Knesset başkanına "yeni hükümeti oluşturacak kişi ve ortamın bulunmadığı" tespitini yapıp mektup gönderen İsrail Devlet Başkanı Şimon Perez, ülkeyi içinde bulunduğu siyasi krizden kurtarmak üzere erken seçim kararına destek vermiş ve böylece ülkeyi seçime götürecek olan yeni başbakanın tayini konusunda topu İsrail parlamentosuna atmıştır. 
 
 
 
Aslında, Tzipi Livni, Perez'in kendisine yeni hükümeti kurmak üzere tanımış olduğu ikinci ek sürenin dolmasını beklemeden, derhal seçime gitme önerisini sunarak görevi İsrail devlet başkanına iade ederken, kendi siyasal geleceğini tehlikeye sokmadan rakipleriyle, beklenen bilek güreşini kışa doğru ertelemiştir.

Livni, hükümeti kurma konusunda başarılı olsa dahi başbakanlık sandalyesinden çok iç siyasette patlamaya hazır bir bombanın üzerine oturmuş olacağı gibi onu Knesset'te koruyan fakat sürekli tehdit altında bulunan 61 milletvekilinin oyunun arkasına saklanan lider konumuna girmek istememesi kendisini böyle bir karar vermeye mecbur etmiştir. Livni'nin gemileri yakıp erken seçime gitme kararı verirken gerek kendi siyasi kariyerini gerekse İsrail'in aylardan beri içinde bulunduğu siyasi kaos ortamından bir an önce kurtarmak, çok istediği ulusal birlik hükümeti kurması, Araplarla daha güçlü bir şekilde masaya oturması ve seçimleri zamanında gerçekleştirmesi böylesi bir alternatiften yana tercih yapması hususunda etkili olmuştur. Aylardan beri İsrail'de devam eden siyasi kriz ve dramatik senaryolar ülkeyi fırtınalı bir kış dönemi ile karşı karşıya bırakacaktır. Livni'nin başbakanlık görevini devralması ve bu koltukta uzun bir süre kalma hususundaki strateji ve hesaplarını altüst eden hata, deneyimsizlik ve sorunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Livni'nin yanıldığı ilk husus; yaşananı sadece rutin bir başbakan değişimi sanması ve her siyasi partinin kendi çıkarı olduğunu hiçe sayıp ülkenin içinde bulunduğu siyasi buhranı öne sürerek; siyasi parti liderlerinin kendisine mecburiyetten de olsa destek vereceklerini ummasıdır.

Kadima liderinin, diğer koalisyon ortakları olan aşırı dinci "Şas" Partisi'nin hem Kudüs konusunda hem de genel bütçeden çocuklara tahsis edilen sosyal yardımların artırılması talebi ile ilgili taviz verilmeyeceği yönündeki açıklamaları söz konusu partiyi Livni ile işbirliği yapmamaya doğru ittiği gibi, sepette kalan yumurtaları daha büyük bir risk altında bırakması onu yalnızlığa mahkûm eden ikinci husus olmuştur.Livni'yi zora sokan üçüncü durum ise muhalefetten gelen farklı söylem ve taleplere karşı aceleci davranarak önce İşçi Partisi lideri ile ortak bir uzlaşı formülü ortaya koyarak kendi ellerini bağlaması ve hareket alanını daraltması, daha sonra dinci parti Şas'ın hareket alanını genişleterek kendisine karşı siyasi pazarlık yapma fırsatını açık bir şekilde vermesi olmuştur.

Livni'nin yanıldığı dördüncü konu ise dinci parti Şas olmadan İşçi Partisi'yle kurulacak herhangi bir hükümete destek vermeyeceği ve böylece ülkenin yeni "Demir Lady"sinden darbe yiyerek parti içindeki liderlik yarışı esnasında yenilgiye maruz kalan, fakat intikam için sürekli fırsat kollayan rakibi Şaul Mofaz'ın bu önlenemez tutumudur. Livni, Kadima liderliğinden istifa etmek zorunda kalan, fakat partiyi hiçbir zaman terk etmeyeceği ve aklanıp tekrar siyasete döneceği yönünde açıklamalar yapan Ehud Olmert'i kazanma formüllerini aramak yerine onu tamamen saf dışı bırakıp parti içindeki hâkimiyetini erken bir şekilde kaybetmesi bir başka husus idi. Livni, hem parti içinde güçlü bir muhalefetle karşı karşıya kalmış hem de Kadima'nın içinde son haftalarda ortaya çıkan çekişmelere son vermek yerine görmezden gelmeyi tercih etmiştir.

