İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Haremüşşerif’e giden Mağribi Kapısı’nın değiştirilmesi planından vazgeçmek için bir mahkeme kararını kullanacak mı? Ürdün Kralı Abdullah, Doğu Kudüs’teki statükonun ihlal edilmesinden dolayı İsrail başbakanıyla arasına mesafe koyuyor.

Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan da, İsrail hükümetinin İslam’ın kutsal mekânlarına yönelik en ufak bir kışkırtmasında yaygara koparmak için tetikte bekliyor. Mağribi kapısı meselesi şimdilik Netanyahu’nun uğraşmak zorunda olmadığı tek sorun.

Netanyahu sevsin ya da sevmesin, bu sorun patlama noktasına yaklaşıyor. Fakat iki hafta önce Kudüs Bölge Mahkemesi’nin aldığı bir karar başbakana için bir ‘merdiven’ sundu. Şimdi Netanyahu o merdiveni kullanarak Mağribi Kapısı’na çıkan yoldan aşağı mı ineceğine, yoksa merdiveni tırmanıp İsrail’in Müslüman dünyayla ilişkilerinden geriye ne kalmışsa riske edip etmeyeceğine karar vermek zorunda. Gelecek hafta, El Aksa Camii’ne giden ve Ağlama Duvarı’na yukarıdan bakan bu hassas mekândaki kurtarma kazısının başlatılmasının üçüncü yılı dolacak.

İlk zamanlar mekândaki arkeologlara ve işçilere 2 bine yakın polis nezaret ediyordu. Görevleri, Mağribi Kapısı’na çıkan yolda 2004’te çatlaklar keşfedilmesinin ardından restorasyon çalışması için hazırlık yapmaktı. Kısa sürede Arap dünyası, Yahudilerin El Aksa’nın temellerini zayıflatmaya ve bölgeyi üçüncü bir tapınağın inşasına hazır hale getirmeye çalıştığına dair söylentilerle çalkalanmaya başladı. Ürdün Kralı çalışmaların bölgedeki istikrara zarar vereceği konusunda uyarırken, Hamas camiye zarar verilirse geçici ateşkesin sona ereceğini açıkladı. Birkaç ay sonra da Türkiye’den bir bilirkişi heyeti yaptığı incelemeler sonrasında, ‘kazı çalışmasının İslami dönemden kalan kültürel değerleri yok etmeye yönelik bir çaba olduğu’ sonucuna vardı.

Ağlama Duvarı’nın hahamı Şmuel Rabinovitz enerjik biri: Yokuşun onarılmasını, kadınların dua etmesi için kullanılan bölümü genişletmek için istismar etme niyetini hiç gizlemedi. Elinden gelse, Tanrı’nın dualarını kabul ederek yokuşta, Ağlama Duvarı Meydanı’ndaki kalabalığı azaltmayı mümkün kılacak çatlaklar açtığı şakasını yapar. Rabinovitz ‘dünyevi Kudüs’teki, yani dönemin başbakanı Ehud Olmert’in çevresindeki  bağlantılarını da kullandı. Rabinovitz, Mağribi yokuşunun görüntüsünün değiştirilmesini öngören ayrıntılı bir planın tanıtımını yaptı. Olmert projenin ilerletilmesi için kurulan bakanlık komitesinin başkanlığını bizzat üstlendi. Plan Ulusal Planlama ve İskân Komitesi’ne ulaşana dek o komite senin bu komite benim gezdi.

Ancak iki hafta önce Kudüs’te planı bozulma noktasına getiren bir şeyler oldu. Kudüs Bölge Mahkemesi’nin başkanı Yargıç Musiye Arad, İslam tarihçisi Mahmud Masssalha’nın plana karşı başvurusunda temsilciliğini yapan savcı Kayb Nasır’ın gösterdiği fotoğraflara göz attı. Ve bu göz atış meselenin gidişatını değiştirdi. 2004’te çekilmiş fotoğraflarda yokuştaki hasarın az olduğu ve kuzey bölgesinde yoğunlaştığı görülüyordu. Fotoğraflara eşlik eden bir uzman kanaatinde, çatlakların yokuşun diğer kesimlerini hiç etkilemediği, hızla onarılabileceği ve bunun da yaklaşık 13 bin 500 dolardan fazla tutmayacağı belirtiliyordu.

Ya Türkler yine kızarsa...
Arad, Başbakanlık temsilcilerine Rabinovitz’in kadınların dua bölümünü genişletme projesini rafa kaldırıp kaldırmamaya karar verilmesi için bir ay mühlet verdi. Bu esnada Nasır UNESCO’yla görüşerek planı incelenmesini talep edecek. UNESCO bu projeyi, çalışmanın mekâna zarar vermemesini garanti etmek için başından beri izliyor. Fakat Nasır’ın sevincine kuşku da eşlik ediyor. “Birkaç taşın düşmesinin, benzersiz bir hassasiyet ve patlayıcılık taşıyan bir mekânın görünümünü değiştirmek için suiistimal edildiğini kanıtladık” dedi Kudüs savcısı pazartesi günü. Fakat şunu da ekledi: “Ne yazık ki Ağlama Duvarı lobisinin nüfuzunun boyutlarını göz önüne alınca, hükümetin mahkemenin önerisini kabul etmeye yanaşacağını sanmıyorum.”

Peki ya Türkler kızarsa ne olur? Büyükelçi epey zamandır Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un karşısındaki koltuğa oturmuyor.
(İsrail gazetesi, 2 Şubat 2010)

Kaynak: Radikal