Britanya ile İran arasındaki ilişkiler açısından tehlikeli bir dönemdeyiz. Tahran'daki Britanya konsolosluğunun İranlı çalışanlarının tutuklanması dehşete düşürücü olmakla birlikte bizi o kadar da şaşırtmamalı.
Otoriter rejimler, köşeye sıkıştıklarında şahdamarını hedef alırlar. Büyük şeytan Amerika'yla uğraşmak istemeyen Tahran, akıllı bir hamleyle daha kolay ve risksiz bir hedef olan küçük Şeytan Britanya'yı seçti. Üstelik, Britanya'yla savaşların İran'da hâlâ tarihî yankısı var. Müdahaleci emperyalistler olarak Britanyalılar'a güvensizlik ülkenin neredeyse DNA'sına işlemiş, Britanya'nın, 1950'lerin başlarındaki Musadık halk kükümetine karşı darbedeki ve Şah'ın yükselişindeki rolü sebebiyle de güçlenmiş durumda.
Bu tarihî yükün ağırlığı, korkak görünmeden ama kavgayı da lüzumsuzca tırmandırmadan münasip tepkiyi verme mücadelesindeki Hükümet'i çıkmaza sokuyor. Kötücül bir kindarlıktan kaynaklandığı belli olan bir eylemin kararlı bir şekilde kınanmasına, tiz ve mantıksız tehditler eşlik etmemeli.
Böyle bir tedbirin sebeplerinden biri, İran hükümetinin bu meseledeki amaçlarının ve hedeflerinin apaçık ortada olması. Bölünmüş toplumlarını, dış mihrakları hedef alan milliyetçi bir kampanyayla yeniden birleştirmeye çalışmak, tartışmalı başkanlık seçiminin ardından gelen protestolarla kendi halkının gözünde küçük düşen şaşkın otoritelerin çıkarına.
Muhalefetin seçim sonuçlarına itiraza devam etme kararlılığı zayıflar ve Mahmut Ahmedinacat'ın zaferi Koruyucular Konseyi'nin resmi onayını beklerken, bu, onlar için çok kritik bir dönem. Britanya tarafından dikkatsiz söz ya da hareketlerin meselenin büyümesine sebep olarak muhalefeti iyice zor duruma düşürmesi ve rejimin, onları düşmanın kuklaları olarak lekelemesini kolaylaştırması Tahran'a, stratejisinin gayet haklı olduğunu düşündürececektir.
Zimbabve rejimiyle diplomatik kavgalarımız, nasıl ilerlememek gerektiği konusunda çok öğretici olacaktır. Robert Mugabe'yle insan hakları konusundaki karşılıklı suçlamaların güç durumdaki muhalefete ve topraklarından atılma tehlikesiyle karşı karşıya olan çiftçilere neredeyse hiç bir faydası olmadığı gibi, hem onların durumunu daha da kötü hale getirmiş olma ihtimali var hem de diplomatik etki gücümüzü öncesine göre daha da azalttı. Bu, tutuklamalar konusunda hiç bir şey yapmamamız gerektiği anlamına değil; tepkilerimizi müttefiklerimizle ve özellikle de Fransa ve Almanya gibi Tahran'la bizden daha iyi ilişkiler içinde olan ülkelerle elbirliği içinde belirlememiz gerektiği anlamına geliyor. Rusya'nın görüşünü almakta da tereddüt etmemeliyiz. Başbakan Vladimir Putin yakın bir müttefik olmasa da, Ahmedinecat'ın son Moskova seyahatinin de gösterdiği gibi, Tahran'ın yöneticileri nezdinde önemli nüfuza sahip.
Britanya'nın, Tahran'ın saldırganlığına verebileceği bir başka cevap da, kalpleri kazanma savaşına BBC aracılığıyla devam etmek. Sadece altı aylık bir yayın hayatının ardından, her gün binlerce e-posta alan ve milyonlarca izleyiciyi kendine çeken İran birimi, büyük başarı gösterdi. Eğer rejim BBC'nin İranlı izleyicilere ulaşmasını engelleyecek derece çaresiz duruma düşerse, bu, Britanya'nın hangi silahlarından daha çok korktuklarının göstergesi olacaktır.
Bu arada, Tahran'ın, kastî şekilde devam ettirdiği provokasyon stratejisinin meyvesini topladığı düşünmesine yol açmamalıyız. Soğukkanlılığımız onların sunî histeri gösterisini utandırmalı. Eğer böyle davranılmasına rağmen kavgayı daha ileri taşımayı tercih ederlerse, hangi tarafın -ve neden- kavga aradığı bir çok İranlı'ya ve dünyaya açık seçik görünecektir.(The Independent)
ZAMAN