Ekonomik temellerini 15. yüzyılda Avrupa’ya yığınak yapılan İspanyol gümüşüyle atan modern Avrupa medeniyeti, bilim devrimiyle yeni bir paradigma inşa ederek daha önce tarihte benzeri görülmemiş bir evreye ulaştı: Sanayileşme. Tarım toplumundan adım adım uzaklaşan Avrupa ülkelerinde yeni üretim ve tüketim biçimine paralel olarak ona özgü toplumsal sınıflar ve ekonomik ilişkiler de görülmeye başlandı. 1789 Fransız devrimiyle siyasi ayağı da tamamlanan modern Avrupa medeniyetinin omurgasını kapitalist ekonomik sistem oluşturmaktadır. Ve Amerika’nın işgalinden bu güne temel yakıtı sömürü olan bir sistemdir bu.

16 yüzyılda Avrupalıların altın madenlerinde zorla çalıştırdıkları yerli halklarla bugün ayda 100 dolara çalışan işçi aynı sistemin kurbanıdır. Ne var ki tarihten sildiği nice halkın kemikleriyle, nice gariplerin kanıyla beslenen bu canavar epeyce bir serpilmiş ve sömürünün daha zahmetsiz yollarını bulmuş durumda. Bugün ekonominin tamamen finansa dönüşmüş olmasıyla birlikte dünya ekonomisinin devleri zahmetsizce sömürü çarklarını döndürmeye devam ediyorlar.

Dünyadaki en zengin üç beş kişinin mal varlığı, dünya nüfusunun %50’sini oluşturan 3,6 milyar insanla eşit durumda. En zengin 10 ülkenin geliri de en fakir 10 ülke gelirinin tam 77 katı.

Peki bu sömürü sistemi nereye kadar devam edecek? Bir alternatifi var mı? İslam iktisadı üzerine yapılan çalışmalar bu konuda önümüze neler koyuyor? İslam iktisadı uzun vadede kapitalist sistemin alternatifi olabilir mi? Soruları çoğalmak mümkün… Ve şimdilik gelecek belirsiz.

Ancak şurası şüphe götürmez bir gerçek: Müslümanlar kapitalist sistemi Marksist ideoloji kadar kafaya takmadıkça Hz. Peygamber’in Mekke sokaklarında baş kaldırdığı sömürü bu çarkı dönmeye devam edecek.

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları tarafından okura sunulan “İslam İktisadında Para: Bakırdan Dijitale” kitabı bu ciddi meseleyi “para” cihetinden ele alarak oldukça faydalı bir çalışma olmuş. Alanında uzman isimlerin kaleme aldığı farklı makalelerden oluşan kitabın editörlüğünü Cem Korkut yapmış. Kitabın hazırlanış amacı şu şekilde ifade ediliyor:

“İslam insanlığı tüm yönleriyle kuşattığından ekonomik ve finansal hayatı da tanzim eder. İslam fıkhının dinamik ve çağa ayak uydurabilen esnek yapısı, değişime açık ve sürekli güncellenen ekonomik ve finansal hareketler ve gelişmeler ile ilgili olarak hüküm verme yetisine sahiptir. İslam'ın zamandan ve mekandan bağımsız olan hükümleri İslam iktisadı, tarihte olduğu gibi günümüzde de teknolojik gelişmeler ile şekillenen ekonomik ve finansal işlemler için öneriler sunmakta ve modeller ortaya koymaktadır. Elinizde ki bu kitapta, para kavramı tarihteki örnek yaklaşımlar, gelecekteki potansiyel teknolojiler ışığında etraflıca ele alınmaktadır. Kitap, İslam iktisadında paraya olan yaklaşımı felsefi, teorik ve fıkhi açıdan değerlendirdiği gibi güncel uygulamaları da incelenmektedir.”

Ben kitapta klasik İslam iktisadının anlatıldığı bölümlerden ziyade günümüzdeki işleyiş açısından daha önemli gördüğüm bir konuya değinmeyi uygun gördüm: İslam iktisadının kripto paralara bakışı nasıldır? Başta Bitcoin olmak üzere bunların ticarette kullanılması caiz midir? Dolar ve Euro’nun ahtapot gibi tüm dünyayı avucuna aldığı bir dönemde kripto paralar bir özgürlük kapısı olabilir mi? Prof. Dr. Abdurrahman Candan ve Halil İbrahim Yaşlak tarafından kaleme alınan “Bitcoin Örneği Üzerinden Fıkhın Kripto Paralara Bakış Açısı” makalesi bu sorularımızı büyük ölçüde cevaplıyor.

2008 yılındaki küresel ekonomik kriz sırasında ortaya çıkan Bitcoin, para transferine imkan sağlayan açık kaynak kodlu dijital bir ödeme sistemidir. Genel özellikleri açısından Bitcoin bağımsızdır, yani herhangi bir devlete, şirkete bağımlı değildir. Blok zinciri teknolojisine dayandığı için güvenlidir. Şeffaftır, Bitcoin ağı taraflar açısından aynı ölçüde müdahaleye açıktır. Dijital dünyada erişimi ve kullanımı kolaydır. Ayrıca düşük maliyetlidir. Tarafların mahremiyeti korunur, işlem yapmak amacıyla başvurulması gereken bir otoriteye ihtiyaç da yoktur. Ayrıca yapılan işlemleri geçmişe dönük takip etmeye imkan verir fakat işlemler geri alınamaz.

Bütün bu olumlu özelliklerinin yanında Bitcoi iktisadi ve hukuki bazı riskler taşıyor.
İktisadi açıdan taşıdığı riskler:
1.Arz edilen paranın sınırlı olması,
2. Değer istikrarsızlığı,
3. Güvenlik açıkları
4. Deflasyon riski,
5. Enflasyon riski.

Hukuki riskler:
1.Sorunları çözebilecek merkezi bir yapının olmaması,
2. Kabul problemleri,
3. Kurumsal bir yapıya sahip olmaması,
4. Mevcut yapıyı sarsacak bir durum arz etmesi.

Peki fıkıh Bitcoine nasıl bakıyor?

Bitcoin ve kripto paralar hakkında uzmanlar arasında görüş farklılıkları olsa da bunları üç başlık altında toplamak mümkün.

Birinci görüş: Bitcoin ve kripto paralar, para olarak kabul edilebilir. Genel bir kullanımı mevcut, tedavüldeki diğer paralarla aynı işlevi görmekte. Buna göre zekat da dahil olmak üzere Müslümanların bunları kullanmasında mahsur yoktur.

İkinci görüş: Bitcoin ve kripto paralar, normal para kabul edilemez. Bunlarla ticaret yapmak uygun olmadığı gibi bunların kullanıldığı anlaşmalar geçersizdir. Bu hükmün verilmesinde Bitcoinle ilgili belirsizlikler, fiziki olarak var olmaması, Bitcoinle kumar ve şans oyunları arasında benzerlikler kurulması, Bitcoinin miras açısından bazı problemlere yol açması gösteriliyor.

Üçüncü görüş: Bu görüş sahiplerine göre Bitcoin ve kripto paralar, özel para statüsünde olup bazı topluluklar tarafından kullanılabilir.
Nihan Su

Editör Hakkında