Gazze halkının topluca cezalandırılması, çatışmanın artması için kusursuz bir plan gibi. Üstelik bu sırf İsrail'in değil, tüm dünyanın suçu

Uluslararası toplum sessiz kalarak 21. yüzyılda meydana gelen en utanç verici zulümlerden birine etkin bir biçimde onay vermiş oluyor. Neredeyse yarısı 14 yaşın altında olmak üzere yaklaşık 1.5 milyon insanın tek bir basit nedenden dolayı gıda ve sağlık hizmeti gibi temel ihtiyaçlarına ulaşması engelleniyor: Gazze'de yaşıyor olmaları.
İsrail yaklaşık bir yıldır, İslamcı militanları ortadan kaldırma gerekçesiyle bu toprakları ablukaya almış durumda. Ancak dış dünyaya geçiş olmayınca Gazze'deki insani durum hızla kötüleşti. Gıda fiyatları çarpıcı bir biçimde arttı, sokaklar çöp yığınlarıyla dolup taştı, giderek daha fazla çocuk yetersiz beslenir oldu ve Gazzeliler yakıt ve diğer ihtiyaç maddelerinin yokluğu nedeniyle temel sağlık hizmetlerine ulaşamaz hale geldi. Bu hafta yakıt sıkıntısı BM Yardım Ajansı ve diğer uluslararası yardım kuruluşlarını kuşatılmış topraklardaki hayati önem taşıyan faaliyetlerini (sözgelimi yakıt yokluğuna bağlı olarak gıda dağıtım hizmetleri) durdurmak zorunda bıraktı.


Bu kuşak İsrail'le barışabilir mi?
Tahmin edileceği gibi, Hamas'la İsrail Gazze'de kötüleşen insani durumdan dolayı birbirlerini suçluyor. Hamas, İsrail'in boğucu ablukayı masum sivillerin hayatını hiçe sayarak uyguladığını savunuyor. Diğer yanda İsrail Hamas'ı yaşamsal kaynakları alıkoymak ve bir propaganda zaferi kazanmak için krizi daha da dramatik hale getirmekle itham ediyor. Fakat ortaya çıkan vahim durum karşısında, artık hangi tarafın suçlu olduğunun hiçbir ehemmiyeti yok. Önemli olan 1.5 milyon insanın uluslararası toplumun da onayıyla bir felaket durumunda yaşıyor olması.
Ablukanın İsrail'in kendini savunmasına bağlı nedenlerle meşru olduğunu savunanlar, sakat güvenlik anlayışlarını gözden geçirmeli. 500 bin çocuğu toplu olarak cezalandırmak olası barışa nasıl hizmet edebilir veya uzun vadede İsrail'e ya da Filistinlilere nasıl fayda sağlayabilir? Muazzam bir müşküliyet ve talan içinde yaşamak zorunda bırakılan bir Filistin kuşağının günün birinde İsrailli komşularıyla uyum içinde yaşayabileceğini hakikaten umut eden birileri var mı? Tam tersine, bu eylemler neredeyse, şiddet ve çatışmanın gelecek yıllarda daha da artmasını amaçlayan kusursuz bir plan gibi görünüyor.


Üzücü bir ironi söz konusu
İsrail'in siyasi sorunlara askeri çözümler dayatma saplantısına karşı çıkanlar (ki birçok İsrailli de bu gruba dahil) sık sık üzücü bir ironiden dem vuruyorlar: Soykırımın tarihsel gölgesinde kurulan bir devlet, kadınlara ve çocuklara akıl almaz bir zulmü reva görüyor.
Gayet yerinde bir ironi, fakat Naziler tarafından işlenen suçlardan doğru dersleri çıkarmayı başaramayanlar İsrail hükümetinden ibaret değil: Batılı liderler de aynı şeyi yapıyor, zira onlar da 60 yıl önce Avrupalı Yahudilerin başına gelenleri görmezden gelenlerin mirasçıları. İşte bugün de Gazze halkının ıstırabını görmezden geliyorlar. Daha da kötüsü, Gazze'deki mezalim herkesin gözünün önünde gerçekleşiyor ve suçluyu cezalandırıp kurbanları korumak için hiçbir şey yapılmıyor.

Kaynak: Radikal