Kim başkan seçilirse seçilsin, ABD'nin Irak'ı terk etmesi gerektiği kesin. Irak'ı reforma teşvik etmek için kesin bir çekilme planı yapmalıyız
Başkanlık yarışını kim kazanırsa kazansın, ABD'nin Irak'tan çıkması yakın. En kesin ve süratli çekilme planını öneren Barack Obama, ancak John McCain'in de büyük miktarlarda muharip askeri bu ülkede uzun süre tutamayacağı açık. Irak'tan kapsamlı bir çekilme yaşanmaksızın, Pentagon'un Afganistan'da savaşacak yeterli sayıda askeri olmayacak -ki ABD, Afganistan'da Kaide ve Taliban'a karşı gerçek terörle savaşı kaybetme tehlikesiyle yüz yüze.
Bu durum ciddi çekilme hazırlığına başlanması için yeterli görülmüyorsa, Iraklıların Amerikan askeri varlığını azaltma vaktinin geldiğine karar verdiğini belirtelim. Yetkililerin tamamlanmakta olduğunu belirttiği yeni güvenlik anlaşmasının püf noktası da bu. Anlaşma, Bağdat aksini istemedikçe muharip askerlerin en geç 2011 sonunda ülkeyi terk etmesini öngörüyor. Bu, Obama'nın 2010 ortası hedefinden uzun, ancak yine de Başkan Bush ve McCain'in uzun süre karşı çıkıp artık kabullenmek zorunda kaldığı, zaman sınırı koyan bir plan.
McCain'in Irak'ta bir çeşit büyülü 'zaferden' bahsederken ne demek istediği konusunda bir
fikrimiz yok. Amerikalı komutanlar bile son güvenlik kazanımlarının kırılganlığını teslim ediyor. Ve Irak'ın Bush ve McCain'in tahayyül ettiği türden istikrarlı bir demokrasi olabilmesi yönünde uzun vadeli bir beklenti de yok. Şu an bildiğimiz tek şey, ABD'nin ancak zaman sınırı ve sağlam bir çekilme planı belirleyerek Iraklıları istikrar için gerekli reformları yapıp uygulamaya teşvik etmeyi umut edebileceği. Çekilmenin güvenli, düzenli ve Irak'la komşularına daha fazla zarar verilmesini sınırlayacak biçimde gerçekleşmesini sağlamak için yapılacak çok şey var ve hızla işe girişilmesi gerekiyor.
ABD'nin en ivedi görevlerinden biri Irak'ın Şii liderliğindeki hükümetinin, Uyanış Konseyleri'nin yaklaşık 54 bin üyesinin (yerel güvenliği sağlamaları için ABD'nin para ödediği Sünniler) güvenliğe ve diğer görevlere katılması yönündeki vaadini yerine getirmesini sağlamak. Sünnilerin Amerikalılara saldırmak yerine onlarla çalışmak yönünde aldığı bu karar, Kaide'ye belki de ölümcül bir darbe indirdi ve şiddet olaylarındaki azalmanın temel nedenlerinden de biri.
Başbakan Maliki ve müttefikleriyse konseylere hiç güvenmedi ve Sünnilerin Şiilerle
savaşmak için zaman kolladığından korktu. Onlarla işbirliği yapmak yerine, hâlâ onları önleme yolları arıyorlar. Geçenlerde hükümet, bazı Uyanış Konseyi liderlerini
tutukladı ve yönetim, konsey üyelerini vaat edilen görevlere getirmemek için ayak sürüyor.
Bu arada yerel seçimlerin ocak sonunda yapılmasının yolunu açan yasaya nihayet onay
veren parlamentonun hakkı teslim edilmeli. Seçimin mümkün olduğunca özgür ve adil
geçmesini sağlamak için her çaba gösterilmeli. Seçimler, dışarıda bırakılmış Sünnilere ve
yoksul Şiilere siyasete katılma şansı sunacak. Ancak seçim, iktidardaki bazı grupların nüfuz kaybedebileceği ve şiddete dönmeye meyledebileceği anlamına da geliyor. Bush, Iraklı liderlerle sonuçlara saygı gösterilmesi için kararlı biçimde çalışmalı. Maalesef, etnik açıdan karışık, petrol zengini Kerkük konusundaki çekişmeye ya da Hıristiyanlarla diğer azınlıkların temsil taleplerine çözüm bulunabilmiş değil. Petrol paylaşımına dair bir yasa da çıkarılamadı. ABD ve Bağdat'ın yanıtları bulmak için sahip olduğu süre hızla tükeniyor. Irak'ta hâlâ 'atılacak goller' var.
Kaynak: Radikal