Dahası Livni'nin, 2005 yılından itibaren Likud Partisi'nden ayrılmasında aktif rol alan, kendisine karşı husumet içerisinde olan ve kendisiyle hesaplaşmayı bekleyen Likud lideri Benjamin Netanyahu'ya, hem yeni hükümette yer almama kararı hem de erken seçim kozunu kullandırma fırsatını vermesi siyasi tecrübesizliğini bir kez daha ortaya koymuştur.Anlaşılan odur ki; Livni özellikle çok istediği "İsrail'in ikinci Golda Meir'i" gibi sempati oluşturan unvanı kullanma konusunda fırtınalı bir sonbahar mevsiminin daha geçmesini bekleyecektir.

Livni'nin, son siyasi manevrası ile birlikte elinde bulundurmuş olduğu yumurta sepetini yere düşürmediği fakat kuşkusuz sepetin içindeki yumurtaların büyük bir bölümünü rakiplerine kaptırdığı, duruma tekrar el koymak için derhal kümese girip yeni yumurtalarla dönmesi ve böylece kaybetmiş olduğu hamlelerin telafisini gerçekleştirmesi şart gibi gözükmektedir.

Son dönemde İsrail'de yayılan yeni izlenimlerin özeti gayet karamsar ve tedirgin edici olup, ülke siyasetinde herkes siper almış, uzun vadeli bir hesaplaşma beklentisine girmiş, taraflar ise mümkün olduğunca az hasarla esen fırtınadan kurtulma çabası içerisindedirler.

Önümüzdeki dönemde Kadima'nın liderlik koltuğunda oturan Livni'nin başbakanlığa layık ve hazır olduğunun tartışılması kadar, bu partinin dağılıp dağılmayacağı ve partiyi tekrar eski günlerine götürüp götürmeyeceği merak edilen hususlar arasındadır.

Özellikle, geçtiğimiz günlerde Avrupa merkezli aşırı sağ Yahudi cemaatinin "ülkenin başına bir kadının geçmesinin dinî yönden yasaklandığı" iddialarını taşıyan ve İsrail medyasında bir kez daha gündeme getirilen konu, önümüzdeki günlerde İsrail'in siyasi sahnesinde önemli bir yer tutacağı izlenimini bırakmaktadır.İsrail'in önde gelen kamuoyu araştırma kurumlarının, önceki anketlerin aksine, son günlerde Livni'nin hızlı bir biçimde yükseldiği ve partisi Kadima'nın son aylarda kaybettiği puanları, partinin başına geçmesiyle birlikte tekrar kazanması ve dahası ülke genelinde birinci parti konumunda olduğu, bugün seçim olsaydı Kadima'nın parlamentonun toplam 120 sandalyesinin 31'ine, Likud Partisi'nin 29'una sahip olması ve iyice gerileyen İşçi Partisi'nin ise sadece 11 sandalyeyle yetineceği Livni'nin imdadına koşan ve onu umutlandıran husus olmuştur. İsrail'in siyasi tarihinde sık sık rastladığımız, yaşanan gidişattan hoşnut olmayan "Tzahal'in" tüm hesapları altüst edecek şekilde devreye girmesi, özellikle komşu devletlere savaş açarak hâkim gücü ordu kılması ve oluşacak yeni durumda etkili olabilme gayesi, demokrasi konusunda iddialı olan İsrail'in hâlihazırdaki yarasına tuz basmak olacaktır.

İsrail'in hem iç hem de dış politikasında yaşamakta olduğu büyük sorunları çözecek ve ülkenin önünü açacak tek seçenek; Kadima, İşçi Partisi ve Likud'u kapsayacak şekilde yeni bir ulusal hükümetin oluşmasıdır. Düşündürücü olan husus ise İsrailli seçmenin oyunu kullanmak üzere paravanın öbür tarafına geçtiği anda söz konusu denklemi göz önünde bulundurup bulundurmayacağıdır.
 
Kaynak: Zaman