Gazze Şeridi'ne tıkılmış on binlerce Filistinlinin firarı ilk bakışta sevindirici; ama kısa bir molaya benziyordu. Mısır sınırı tekrar kapattıktan sonra mahpusun sefaleti ve geçtiğimiz haziranda İslamcı Hamas kontrolü eline aldığından bu yana hüküm süren kanlı kargaşa devam edecekti. Ama sonuç hiç de öyle olmadı.
Güç dengesi Hamas'ın lehine değişti. İsrail'in, iki yıl önce seçtikleri Hamas'ı başlarından atarlar umuduyla Gazzelileri cezalandırma politikası ahlakî olarak yanlış olmasının ötesinde, ciddi başarısızlığa uğradı. Hamas muhtemelen hem gücünü tekrar kazandı hem de halk arasında artık daha da revaçta. Ayrıca İsrail, Filistinlilerin iki başlı çaylak devletinin hem siyasi birlikten hem de toprak bütünlüğünden mahrum kalması umuduyla, Gazze'nin sorumluluğunu Mısır'ın üzerine atabileceğe de pek benzemiyor. Özetle İsrail, Hamas'ı dengenin dışına atmayı beceremedi ve eninde sonunda onu kabullenmesi gerekecek.
Söylemesi kolay, ama yapması o kadar değil. Kâğıt üstünde, Hamas'ın politikası hem acayip hem de hayalî: Yahudi devletinin ortadan kaldırılması. Ama Hamas aynı zamanda pragmatik de. Geçtiğimiz yıllarda, Filistin siyasal sistemine dahil olmayı kabul ederek İsrail ile işbirliğini baştan varsaymış oldu. Seküler rakipleri Filistin Kurtuluş Örgütü'ne yıllarca hakim olmuş olan ve 20 yıl önce İsrail'i tanıyan Yaser Arafat'ın son dönemindeki partisi Fetih'le kısa ömürlü bir koalisyon hükümetinde yer aldı. Hamas'ın liderlerinden kimisi, yapılacak bir referandumda Filistinlilerin çoğunluğunun iki devletli çözümü kabul etmesi durumunda İslamcıların bu karara uyacağını ima etti. Ancak, Fetih'in de kâğıt üstündeki tavrı gibi, tüm Filistinlilerin bugünkü İsrail'de bulunan eski topraklarına dönmeleri ve İsrail'in sınırlarının 1967 savaşından önceki durumuna çekilmesi gerektiği hususlarında ısrar ediyorlar. Yan yana ve barış içinde yaşayan iki devlet isteyen Filistinli ve İsrailli çoğunluğun umudu, zaman içinde Hamas'ın Yahudi devletini ortadan kaldırmak konusundaki kararlılığından vazgeçerek kalıcı barış için diyaloğa girmesi.
Geçtiğimiz haziran ayından bu yana Hamas sadece İsrail'le değil, Fetih'le de savaşta. Hem Fetih'in hem de Fetihli Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın temsilcileri Gazze'den ya atıldı ya da sindirilmiş durumdalar. Aynen Batı Şeria'da Fetih'in yaptığı gibi Hamas, Filistinli rakiplerine acımasızca davrandı. Hamas'ın Mısır'la ilişkileri biraz daha iyi. Mısır hükümeti, Hamas'ın bir nevi şubesi olduğu Müslüman Kardeşler'den hem nefret ediyor hem de korkuyor. Peki Hamas, barışçı politikalara nasıl çekilir? Öncelikli ihtiyaç, Hamas'ın ve diğer savaşçı grupların Gazze'nin yakınında yaşayan İsraillilerin tepesine füze yağdırmaya son vermesini gerektiren bir ateşkes. Öte yandan, bu füzeler son yedi yılda sadece yedi kişiyi öldürürken, İsrail saldırılarının aynı dönemde Gazze'de yüzlerce Filistinliyi öldürdüğünü not etmek lazım. Sadece geçtiğimiz ocak ayı içinde 30'u sivil olmak üzere en az 70 Gazzeli öldürüldü. İkinci gereklilik; İsrail, Mısır ve Fetih'in Hamas'ı, Gazze sınırlarının kontrolünde taraf olarak kabul etmesi. Üçüncü ise bir yıldan fazladır Hamas'ın elinde bulunan İsrailli onbaşıyı, Batı Şeria'da parmaklıkların gerisinde bulunan 40'ın üzerinde Hamaslı parlamenteri ve İsrail hapishanelerinde tutulan yaklaşık 12.000 Filistinli militanın birkaç binini içeren geniş çaplı bir tutuklu değişimi. Dördüncü ve ulaşılması en zor olan ise Hamas'ın, geçen yıl Mekke'de yapılan anlaşmanın daha açık bir versiyonu altında 'Filistin Ulusal Birlik Hükümeti'ne dönmesinin sağlanması.
Hamas itibar için bedava bilet kazanmayı bekleyemez. Liderleri sonsuza kadar diplomasiyi kullanarak kaçamak cevaplar vermeye devam edemez. Yahudi düşmanlığından vazgeçmeleri de yardımcı olacaktır. Ancak, her türlü işbirliği için Hamas'ın İsrail'i tanıması şartını ortaya koymak da anlamsız. Bu olmayacak. Öfkeli bir İslamcı grubu İsrail'in diğer Filistinlilerle yaptığı her türlü anlaşmanın dışında bırakmak, uzun vadede İsrail'in kendi güvenliğini tehlikeye atar. Gazze fiyaskosundan en azından bu dersin çıkarılması gerekiyor.
Kaynak: Zaman