimcinin rekabetten uzak yaşayarak serpileceği iç pazarına 'ulus-devlet' dendi.

Koyu şartlanmaların hedefi olan yığınların hayata 'insan odaklı' bakması hala kolay değil.

Hele okuması yazması kıt yığınların, kendi varoluş ifadeleri olarak benimsedikleri 'ırkı, dini ve mezhebi' bir yana koyup, 'insanı çıplak insan' olarak algılamaları epey daha zaman alır.

Üstelik bu şartlanmaları kışkırtarak para kazanan silahçılar ve petrolcüler ortalıkta dolaşırken.

* * *

Tüm yaşanan acılara rağmen...

Bu kanlı sefalet de bitmek üzere.

Bilgi çağı her mesafe kat ettiğinde, silahçılar ve petrolcüler de geri basıyor.

Mermiden para kazanmak yerine, bilgiden para kazanan bir yeryüzünde sadece 'insan odaklı' bir zihniyete yer olacak...

Dehşete, acıya ve çileye rağmen oraya doğru yol alıyoruz.

Tüm tahminler petrolün iktidarına sadece otuz yıl ömür biçmekte...

* * *

İki bin kişi öldü...

Binlerce kişi yollara koyuldu...

Onca yaralı...

Gori'deki perişan kadın...

Rus, Gürcü, Oset, Abaza...

Bunları bir yana koyarak resme bakın...

İnsanlar kaybediyor ama silahçılarla, petrolcüler kazanmakta...

Kaynak: Star