Bir süredir güzel öykülerin peşinden gidiyorum. Hepsi birer gölgelik oluyor bana. Güzel öykülerin peşinden gitmek diye bir şey yoktur bu arada. Okursunuz, seversiniz ve o sevdiğiniz öykü artık sizin için güzel olur. Peki o zaman nedir güzel öykü? Dönüp dönüp okuduğundur. Canın sıkıldığında, okuyacak iyi şeyler bulmaya dair inancın azaldığında, çok neşeli ya da çok mutsuz olduğunda, dönüp dönüp okuduğundu. İşte, kimisi yeni kimisi eski, son dönemde karıştırdığım hikâye kitaplarından bir seçki. Şiir olsaydı güldeste derdim. Belki yakın bir zamanda onu da derim...
"İyi öykücü, akıp giden zamanın ritmine onu durdurmadan kalemini uydurandır. Bir süre birlikte döner o çarkla. Ve bir ölü noktayı geçince bırakır."
- Onat Kutlar (İshak)
"Öykücü, öyküsüne istediği yerden başlayabilir demek, güç olmasa gerek. Ama bu başlangıcı seçerken kendimi hâlâ birtakım umutlara, boş avuntulara salmış olmuyor muyum?"
- Bilge Karasu (Gece)
“Haydi, yum gözlerini. Beğenmediğin, sevmediğin dünyayı göz kapaklarının dışına hapset. Bir jenerik geçir zihninden, bir öykü başlat."
"Yaşamın kendisi büyük bir öykücü aslında.”
- Ahmet Uluçay (Küller ve Kemikler)
"Bak, bu hikâyenin kederli ve karanlık olmasını istemedim ben, ansızın aşka düşen bir oğlanın, onun ve bir diğerinin düştüğü aşkın hikâyesini anlatmak istedim sana sadece. Ne var ki akşamları anlatılan hikâyelerin hepsi hüznün sessiz sokağına çıkar. Alacakaranlık, tülleriyle onların üstüne çöker, akşamda sükût eden tüm keder, onları yıldızlardan yoksun bir kubbeyle örter, karanlık damla damla kanlarına akar ve onların taşıdığı tüm aydınlık ve renkli sözler sanki bizim kendi hayatımızdan geliyormuşçasına dopdolu ve ağır bir seda bırakırlar."
- Stefan Zweig (Ay Işığı Sokağı)
"Yaşamakla anlatmak aynı şey değildi. Sahiden yaşayanların dili tutulur, anlatanlarsa olsa olsa uydururlardı."
- Kemal Varol (Sahiden Hikâye)
"Hikaye anlatmak şekil çıkarmaktır zamandan. Bir bakıma yolundan döndürmektir birisini, bir bakıma susturmak..."
- Sema Kaygusuz (Yüzünde Bir Yer)
"Aslında zihin denen fahişe de bir hikâye anlatıcısıdır, derdi. Sonra, görünmeyeni anlatmak hüner değildir, tam tersine bir çeşit kabalıktır ve ayıptır, görünmeyeni sadece görünür kılacaksın Hasanım Ali, derdi. Sonra, akıl insanın en büyük yarasıdır, kalemi eline aldığında aman ha ondan uzak dur, fazla sokulma, derdi. Sonra, Haydar’ın nasıl büyük bir iştahla başını salladığına bakarak, hikâye anlatırken kelimeleri ha bire kusmayacaksın Hasanım Ali, birçoğunu yutacak ve kâğıdın üzerine de yuttuğun kelimelerin boşluğunu bırakacaksın, derdi. Sonra bana dönerek, bazı hikâyeler kendilerini bir çeşit hikâyeler topluluğu şeklinde gösterirler, onları tutup herhangi bir yöne doğru yürümeye zorlama, nemelazım, takıl peşlerine git, derdi. Sonra, zaten gerçeklerin birazı gerçek değildir Hasanım Ali, bu nedenle söyleyeceğin yalanlardan bazılarını tamamlama, bırak kubbeleri eksik olsun, derdi."
- Hasan Ali Toptaş (Uykuların Doğusu)
"Yazdıklarıma bakınca bazen kendi cenaze törenine katılan zombiler gibi hissediyorum kendimi. Kelimeler yaşamı ve ölümü barındırıyor içinde. Her kelime bir şekilde kalbe giriveriyor. Orayı ya mezara çeviriyor ya da yeni filizlenmiş değerli bir an parçasına. Kalplerinde bir 'mezar' ya da değerli bir 'an parçası' ile gezinir insanlar. Böylece iki mezar bir kafede, otobüste ya da yolda karşılaşınca ortaya bir 'mezarlık' çıkar. İki değerli an parçası birbiri ile karşılaştığında ise 'sonsuz bir şimdi' oluşur. Değerli bir şimdi. Geçmişi ve geleceği içinde barındıran bir şimdi."
- Ayşegül Genç (Ceylan Uykusu)
"Biz yüzlerce yıl önce yazılan kitapları büyük bir zevkle okumuştuk, ama belli ki okuduklarımız zamanında o yazarların yazmaya niyet ettikleri şey değildi; onlar ne yazmışlardı bilmiyorduk bile, hepimiz başka bir şey okumuştuk. Belki de dünyanın bu berbat halinin nedeni buydu. Yüzlerce yıldır her şeyi yalan yanlış anlamıştık."
- Behçet Çelik (Diken Ucu)
"Asla iki kişi tarafından aynı anda aranmayacak kadar yalnız bir insanım ben. Gerçi bir o kadar da bahtsızım ve kaderin bahtsızlar dairesi, en düzgün çalışan organıdır. Benim değil bu söz. Ama nereden hatırlamıyorum. Tüm iyi sözlerim gibi bu da okuduğum kitaplardan birinden herhalde."
- Eyüp Aygün Tayşir (Sabitâlem Mahallesi)
Kaynak: Dünya Bizim / Yağız Gönüler yazdı