Kudüs, Süleyman Aleyhisselam'ın, Musa Aleyhisselam'ın, Zekeriya Aleyhisselam'ın, Yakup Aleyhisselam'ın, Yahya Aleyhisselam'ın ve İsa Aleyhisselam'ın ayak izlerini sokaklarında taşıyan; Hazreti Meryem'in, İsa Aleyhisselam'ı dünyaya getirdiği; Musa Aleyhisselam'ın ve İbrahim Aleyhisselam'ın hicret ettikleri şehirdir.

Kudüs, bütün peygamberlerin buluştuğu, Muhammed Aleyhisselam başkanlığında namaz kıldıkları şehir. Kudüs, tüm bildiklerini bu peygamberlerden öğrenmiştir.

Kudüs, Hazreti Ömer'in Müslümanlara emaneti ve Müslümanların yeryüzündeki egemenliğinin göstergesidir. Eğer Kudüs özgürse, o zaman Müslümanlar da özgürdür. Kudüs esirse, Müslümanlar da esirdir. Bu küçük ve yaşlı şehir, bunun için direnmeye devam ediyor. Bunun için binlerce yıldır emperyalist ordulara karşı savaşıyor.

Kudüs, Hazreti Ömer'den öğrendi adaleti, Selahaddin Eyyubi'den öğrendi direnmeyi, güçlünün değil, haklının yanında olmayı. Bunun için işgalcilerin kanlı şarlatanlıkları yıldıramıyor O'nu.

Hiçbir şehir Kudüs kadar acı çekmedi, hiçbir şehir Kudüs kadar gözyaşı dökmedi, hiçbir şehir Kudüs kadar yalnız bırakılmadı, hiçbir şehir Kudüs kadar sevilmedi, hiçbir şehir Kudüs kadar özlenmedi.

Kudüs, hiçbir şehre benzemedi. Aşkını yitirmedi, umutsuzluğa düşmedi. Beton yığınlarına, bankalara, süpermarketlere yüz vermedi. Bunun için binlerce yıldır yok edilemiyor. Taşın ne büyük bir nimet olduğu ancak Kudüs'te anlaşılır. Kudüs'te taş fırlatmak bir ibadettir. Kudüs'te taşlar sadece katillere fırlatılır.

Kudüs'te çocukların fırlattığı taşlar, Ortadoğu'daki taşları yerinden oynatır. Arap liderlerin yapamadığını Kudüs'ün taş çocukları yapar. Mescid-i Aksa'ya giden yolun taşlarını her gün tek tek döşerler.

Dünya'nın en genç şehitleri Kudüs'tedir. Zulmü ve katilleri kovmak için taş fırlatırken, ak alınlarına, isabet eden bir mermi ile al kanlara boyanırlar. Babasının kolları arasında katledilen 12 yaşındaki Muhammed Durra bu şehitlerden sadece biri.

Bakmayın en genç şehitlerin Kudüs'te olduğuna. Aslında Kudüs'te şahadetin yaşı ve makamı yoktur. Kudüs'te şehit olan kimi zaman İzzettin Kassam, Fethi Şikaki ya da Yahya Ayaş gibi gençlerken, kimi zaman Abdulaziz Rantisi gibi bir Profesör ya da Şeyh Ahmed Yasin gibi felçli ve tekerlekli sandalyeye mahkûm bir ihtiyardır.

Ancak Kudüs direnmeye devam ediyor. İsmi tüm dillerde "barış yurdu" anlamına gelen Kudüs'ü çatışmanın sembolü haline getirenler, 59 yıldır insanlık suçlarının en korkunçlarıyla kirletmek cürümünü işleyenler Kudüs'ü terk etmeden, Kudüs'ün direnişi bırakmaya niyeti yok.

Kudüs, bugüne kadar dünyanın en güçlü ordularını tarihin çöplüğüne gönderdi. Haçlılar ve İngilizlerden sonra şimdi sıra Siyonistler'e geldi. Onlar da çok yakında tarihin çöplüğüne gönderilecektir. Ve ardından Selahaddin'in torunları yeniden Zeytin dağına çıkıp, şehirlerini doya doya seyredecekler. Bunun için Kudüs'ün istediği tek şey: Kudüs'ün Müslümanların mülkü olduğu ve eninde sonunda geri dönmesi gerektiğinin unutulmamasıdır. Senede bir gün bile olsa dünyanın her yerinde aynı gün konferanslar düzenlenmesi, sokaklarda gösteriler yapılması İsrail'e acziyetini idrak ettirecektir. Çünkü İsrail, Müslümanlar arasındaki anlaşmazlıktan istifade ederek kurulmuş bir gecekondudur.

Her yıl Ramazan ayının son cumasında Müslümanların Kudüs'te birleşmelerini sağlayan "Dünya Kudüs Günü" İslam ümmetinin Siyonizme karşı iradesinin diriliş günüdür. İnşallah bugün yükselecek her feryat, zalim işgalcilerin sarayını biraz daha sarsacaktır. Kudüs Gününüz hayırlara vesile olsun.

 

 Kaynak: Milli Gazete