Barack Obama'nın ABD'ye başkan seçilmesi dünya için bir umuttu; görevi devralıp Beyaz Saray'a yerleşmesine kadar geçen süre içerisinde, İsrail, bu umudu yerle bir etti. ABD'nin 44. başkanı Barack Obama, bugün, görevine, Gazze'de, sivil-asker, çoluk-çocuk-kadın ayrımı yapmadan hedef aldığını öldürmüş İsrail'in kendi başlattığı topyekün savaşı tek taraflı bitirmesinin gölgesinde başlıyor.

İsrail'in Obama'ya mesajı açık: Her adımında beni hesaba katmak zorundasın...

Gazze saldırısını, uzmanlar, İsrail'in sözle ifade edilmiş amaçları açısından değerlendirip 'başarısız' buluyorlar. Gücünü devşirdiği Gazze'yi hedef alarak Hamas'ın politik etkisi ile askeri gücünü yerle bir etmeyi ve iki yıl önce Lübnan'ın işgalinde 'yenilmez armada' görüntüsünün yediği büyük darbeyi unutturmayı amaçladığı sanılıyordu İsrail'in...

Hâlâ ev-yapımı füzeler gönderebildiğine göre Hamas'ın askeri gücü bitmiş sayılmaz; politik gücü ise üç hafta süren saldırılar boyunca Atlas Okyanus'undan Çin Seddi'ne kadar kendisine bulduğu destekle arttı. İsrail'in Hamas'ı da askeri açıdan hizaya getiremediği görüntüsü Lübnan'dan yenilerek çekildiği kötü imajına nasıl bir katkıda bulunur, onu da varın siz hesap edin...

Kendi başlattığı saldırıların yine İsrail'in tek taraflı ateşkes ilânıyla bitirildiği sürece peşin yargılara dayalı hesaplar penceresinden bakmamak gerekiyor. Saldırıyı başlatma ve bitirme kararı verirken çok farklı motiflerle hareket etmiş olmalı İsrail... Ama ne?

Önce şu İsrail'in üç hafta süren son saldırıları 'kendi başlattığı' ve 'kendi bitirdiği' iddialarımıza biraz daha yakından bakalım.

19 Haziran'da başlayıp 19 Aralık 'ta (2008) resmen sona eren 'geçici ateşkes' İsrail tarafından hiçbir zaman benimsenmedi. Tam tersine, Savunma Bakanı Ehud Barak'ın bir yandan ateşkes için görüşmeler sürdürürken bir yandan da Genelkurmay'a savaş hazırlığı talimatı verdiği biliniyor. Çatışmalar görülmeden çok önce savaşı mazur gösterecek propagandanın başladığını İsrail'in eski BM büyükelçisi Dan Gillerman söylüyor. İsrail ?Hamas füze atışlarını hiç kesmedi? iddiasında, ama gerçek bir hayli farklı: Eylül ve Ekim aylarında İsrail'e sadece iki füze atıldı, onları da Hamas atmadı.

İzler, İsrail'in saldırılarını aylar önceden planladığını ve altı aylık ateşkes sürecini de saldırılarda vurulacak hedefleri tespit için kullandığını gösteriyor...

Bitişi de önceden planlamış olmalı İsrail... Türkiye'nin aylardan beri sürdürdüğü çok-yönlü arabuluculuk misyonunu boşa çıkarttığı gibi, ateşkesin sağlanması için ileri sürdüğü makul şartlara da kulak tıkadı. Yalnız Türkiye mi? Heveslendirdiği Fransa ile Mısır bile ateşkesin kotarılma biçiminden fazla mutlu görünmüyor.

Sebebi şu: İsrail saldırı sürecini uluslararası camiayı işlevsiz, uluslararası hukuku geçersiz kılmak üzere değerlendirdi. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından alınan 'ateşkes' kararına ABD'nin katılımını engellemek için, İsrail'in terbiye sınırlarını bile zorladığını herkes gördü. Bir yanıyla Filistinlileri diğer yanıyla Mısır'ı ilgilendiren Gazze'ye uzanan tünellerden silâh kaçakçılığının önlenmesi anlaşmasını İsrail ile ABD'nin dışişleri bakanları imzaladılar. Normalde BM tarafından ilân edilen ateşkes, bu defa İsrail Meclisi (Knesset) tarafından oylanarak kabul edildi.

Herhalde şu sonucu çıkarmamız gerçeğe daha uygun olur: İsrail açısından son Gazze saldırısı uluslararası teamülleri yıkma fırsatı oldu.

Tabii, saldırı kararında, siyasilerin üç hafta sonra yapılacak genel seçimde kendi başarı şanslarını artırma fırsatı da büyük rol oynamıştır.

Üzerinde düşünmenizi arzu ettiğim sorularım şu: Son tavrıyla dünyayı müthiş radikalleştiren İsrail gerçekten durdurulamaz bir güç müdür? Değilse, nasıl durdurulabilir?

Yeni Şafak