Gazze savaşı sırasında bizlere Hamas'ın Filistin halkını katliama sürüklediğini, Gazze'nin, evlerinin ve kurumlarının yıkımına yol açtığını belirtiyorlardı.

Bizlerse sorunun Hamas olmadığını söylüyorduk. Aynısını Cenin'de, Yaser Arafat günlerinde Mukataa'da, Sabra ve Şatilla'da yaptıklarını ifade ettik. Şimdi de Kudüs'te farklı bir yöntemle yapıyorlar. Zira yıkım füze ve bombardımanla değil, 'Kudüs Belediyesi Mahalli İnşa Konseyi' kanalıyla, 'hukuki' bildirimlerle yapıyorlar.

Kudüs'te yıkıldığı bildirilen ev sayısı 300'ü aştı. Filistinli başyargıç Şeyh Teysir el Temimi'nin dün gazetemize yaptığı açıklamalara göre, Kudüs, kentin özelliklerini değiştirmeyi hedefleyen yeni bir İsrail planına maruz kalıyor. Kenti, İslam ve Hıristiyanlık için kutsal olan yerlerini, özellikle de Mescid-i Aksa'yı hedef alan tehlikeler, düzenli bir etnik temizlik kanallı gerçekçi tehlikeler. İşgal yetkilileri yerleşim birimleri, toprakların müsadere edilmesi, emlakların istila etmesi ve büyük sokaklar açılması yoluyla Kudüs üzerinde coğrafi kontrol sağladılar. Şimdiyse, tıpkı Gazze'deki evlere yaptıkları gibi, Kudüs'teki Filistin varlığını evleri yıkarak ve ortadan kaldırarak azami düzeyde azaltmak için çalışmaya başladılar.

Kudüs can çekişiyor. Filistinli çevresinden tamamen koparılması planlanıyor ve nihai süreçte kentin kendi coğrafyasından, Arap ve İslam derinliğinden çekilip alınması için işgal derinleştiriliyor. Arapların evlerine karşı bugün gerçekleştirilen yıkım operasyonları 1967 işgalinden bu yana yaşananların en büyükleri. Eski beldeye paralel bir Yahudi kenti inşa etmeyi hedefleyen daha büyük bir proje söz konusu. Kent kendi halkından boşaltılıyor, İslam ve Hıristiyan işaretlerinin üzerinde Yahudi varlığı derinleştiriliyor.

İşgal yetkililerinin Kudüs'te yaptığı ne Kassam füzelerine verilen bir yanıttır, ne Kudüs'ün Arap sakinleriyle ateşkes süresinin bitmesinden kaynaklanıyor, ne 'İsrail'in yıkılmasını' öngören Kudüs sözleşmesi, ne de 'terörün alt yapısını' yıkma amacını taşıyor. Hiç kimse onlara hesap sormuyor ve Kudüslülerin var olma hakkını tanımalarını da istemiyor. (Ürdün gazetesi Düstur, 12 Mart 2009)

Kaynak: Radikal