CIA'nin İran'ın ilk seçilmiş Başbakanı Muhammed Musaddık'ın devrilmesinde oynadığı rolü kabul etmesi 60 yıl aldı. Mısır'ın ilk seçilmiş Başkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesini sağlayan şartların – bu şartları oluşturan her kim olursan olsun - gün ışığına kavuşması ise çok uzun sürmeyebilir.
Musaddık, İran petrol üretimini millileştirerek kaderini tayin etmişti. Petrol üretiminin kontrolü şimdi BP olarak bilinen Anglo-Persian Oil Company'nin elindeydi. Mursi'nin düşmanı ise doğalgazdı; Mursi, İsrail'le kârlı bir doğalgaz anlaşmasının önündeki büyük bir engeldi. Mursi devrildikten sonra bu anlaşmanın hayata geçirildiğini öğrenen hiç kimse buna şaşırmaz sanırım.
El Cezire'den Clayton Swisher'a bağlı araştırmacı gazeteciler Mısır doğalgazının İsrail'e satışı konusunu beş ay boyunca didik didik ederek araştırdılar. Pazartesi günü yayınlanan Egypt's Lost Power (Mısır'ın kayıp gücü) başlıklı haberi, Mısır'ın İsrail, İspanya ve Ürdün'e taban fiyattan doğalgaz satmasından dolayı tam 11 milyar dolar kaybettiğini ifşa etmiştir. Buradan kaynaklanan 20 milyar dolarlık borç ve ilave kanuni borçlar da var.
Söz konusu doğalgaz şirketinin (EMG) kurucusu olan anlaşmanın merkezindeki isim Hüseyin Selim ise müthiş bir servet sahibi oldu. 1999-2011 arasında Petrol Bakanı olmadan önce Selim için çalışan Semih Fehmi, 25 Ocak Devrimi'nden hemen sonra yargılandı ve 15 yıl hapse mahkum edildi. Selim Madrid'deki evinde tutuklandı fakat Mısır'a iade edilmedi. Hakkındaki hapis cezas kararı geçen yıl bozuldu ve yeniden yargılanacak.
Tezgah belli. Doğalgaz için Almanya'nın 8-10 dolar, Japonya'nın 12 dolar ödediği bir zamanda EMG 1.5 dolara aldığı (daha sonra 3 dolara çıkardılar) doğalgazı İsrail şirketine (Israeli Electric Company) 4 dolara sattı. 1960'larda Mısır istihbaratına çalışan Selim, ortaklarını İsrail istihbaratından seçmişti. Selim'in EMG'deki ortağı eski İsrail ajanı Yossi Maiman'dı. Şirketinin üst düzey müdürlerinden Shabtai Shavit – o da eski bir Mossad çalışanıydı – dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron'u anlaşmayı imzalamaya ikna etmişti. İsrail'de yayınlanan Yediot Ahronoth gazetesi Selim'i iki ülke arasındaki normalleşme sürecinin “bir numaralı adamı” olarak sunmuştu.
Doğalgazın İsrail'e ihracı Mısır devrimiyle durdu. İsrail ise bu vakte kadar Doğu Akdeniz'de büyük bir doğalgaz rezervi keşfetmişti ve Mısır'a doğalgaz kaynağı olarak değil gazı sıvılaştırma ve uluslararası piyasalara ihraç kapısı olarak bakıyordu. Doğu Akdeniz'de 26 trilyon, Tamar'da on trilyon küp doğalgaz bulan İsrail'in kendisine yetecek olandan fazla doğalgazı vardı ve satması gerekiyordu. Gelecek yıllarda doğalgaz fiyatı düşeceği için de bunu hemen satmalıydı.
Bu sırada Mısır'daki tüketici talebi, üretim/arz kapasitesinin üstüne çıkmıştı. Mısır, doğalgazı ihraç etmek için yabancı şirketlere verdiği taahhütleri yerine getiremiyordu. Bu durum Mısır'ı doğalgaz ithali arayışına yöneltti. İsrail kendi gazını sıvılaştırmak için Mısır'ın iki sıvı doğalgaz terminaline gözünü dikti; Süveyş Kanalı ise kârlı Asya piyasalarına açılan kapıydı. Mursi ise İsrail gazının ithalinde, Mısır'daki sıvılaştırma tesislerinin ve de Süveyş Kanalı'nın kullanımında büyük bir engeldi.
Swisher, açık yüreklilikle konuşan iki kişiyle röportaj yaptı. Bunlardan biri ABD'nin eski Kahire Büyükelçisi Edward Walker'dı. Walker, eski Dışişleri Bakanlığı çalışanlarının pek azının cesaret edebileceği şekilde yüksek sesle itiraf etti: “Müslüman Kardeşler'in Batı nezdinde özellikle de ABD nezdinde öyle pek sempatik olmadığı iyi bilinir. Dolayısıyla başardıklarını görmek bizim çıkarlarmıza uygun değildir gerçekten de.”
Walker, cumhurbaşkanlığına yerleştirilen Sisi'nin niçin çok çekici olduğunu da şöyle ifade ediyor: “Sisi, çekici çünkü o Mursi değil... bizim kaygımız, Mısır ve İsrail ilişkilerini korumak ve sürdürmektir.”
