Dünyanın birkaç gün önce kutladığı mülteciler gününün Arap dünyasında ilgi görmemesi garipti. Oysa mülteciler bizim için büyük sıkıntı. Filistin İstatistik Bürosu, dünyada 7 milyon Filistinli mülteci bulunduğunu açıkladı.

Lübnan'daki mülteci kampı Nahr el Bared'deki çatışmalar, Filistinli mültecilerin unutulan sıkıntısını ve kamplardaki trajik şartların bir yönünü su yüzüne çıkardı. Irak'taki Filistinlilerin de mezhepsel nedenlerle öldürülmesi ve sürülmesi de bu sıkıntıya dikkat çekiyor.

7 milyon Filistinlinin dönmesi gereken bir vatanı var; mültecilerin dönüşü, uluslararası hukukun teminat altına aldığı bir hak. Bir başka deyişle, dönüş hakkından ödün vermeyi veya pazarlığı düşünmek, bütün bir halk ve tarihe karşı işlenen bir suç.

Irak'taysa, Amerikan işgali ve işbirlikçileri 4 milyon kişiyi sürdü; bu kişiler insanlık dışı şartlarda yaşıyor. İşgalci güç, bu mültecilerin yaşadığı sıkıntının sorumlusu. Fakat Irak'ı yıkıp halkını parçalayan işgalciler, mecbur kalmadıkça hiçbir şey yapmaz. Tıpkı Irak'ta işlenen bütün soykırım ve savaş suçlarının sorumluluğunu üstlenmedikleri gibi...

İşin ilginci, Arap ülkelerinin Irak'la ilgili toplantılarda 4 milyon mültecinin sıkıntısını dile getirmemesi. Bu suskunluk bir suç; biz dönüş hakkını savunmayıp sorumluların yargılanmasında ısrar etmezsek onlara kim sahip çıkacak?