Gareth Evans 

 Etkili olmak mı istiyorsunuz? İslamcı rejimle görüşün.

Hamas'ı izole etme ve Gazze'ye ambargolar uygulama politikası öngörülebilir bir başarısızlıktı. Hem Gazzelilerde hem de İsraillilerde şiddet yükseliyor. Yıkıcı ekonomik şartlar, öfke ve ümitsizlik üretiyorlar. Filistin Otoritesi başkanı Mahmut Abbas'ın ve diğer pragmatik güçlerin güvenilirliği büyük oranda darbe aldı. Barış süreci bölük pörçüktür.  

Bu arada söz konusu politikanın görünürdeki birincil hedefi olan Hamas'ın Gazze Şeridi'ni kontrolü güçlendi. Hamas'ın Haziran 2007'de tam kontrolü ele almasından bu yana, İslamcıların Ocak 2006'daki seçim zaferinin ardından zaten sıkı olarak uygulanan yaptırımlar daha da sıkılaştırıldı. İsrail—Gazzelilerin dış dünyayla ilişkileri için nerdeyse bütünüyle bağımlı oldukları—sınır ötesi yolculukları ve mal akışını nerdeyse tamamen kıstı.  

İsrail bu politikasında yalnız değildi. Batı Şeria merkezli Filistin Otoritesi, Hamas'ın konumunu zayıflatarak Gazze'yi izole etmek ve Hamas hükümetinin normal işleyişini engellemek için kendi payına düşeni yaptı. Zayıf protestoları bir tarafa bırakırsak uluslar arası toplum, en iyi ifadeyle hareketsizdi.  

Bu politikanın arkasındaki mantık; Hamas'a baskı uygulayarak İsrail'e fırlatılan roketleri durdurmaktı. Bu, Filistinlilere Hamas'ın sözünü tutmadığını ve güvenilmemesi gerektiğini gösterecekti. Ümit, ekonomik gelişmeyle müreffeh olmuş, İsrail güvenlik tedbirlerini gevşetmesini sağlayan, bir barış sürecinin canlandırılmasından söz etmeyen ve çekici bir karşı model olarak işlev görecek bir Batı Şeria'ydı. Fakat teori söz konusu bu açıların hiç biri bağlamında gerçekleşmedi.  

Gazze'de ambargoların Hamas'ın gücünü sağlamlaştırma çabalarına yardım mı ettiği ya da zarar verdiği ile ilgili tartışmalar bitti. İslamcı hareket, güç kullanımı üzerinde etkili bir tekel ve açık politik faaliyet üzerinde tekele yakın bir sistem kurdu. Hamas yasal ve anayasal sistemleri yeniledi. Sağlık, eğitim ve dini alanların yönetimi üzerinden toplumu şekillendirmede daha özgür bir şekilde hareket ediyor.  

Filistin Otoritesi, güvenlik, yargı ve diğer hükümet birimlerini boykot ederek, niyet edilen cezalandırıcı bir tedbiri niyet edilmemiş bir hediyeye dönüştürdü. Hamas'ın doldurduğu bir boşluk yarattı. Herhangi bir uluslar arası müdahalenin yokluğu, herhangi bir gücün olmaması anlamına geldi. Çıkışların kapatılması; özel sektörün çöküşüne, sıradan vatandaşların zor şartlarla başarılı bir şekilde mücadele etmesinin giderek zayıflamasına, kendilerini yönetenlere bağımlılıklarının artmasına ve geleneksel olarak Filistin Otoritesi'ne sadık olan seçmenin zayıflamasına neden oldu. 

Bazıları, izole etme politikasının işlediğini çünkü Hamas'ın destek kaybettiği hatta bunu kendi liderlerinin kabul ettiğini ileri sürüyorlar. Fakat Gazze Şeridi'ndeki yoğun halk öfkesi başarının ölçüsü olamaz. Gazzeliler Hamas'la mutlu olmayabilirler fakat onların öfkeleri, İsrail'e, Batı'ya ve pek çoğunun kuşatmaya katıldığını düşündükleri el-Fetih'e yöneliktir.  

Yaptırımlar en zayıfları vurduğunda, Hamas hâkimiyetini finanse edecek yollar buluyor ve acımasız uygulamalarını meşrulaştırmak için kuşatmayı kullanıyor. Büyüyen fakirlik ve ümitsizlik, özellikle nüfusun yarısını oluşturan 16 yaşından küçük Gazzeliler arasında cihatçı grupların çekiciliğini arttırıyor.  

Bu çukuru kazmayı durdurmanın vaktidir. Hamas'ın hâkimiyetini zayıflatma veya roketleri durdurma ümidiyle aşırı baskıyı sürdürme hiçbir yere ulaştırmadı. Yeni bir yola ihtiyaç var—karşılıklı acil bir ateşkes anlaşmasına varmak amacıyla Hamas ile görüşerek ve Gazze'nin sınır kapılarını açarak durumu istikrara kavuşturacak bir girişim.  

Tabi ki, tıpkı Filistin Otoritesi'nin bir yön değişikliğinin güvenilirliğini etkileme tarzı ile kaygılandığı gibi İsrail'in de bir ateşkesle ilgili meşru kaygıları var. Eğer kuşatmalar devam ederse Hamas, düşmanlıklara son verilmesini kabul etmeyecektir. Bu kaygıları karşılamak için ateşkes anlaşması; bütün saldırıların durması için karşılıklı taahhütleri, Gazze'de bir Filistin Otoritesi varlığı sağlarken Hamas'ın rolünü tanıyan sınır geçişlerinin açılmasını ve Mısır'dan Gazze'ye silahların sokulmasını önlemek için güvenilir bir uluslar arası izleme çabasını gerektirmelidir.  

Hâlihazırdaki politikanın devamını tasarlamak daha kolay olabilir fakat sonuçlar ortadadır.  Statüko savunulamaz. İsrail'in sivillerini hedef alan roketleri kabul etmesi beklenemez. Gazze boğuluyorken Hamas boş durmayacaktır.  

Eğer hâlihazırdaki eğilimler devam ederse, İsrail kasaba ve şehirlerine yönelik saldırıların ve bunun yanı sıra son günlerde gerçekleştirilen ve sekiz Talmud kursu öğrencisinin öldüğü korkunç saldırıya benzer bombalamalar ve saldırıların İsrail'in içinde arttığını göreceğiz. İsrail, Gazze'ye askeri girişlerini, suikastları ve önemli tesislere saldırılarını yoğunlaştıracaktır. Ve barış süreci, pragmatik Filistinli liderleri güvenilmezleştirerek tamamen ortadan kalkacaktır. Çatışma daha sonra Batı Şeria'ya hatta Lübnan'a yayılacaktır.  

Bu kötü senaryodan kaçınmanın yolu hâlihazırdaki politik tutumu keskin bir şekilde değiştirmektir. Hamas ile görüşme İslamcılara daha büyük bir uluslar arası tanınma sağlayabilir fakat onun rolünü kabul etmek aynı zamanda onun üzerindeki etkinin de artması anlamına geliyor. Mevcut durumda Hamas hiçbir şey kaybetmiyor. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde zaten bu yönde hareket ediyor.  

Gareth Evans, Uluslar arası Kriz Grubu'nun başkanıdır. Gazze ve Hamas ile ilgili son rapora www.crisisgroup.org adresinden ulaşılabilir.

 

Çeviren: Ali Karakuş