Tam zamanıydı: 7. Cumhurbaşkanı Evren çıktı ve ?Türkiye 10 ? 30 yıl içinde eyalet sistemine geçebilir? dedi. Onun zamanında bile, yani 20 küsur yıl önce bile Türkiye'yi Ankara'dan yönetmek zorlaşmıştı, bölge valilikleri kurulmasını düşünmüşler, bunun için kararname bile çıkarmışlar, ama Özal seçimlerden sonra bunu kabul etmemişti. Özal'ın kabul etmemesi ona göre büyük hata olmuştu. Tam zamanıydı, dedim, çünkü bu sözler, tam da Barzani'nin ?Büyük Kürt Federasyonu? anlamına gelen hayalleri seslendirdiği zamana denk düştü. 40 milyon Kürt'e bir devlet diyordu Barzani. Bunun içine Türkiye Kürtleri de giriyordu. Ve Türkiye'de, Kuzey Irak hadisesi, olağanüstü bir hassasiyet oluşturuyordu. Kerkük, PKK'dan öne geçmişti. Onun da ardında, Kuzey Irak'ın buzun vadede bir çekim merkezi olacak nitelikte ?devletleşmesi? ve Kerkük'ün zengin petrolü ile bu devletin ikmal merkezi olması olgusu yatıyordu. Cumhurbaşkanı, mahalli idareler yasa tasarısını, daha çok, Anayasa'nın ülkenin bölünmezliği ilkesine atıfla veto etmişti. Mahalli idarelerin güçlenmesi, Ankara'nın bazı yetkilerinin mahalli idarelere devri bile, ülke bütünlüğü açısından uyku kaçırmaya yetiyordu. Ya buralardan yola çıkıp, diyelim, şu anda bile belediyecilikten öte misyonlar üstlenen Doğu ? Güneydoğu'daki DTP kontrolünde bulunan belediyeler alıp başını giderse... Ak Parti, mahalli idareler yasa tasarısını getirdiği için bölücülüğe prim vermekle suçlanmıştı. Özal, Kürt asıllı olmak ve ?eyalet?e kapı aralamakla suçlanmıştı.Demirel bile, ?Biz eyaleti düşünmüştük ama böler iye korktuk? diyordu.Değme siyasetçinin ağzına alamayacağı bir şeydi eyalet sistemi... Ve işte bir asker, üstelik genelkurmay başkanlığı yapmış, oradan ihtilale gitmiş, oradan Cumhurbaşkanı olmuş bir kişi bam diye ?Eyaleti düşünmeliyiz? deyiveriyordu. Kongresinde İstiklal Marşı okunmayan Demokratik Toplum Partisi (DTP)'ni sevindiriyordu. Evren'in açıklaması tabii ortaya bir, siyasetçinin ve askerin söylemeye cesaret edep edemeyeceği şeyler meselesini çıkarıyor. ?Ülke güvenliği, ?ülkenin bölünmezliği? konularında kim daha rahat ahkam kesebilir sorusu da bu arada gündeme geliyor.Diyelim ?Eyalet? diye bir öneriyi tartışmak sakıncalı ise, Evren'in bunu hangi akılla gündeme getirdiği sorusu akla geliyor. Sonra bir şey daha:Hani ?Bu memlekete şeriat gelecekse onu da biz getiririz? söylemi var... Onun gibi ?Bu memlekette bölücü tezler konuşulacaksa onu da emekli veya muvazzaf askerler konuşur? yaklaşımı... Ya da öteki ihtimal:Sol ile hesabı Sol'a gördürmek, İslam'la hesabı eski İslamcılara gördürmek, ülke güvenliği ile ilgili hesabı da güvenlikten sorumlu olanlara gördürmek gibi... Riskli şeyleri, işin sahipleri daha kolay hallediyor sanki...Vermekse onlar, daha kolay, yani ihanet suçlamasına uğramadan veriyor. Hatta ?Ne yapıyorsunuz?? diye soranları da ?Daha siz orada mısınız?? diye ayıplıyor. N'olacak şimdi??Eyalet? düşüncesi kutudan çıktı. Demek devletin bir yerlerinde bu iş, ?Bir ihtimal? olarak duruyor.Şöyle bir mesaj alınabilir mi buradan?-Türkiye'yi biraz daha sıkıştırırsanız, farklı modeller gündeme gelebilir.-Ya da Türkiye'yi, sıkıştırmak yerine okşarsanız, uzun vadede işinize yarayacak formüllere ikna edebilirsiniz.Biraz eğri oturup doğru konuşursak... diyebiliriz ki:-Türkiye'nin bütün işleri Ankara'dan yönetme diye bir zorluğu var ve bu alanda bir yönetim reformu kaçınılmaz. Mahalli idarelerin güçlendirilmesi, bazı yetkilerin mahalli idarelere devri gibi bir reform er geç gündeme gelecek.-Türkiye'nin Doğu ? Güneydoğu'da bir güvenlik sorunu var. Orası ile oynanıyor. Bu oyunun yerli aktörleri var, uluslararası projelere bağlı boyutları var. -Mahalli İdareler reformunun, bu, Doğu ? Güneydoğu'daki güvenlik sorunu ile alakası yok değil. Orada, etnik duyarlılık, en azından toplumun bir kesimini etkileyecek bir siyasi bilinç haline gelmiş bulunuyor. Mahalli idareler, bu siyasi bilincin somut uygulayıcıları gibi hareket ediyor. Endişeler bütünüyle yersiz değil. Burada altı çizilen üç tesbit, Türkiye'nin sağlıklı bir durum tahlilini zaruri kılıyor. Bir kere bölge insanına, ?bölücü hareketin muhtemel tabanı? gibi bakmaktan sür'atle çıkmak gerekiyor. Mahalli idarelerin yetkisini artırmak bir zaruretse, bunu, özellikle bu bölge için erteliyor durumda olmanın, bölge halkı üzerindeki olumsuz psikolojik etkisini dikkate almak lazım. Devlet adına yazılacak ve devlet içinde kafa karışıklığı bulunduğu intibaını vermekten başka anlam taşımayan boşboğaz tartışmalardan çıkıp, sür'atle, bölgenin gönül bağını inşa edici sağlıklı projeler geliştirmek ve hayata geçirmek lazım.