Picasso'nun resmine bakılarak kişiliği üzerinde hüküm verilebilir mi? Ya da herhangi bir sanatçının kişiliği ile sanatı birebir örtüşür mü? Ortaya konan sanat eseri sanatçının kişiliği ile yetişme şartlarından ne kadar bağımsızdır? Mesela Jung, Picasso'nun tablolarındaki kırık, imajı boydan boya kesen çizgilere bakıp "tipik şizofren bir kişilik" teşhisi koymuş. Gerçekten ünlü ressam şizofren miydi, yoksa şizofren bir uygarlığı mı yansıtıyordu?

Aslında tüm bunlar sanat eseri ile sanatçı arasındaki ilişkiye dair tartışmanın tam da aşılamayan sorunsalının önemli başlıkları...

Picasso'nun eserlerini Batılı başkentlerde parça parça görme imkânım olmuştu. Ancak ne zaman onun doğduğu toprakları gördüm, o zaman tabloları başka bir anlam kazandı. Parçalı, kırık dökük, her türlü kuralı alt üst eden resimlerinin aslında nasıl bir bütünlüğün eseri olduğu kanaatine varacaktım. Cebelitarık Boğazı'ndaki doğduğu şehir Malaga'yı, Sevilla'yı, Gırnata'yı, Kurtuba'yı görmeseydim Picasso'ya dair okuduklarım, gördüklerim farklı anlamlara sahip olmayacaktı. Yirminci yüzyıla damgasını vuran ressamın tabloları ile kişiliğinin, hatta kişiliğinden daha fazla doğduğu toprakların eserlerinde nasıl bir anlam haritasını yansıttığını keşfedemeyecektim. Ya da bu tablolara şimdiki anlamı yüklemeyecektim.

İspanya'nın Endülüs geçmişi ile ilişkisi hiç de sağlıklı bir ilişki değildir. Tektipleştirici erken modernite uygulamaları olarak Endülüs kimliğini, mirasını yok etme, asimile etme operasyonuna karşın modern İspanyol kimliğindeki Endülüs mirasının ne kadar güçlü izler bıraktığını ilk bakışta bile gözlemlemek mümkün. Endülüs etkisi o modern İspanya'da hâlâ o kadar güçlü ve derin ki bunu ancak bölgeyi görünce sarsıcı biçimde hissedebiliyorsunuz.

Picasso'nun bir sanatçı olarak, özelde de o toprakların bir çocuğu olarak İslam sanatlarına ilgi duyması kaçınılmazdı. Nitekim Picasso en az üç yıl Cezayirli bir hattattan hat dersi almış. Ve hat sanatı hakkındaki sözleri de hayli ufuk açıcı: "Gerçek nonfigüratif resmi eski Doğu hattatlarının levhalarında görebiliriz. Doğu yazı sanatına ilgilenmekle kendime yepyeni ufuklar açtığım kanısındayım" (İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Ziya Gökalp, 1966). DEVAMI>>>