İkinci isim ise Washington merkezli düşünce kuruluşu WINEP'ten Simon Henderson. O da Mısır'da yönetim değişikliğinin, İsrail'in gazı sıvılaştırma şıkkını yeniden düşünmesi, Mursi devrinde Mısır'ın Süveyş Kanalı üzerinden sevkiyata izin vereceğine güven duyulamayacağı anlamını taşıdığını söylüyor. Çok açık sözlü. “Mısır kamuoyu, İsrail'le doğalgaz anlaşması yaparak günün 24 saati elektirik kullanarak mı yoksa prensip gereği günün bir kısmında karanlıkta kalmayı tercih ederek mi daha mutlu olacağını hesap edebilir” diyor.
Mursi iktidara geldiğinde daha iyi bir şıkkı var mıydı? Evet. Katar, Mısır'dan doğalgaz ihraç eden iki şirketin müşterilerine 18 ve 24 kargo sıvılaştırılmış doğalgaz sağlama sözü verdi. Mısır'ın sıvılaştırılmış gazı tekrar doğalgaza çevirme kapasitesi yoktu. Bundan dolayı seyyar bir terminal sağlanacaktı. Sıvılaştırma terminallerini işleten iki şirket ise bunun karşılığında 500 metreküplük yerli üretim gazı Mısır pazarına arz edecekti. Katar, ilk beş sevkiyatı ücretsiz yapmayı kabul etti ve Mısır'a soluklanma, doğalgaz ve ülkede gaz kapsüllerinin fiyatını düşürme fırsatı verdi.
Reuters haber ajansı, Katar'ın Mısır'a sunduğu takas anlaşmasının bir denginin olmadığını söyleyen uzmanların görüşüne yer verdi. Ücretsiz beş kargoyu kabul eden Mısır yetkilileri askeri darbeden sonra Katar'la fiyat anlaşmasına varamadıklarını iddia ettiler. Halbuki vakti zamanında kazanımları koruyan bir adım olarak selamlanmıştı. ABD ve İsrail hariç tabi. Onlar böyle düşünmemişlerdi. Mısır yetkilileri, sıvılaştırılmış doğalgaz ithaline imkân veren bir gazlaştırma tesisinin inşası sözleşmesini de iptal ettiler. Washington Post, Katar'la aranın açılmasının kavurucu sıcaklara yol açacağını ve ileride rejimin başına iş açacağını yazmıştı.
Senin rezervlerin çok daha fazla olsa da doğalgazı İsrail'den kabul et ya da zorla karanlıkta kal. Senin ülkenin şimdi bağımlı ve ricacı olmasını da kabul et. İşin yoksa bu anlaşmalardan dolayı senin ülkenin şu an atıl durumda olan sıvılaştırılmış doğalgaz terminallerini yöneten yabancı şirketlere karşı borca batmasını da kabul et. Union Fenosa'nın Mısır'a 6 milyar dolarlık dava açması – Mısır'ın döviz rezervlerinin yarısına denk gelmektedir- borcun çapı hakkında fikir edinmeye yeter. The Economist dergisi, İngiliz doğalgaz şirketi British Gas Group'un da dava açabileceğini söylüyor.
Mısır'ın kontrolünü kelimesi kelimesine ele geçiren bu şirketler üzerinden İsrail doğalgazının ithaline de razı ol. Union Fenosa, Tamar doğalgaz sahasından 2.5 trilyon metreküp satın alım yapacağına dair niyet mektubunu geçen ay imzaladı. İsrail ve Amerika'nın Mursi'nin devrilmesinden dolayı çok mutlu olmasına şaşmamalı.
Eski İsrail Enerji Bakanı Yosef Paritzky açık açık şöyle dedi: “Sisi'nin dönüşüyle, düzenin dönüşüyle birlikte işte şimdi – bizim becerdiğimiz- Arap Baharı'na tanık olduğumuzu düşünüyorum.”
Boğucu yaz sıcaklarında doğalgaz sıkıntısından dolayı elektirik kesintileriyle kıvranacak Mısırlılara ne dersiniz? Mısır'da doğalgaz sıkıntısının – örneğin sûni gübre üretiminde - yol açacağı diğer etkiler peki? Mısırlılar 11 milyar dolar kaybettiklerini, ayrıca 20 milyar dolar da ilave borca battıklarını ve bunun sonucunda da Mısır, Ürdün ve Filistin Otoritesi'nin doğalgaz için İsrail'e bağımlı hale geldiğini öğrenince çok mu sevinecekler?
Mursi'nin devrilmesinde birden fazla etken var. Ordunun kontrolünü kaybetti o da şayet evvelce kontrol ediyor idiyse. Popülaritesini de kaybetti ve Müslüman Kardeşler devrimci kampı birlik halinde tutamadı. Doğalgaz üzerinde karşıt anlaşmaların yapılmasının Mursi'nin devrilmesinde ne dereceye kadar belirleyici bir etken olduğunu hiç kimse bilmiyor ancak rejim değişikliği için mâli bir güdüleyici olmuştur.
Kaynak: Huffington Post
Dünya Bülteni için çeviren: Turgut Fidan