İran’la İran’ın nükleer programından etkilenmeyecek ülkeler arasında ihtilafın tırmanmasıyla ilgili fazlasıyla tuhaf bir hafta oldu bu. Bir taraftan, İran’a karşı yaptırım rejimini derinleştirmek ve genişletmek ve İran’ı Hürmüz Boğazı’nı kapatmaya çalışmaktan vazgeçirmek için büyük gayret sarf eden Amerika Birleşik Devletleri var. Diğer taraftan, yaptırımların gerçek gayesiyle ilgili olarak Washington Post’a yapılan açıklamalardan geri adım atan ve kendi kendileriyle çelişen Amerikalı yetkililer var. Üçüncü bir taraftan da Türkiye’nin İran’la P5 + 1 arasında yeni bir tur nükleer müzakereler başlatılması için çalıştığına dair sinyaller var.

Ve son olarak da İsrail var. Bazı tuhaf, pis işler oluyor. İranlı nükleer bilimcinin görünürdeki suikastinden sonra ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ABD’nin olaya karıştığı iddialarını “kesin olarak reddetti.” New York Times’ın birinci sayfasında yayımlanan haberde Amerikalı yetkililer bundan da kesin konuştular:

Suikast, Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı tarafından alışılmışın dışında bir şekilde şiddetle kınandı. Bu da ABD’nin olayda suç ortağı olduğu iddialarını tekzip etti. Amerika Birleşik Devletleri tarafından yapılan açıklamalar, son zamanlarda giderek artan sayıda ölümcül saldırılar konusunda duyulan ciddi endişeyi yansıtıyor göründü. Bazı uzmanlar bu saldırıların gelecekteki müzakerelerin altını oyarak ve İran’ı, Batı’nın şüphelendiği nükleer güç arayışındaki çabalarını ikiye katlayarak ters tepebileceğine inanıyorlar.

Milli Güvenlik Konseyi sözcüsü Tommy Vietor, “Amerika Birleşik Devletleri'nin bununla hiçbir alakası yoktur” dedi. Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton, “İran içinde her türlü şiddet eylemine ABD'nin dahlini kesin olarak" reddederek çarşamba günündeki cinayet konusunda ABD'nin inkarının boyutunu daha da genişletmiş göründü.

Bayan Clinton, “İran, komşuları ve uluslararası toplum arasında, İran'ın provokatif davranışlara ve nükleer silah elde etmeye çalışmasına son verilmesi ve onun yeniden uluslararası topluma dahil olmasının yolunu bulacak bir anlayış olması gerektiğine inanıyoruz” dedi.  
Keza bu hafta The Foreign Policy’de (FP) Mark Perry imzasıyla yayımlanan yazıda İsrail’in “yanlış bayrak (rakip istihbarat örgütü personelinin kendisini dost ülke veya örgüt kimliği altında tanıtması. EA)” operasyonuyla Pakistanlı teröristleri elde etmesi anlatıldı. Perry makalede emekli Amerikalı istihbarat yetkililerinin şu sözlerini aktardı:

ABD’nin İranlılara karşı istihbarat toplama operasyonlarında İsrail’le iş birliği yapmasında herhangi bir beis yoktur ama bu olay farklıdır. Kim ne düşünürse düşünsün, İranlı yetkililere suikast ya da İranlı sivilleri öldürmek bizim işimiz değil...

Biz gümbürtü çıkarmayız… ve biz siyasi suikastler işlemeyiz. Bu, NYT’deki haberde İsraillilerin açıklamalarıyla çelişiyor:

İsrail medyasının bildirdiğine göre, İsrail ordu sözcüsü Tuğgeneral Yoav Mordechai, saldırıyla alakalı olarak Facebook’ta şöyle yazdı: “İranlı bilim adamından kim intikam aldı bilmiyorum ama kesinlikle tek damla gözyaşı dökmüyorum.”

İsminin açıklanmasını istemeyen ve gizli eylemle ilgili olarak sadece genel olarak konuşan eski bir üst düzey İsrail güvenlik yetkilisi, saldırıdan kimin sorumlu olduğunun belirsiz kalmasında fayda olduğunu söyledi. “Sanmak yeterli değildir” dedi. “İspatlayamazsınız… Bu durumda karşılık da veremezsiniz. Saldırının arkasında kimin olduğu çok çok açıksa dünya farklı şekilde davranır.”

Son paragrafta bold olarak yazılmış bölümün, neler olduğunun anlaşılması için bazı ipuçları taşıdığını düşünüyorum. Gizli bir eylemden kimin sorumlu olduğunun belirsiz olmasının faydalı olduğu doğruysa ve ABD de gizli eylemin suikast kısmındaki rolünü kesin olarak reddediyorsa, bu durumda Obama yönetimi açık ve net bir şekilde İsrail’e buna bir son vermesini işaret ediyordur.

Amerika Birleşik Devletleri’nin niçin böyle yaptığının sebepleri olarak ben bir varsayımda bulunacağım ve aşağıdaki gerekçelerden oluşan bir kombinasyon sunacağım:

1) Washington’un, gizli eylemlerdeki suikast boyutuyla ilgili olarak ahlaki ve hukuki açıdan endişeleri olabilir;
2) Bu tür suikastler, İran hükümetine kendi suikastlerini gerçekleştirmek için kılıf sağlar, Amerika Birleşik Devletleri’nin kendi istihbaratı için kullanabileceği bilim adamlarının sayısını azaltır;
3) Obama yönetimi rejimi yıkabileceğini düşünüyor ama bu suikastler ters tepecektir;
4) Obama yönetimi İran’ı yeniden pazarlık masasına getirmeye çalışıyor ama bu tür gizli eylemler bunun gerçekleşmesine mani olur.
5) Obama yönetiminde görüş ayrılıkları var ve bundan dolayı İran’daki gayelerinin ne olduğundan tam olarak emin değiller. Ama siyaset yapıcılar, İsrail’in yaptıklarının buna yardımcı olmadığını bilirler.   

Ben bu noktada (5) numaralı maddeye eğilimliyim. Ama yapılacak diğer izahat da bana haz verecektir.
Olaylar gelişiyor… bazı çok tuhaf şekillerde.  

 

Kaynak: Foreign Policy
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas