Geçtiğimiz Çarşamba günü Mısır'ın Port Said Kentinde, iki futbol takımı arasında yapılan maçtan sonra meydana gelen olaylarla ilgili dört tespitimi sizlerle paylaşmak istiyorum:

1- Mısır'ın, demokratik bir yönetim inşa etme ve istikrarı kurma yoluna girme yönünde adımlar attığında bunun basit bir tesadüf olduğunu düşünebilir miyiz? Geçtiğimiz Kasım ayının 28'inde parlamento seçimlerinin ilk turu yapılmadan önce Tahrir Meydanı olaylarıyla askeri polisin şiddet kullandığı ve meydanın protestoculardan arındırılması kararının alındığı Muhammed Mahmut olayları meydana geldi. Meydandakilerin öfkesini ateşleyen bu karar daha sonra polisle göstericiler arasında yaşanan çatışmalarda 42 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. 16 Aralık'ta sona eren ikinci turla birlikte, göstericilere karşı ilk kez gerçek kurşun kullanıldığı başbakanlık binasının önünde gerçekleşen olaylarda 17 kişi hayatını kaybetti. Olay, bilim akademisi yangınıyla ilişkilendirildi. Üçüncü aşamanın tamamlanmasıyla birlikte özgür ve dürüst seçimlerle göreve başlamış olan halk meclisinin toplandığı ilk haftada 70'den fazla kişinin öldüğü, 400 kişinin yaralandığı Port Said faciası meydana geldi. Bunların tamamı tesadüf olabilir mi? Bir sonraki bölüm, bu soruya daha fazla ışık tutacak.

2- Port Said'de olanlar, basit tesadüf değil. Bütün kanıtlar, olayların planlı olduğunu ve tertibin önceden hazırlandığını gösteriyor. Şimdi eskisinden çok daha iyi biliyoruz ki, iki futbol takımı arasındaki gerginlik yeni değil, tarihi arka planı olan bir hadise. Tabii bu duyduklarımızı suçlamaların yapıldığı kişi ya da kurumlar, özellikle de Futbol Federasyonu bizden iyi biliyor. Son iki gün içerisinde okuduklarımıza ve duyduklarımıza göre İçişleri Bakanı, her ne pahasına olursa olsun maçın yapılmasını istemiş. Bundan sonra meydana gelen olaylar şöyle gelişmiş:

Herhangi bir güvenlik önlemi alınmaksızın stada girmek isteyen herkes alınmış, ardından maçın ilk yarısında gerginliğin ilk alametleri görünmeye başlamış, ancak hakem bütün bunlara aldırmayarak maçın ikinci yarısının da oynanması talimatını vermiş. –el Ehli takımı maçı kaybetmesine el Mısri takımı da kazanmasına rağmen, kalabalık el Ehli taraftarlarının bulunduğu bölüme doğru yönelerek yıldırım hızıyla onlara saldırmış-. Ayrıca maç biter bitmez stattaki ışıklar aniden açılmış. El Ehli taraftarlarının çıkacağı kapı kapanmış, bu durum el Ehli taraftarlarının yok edilmesi için kuşatma altına alındığı şeklinde yorumlanmış. –Merkez güvenlik güçlerinin statta sıra sıra hizaya geçmelerine rağmen polisin hiçbir şekilde olaylara müdahale etmemesi dikkat çekici. Seçimlerin yapılması için büyük gayretler gösteren orduya bağlı birliklerin olmayışı da...

Öncekilerden daha az garip olmayan durum ise valiliğe bağlı birimlerle güvenlik güçleri maç nedeniyle son derece gergin olmalarına rağmen, şehrin valisi ve emniyet müdürünün maça gelmemeleri. Halbuki olayları yakından takip edenler, her ikisinin sıradan maçlara bile geldiğini söylüyor ki el Ehli takımıyla yapılacak son derece hassas olan bir maça gelmemek diye bir şey olabilir mi ama oluyor işte.. Bütün bunlar, olan bitenin kasıtlı olduğuna işaret ediyor.

3- Üçüncü tarafların varlığına, eski rejimin ve güvenlik aygıtlarının artıklarına, hapiste bulunan eski hükümet mensuplarının rollerine işaret etmekten bıktık. Aynı işaretler bu kez de tekerrür ediyor. Ancak dehşet uyandıran şey, bu olaylarla ilgili yapılan açıklamaların ve basın yayın organlarının dile getirdikleri hususun şu ana kadar hiçbir kanıtının olmaması. Söz konusu odakların rolünü inkar etmiyorum, ülkede kaosun yayılmasından fayda uman bir takım tarafların suçlamalarını onaylamaya hazırım. Ayrıca güvenlik güçlerinin bir çok sabıkasının bulunduğu da bir gerçek. Ancak bunların bir yıl boyunca dile getirilmesini garip karşılıyorum. Sonra güvenlik güçleri, kendisine tutunmamızı sağlayacak kanıt bulunmasına yardım etmekten aciz. Bu da üç ihtimal bulunduğunu düşünmeye itiyor: Ya güvenlik güçleri görevini yerine getirmekten aciz, bu durumda bu birimin üyelerinin tamamen değiştirilip başka daha kötü olayların meydana gelmemesi için yerlerine başkalarının getirilmesi gerekir. İkinci ihtimal güvenlik güçleri bu işleri yapan kişi ya da gruplarla işbirliği içerisinde olup onların yaptıklarını görmezden geliyor ve eylemlerini gizliyor. Üçüncü ihtimal ise bizzat bu işleri güvenlik güçleri yapıyor ve planlıyor, amacı kamuoyunun dikkatini başka yönlere çekerek suçu başkalarının üstüne yıkmak.

4- Port Said'de olan olayları, Banka ve şirketlere yapılan baskınlar, zenginlerin çocuklarının kaçırılması, tren seferleriyle Nil Nehrinde yapılan gemi seyahatlerinin engellenmesi, fabrikalarda üretimin durdurulması, dar grupların yaptığı boykot ve grevler, İçişleri Bakanlığı'na baskın girişimi, Başbakanlık binasının kuşatılması, Bilim Akademisi yangını, Tahrir Meydanı'nda rejimi yıkmak için gösteriye davet, Askeri Konsey üyelerinin yargılanması çağrıları gibi başka olaylarla yan yana koyduğumuzda, hedefin ülkede kaos yaratmaktan daha büyük olduğunu, esas hedefin Mısır Devleti'nin kendisinin çökertilmesi olduğu uyarısını yapıyor. Bu durumda şapkayı önümüze koyup at iziyle it izinin birbirine karıştığı, tozun dumana girdiği, girift ve gürültülü ortamda gözümüzden kaçan şeyler hakkında gözlerimizi açan sorular üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Bu yüzden uyanık olmak lazım.

Eş Şark gazetesinden Dünya Bülteni için Faruk İbrahimoğlu tarafından tercüme edilmiştir.