Diplomatik, siyasi ve hukuki bir felaket Gazze'deki insanları şoka ve hayal kırıklığına uğrattı. Filistin Yönetimi ve onun başkanıysa Gazze'ye karşı sorumluluklarını inkâr etmeyi sürdürerek, güneşi balçıkla sıvamaya çalışıyor izlemini veriyor.
Filistinlileri neye uğradığını şaşırtan tutumun hikâyesi şöyle: Filistin'in BM misyonu temsilcisi geçen hafta, bu yıl başında Gazze savaşıyla ilgili gerçekleri araştırma komisyonunun raporuna destek vermek amacıyla yapılacak BM İnsan Hakları Konseyi oylamasının ertelenmesini istedi. İsrail'in uluslararası hukuka yönelik ihlallerini açığa vuran ve Yargıç Goldstone'un başkanlığını yaptığı komisyondu bu.
BM'den destek bekleniyordu
Bugüne kadar oylamanın ertelenmesi talimatını kimin verdiğini kimse bilmi-yor, fakat dolaşan dedikoduların bini bir para ve Gazze'deki sıradan insanlar yüz üstü bırakılmak olarak gördükleri bu durumdan dolayı derin bir şok yaşıyor.
Filistin Yönetimi'ni Cenevre meselesini erteletme çabasına neyin sevk ettiğinin önemi yok; zayıf bir destek beyanının çıkmasını engelleme isteği de yapılanı temize çıkarmaz. Konsey toplandığında Goldstone raporuna destek vermeye hazır olmayan ülkeler, muhtemelen daha sonra da destek vermeye asla ikna edilemeye-cektir. Filistin Yönetimi'nin oylamayı erteleme yönünde muazzam siyasi baskıya maruz bırakılması da, hayati bir hata yapmış olması gerçeğini değiştirmez.
New York'taki BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada ABD Başkanı Barack Obama, başında bulunduğu yönetimin çok taraflı bir örgüt olarak BM'yi desteklemeye ne kadar hevesli olduğunu vurguladı. Peki BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki oylamadan Goldstone raporuna çoğunluk desteği çıkması beklenirken, Filistinlilerin sürecin ilerlemesini, hem de hiçbir ikna edici gerekçe göstermeksizin, kısa devreye uğratmasının sebebi nedir?
İsrail'in, Gazze savaşında sıradan insanlara karşı pervasızca suç işlediği raporda açıkça belirtiliyor. Hal böyleyken Filistin Yönetimi, 'ne olursa olsun barış' sloganını bahane edip, Filistin halkının davasının ahlaki itibarına bir kez daha gölge düşürdü. Filistin Yönetimi, İsrail'in Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki politikala-rının barışa dair her türlü kavramı çiğneyip geçen bir nitelik taşıdığını açıkça görebiliyor olmalı. İsrail yerleşimlerinin genişlemesi Batı Şeria'yı hâlâ kemiriyor, Tecrit Duvarı aynı topraklardaki insanları yabancılaştırmaya devam ediyor ve Doğu Kudüs (Müslümanların en kutsal ikinci mekanı El-Aksa Camii de dahil), İsrail polisi ve ordusu Filistinli Müslümanların orada ibadet etmesine engel olurken, taviz konusu ediliyor.
Şurası muhakkak ki, İsrail ne zaman Filistinlilere hasmı olarak saygı duyar, o zaman barış konusunda ciddi olduğunu anlarız. Fakat Batı Şeria'daki yönetim adalet sürecini ertelediğinde, İsrail de hesap vermekten kaçmış oluyor. Ve Gazze'deki devrik Hamas hükümetinin, kendisini boykot etmeyi sürdüren bir dünyaya ulaşma yeteneksizliği ayyuka çıkmış görünüyor. Bütün bunlar olurken, İsrail'in barışın önündeki başlıca engellerin bir tanesinde bile taviz vermeyi reddetmesi, olsa olsa Filistinlileri imkânsız politikalara mahkum etmeyi sürdürdüğünü gösteriyor.
Goldstone raporunu kötülemekle tatmin olmayan İsrail, Filistin Yönetimi'ni de baskısına (her ne kadar bu baskı başka ülkelerden geliyor gibi görünse de) boyun eğmesini sağlayan bir tuzağa düşürmüşe benziyor; yönetimin Cenevre'deki oylamayı erteletmeye mecbur kalmasının başka bir izahı olamaz. İsrail, karşısında hangi Filistin yönetimi olursa olsun, saygının inşa edilmesine ve Filistin davasının ahlaki itibarının güçlendirilmesine asla izin vermeyecek. Bir yandan barış sürecinin defterini dürme tehditleri savururken, öte yandan Filistinlilerin günlük hayatlarının defterini dürmeye devam edecek.
Filistinliler inisiyatif geliştirmeli
Filistinliler Cenevre'deki ivmeyi, adil bir barış için kendilerinden talep edilen tavizlerin ve adımların ne kadar adaletsiz olduğunu bütün dünyaya göstermek için kullanmalı; hepimiz adil bir barış istiyo-ruz, ama bu gitgide bir hayalete dönüşü- yor. Filistinlilerin, gri ve manipülatif dünya politikasına hükmedebilmeleri için bir inisiyatif ve karşı-inisiyatif sezgisi geliştirmeleri gerekiyor. Neticede İsrail, Filistin davasının ahlaki zeminini ortadan kaldıran bir baskı uygulayarak bunu gayet iyi başarıyor. (Gazze merkezli Emerge Danışmanlık Grubu LLC'nin kurucu ortağı, 9 Ekim 2009)
Kaynak: Radikal