Devletin içinde de iz sürmek gerekiyor!
Sabah vakti önce Sabah'ın sürmanşetini okudum: "Tutuklu emekli generale ağır suçlama:
Ölüm emirleri Küçük'ten!
Ergenekon örgütünü yönetmekten tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, 5 cinayetin emrini bizzat vermekten suçlanıyor."
Hangi cinayetler?
Manşette sayılıyor:
Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, Hrant Dink, Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin (Danıştay baskını), Malatya'da dört kişinin boğazları kesilerek katledildiği kitapevi katliamı, İbrahim Çiftçi...
Saldırı ve suikast planları:
"Cumhuriyet gazetesinin bombalanması, Başbakan Erdoğan'a, Fethullah Gülen'e, Orhan Pamuk'a suikast hazırlıkları, Diyarbakır Şehit Aileleri Derneği aracının bombalanması..."
Peki hedef neymiş:
"2009'da darbe!"
Anlaşılan o ki:
Bir darbe ortamının oluşturulması için Türkiye'de daha başka cinayetler işlenecek, suikastler yapılacak, bombalar patlatılacaktı.
Güne böyle başladım.
Sabah'tan sonra da Taraf gazetesini aldım elime.
Kocaman bir manşet:
"2009'daki darbeden önce kıyamet gibi kan akacaktı!"
Söyleyen Murat Belge.
Neşe Düzel röportajı gazetenin birinci sayfasında şöyle özetleniyor:
"2009'da planlanan darbe 12 Eylül'den de beter olacaktı. Çünkü 12 Eylül'den farklı olarak Yasin Hayal'ler, O.S.'ler gelecekti. Sıkıyönetim üstteğmeni gibi, 'Giyinin, Selimiye'ye gidiyoruz' demeyeceklerdi. Evinizin kapısını kırıp içeride kim varsa temizleyeceklerdi. O darbe planında kıyamet gibi kan akacak, linçler yaşanacak, bir süre sonra da ordu, kardeş kavgasına son vermek üzere gelip kanı durdurmuş olacaktı. Ama ordu bu saldırıları durduruncaya kadar da, istenmeyen unsurlar zaten temizlenmiş olacaktı."
Şöyle devam ediyor Belge:
"Bugün artık derin devlet, MİT değil. Bugünün derin devleti, jandarma istihbarat teşkilatı JİTEM. Bu teşkilatı kurduğunu söyleyen o emekli general(Veli Küçük) 10 yıl sonra tutuklandı. 10 yıl sonra kaç cesetten sonra acaba bu oldu?"
Uzatmak istemiyorum.
Herşeyin çok başındayız.
Herşey yine tıkanabilir de.
Bu acı gerçeği çok yaşadık.
Daha yargı süreci var.
Ama bu aşamada, geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi, bazı temennilerde bulunmak lazım.
Ergenekon Operasyonu'nda sonuna kadar gitmek, bunların en başında yer alıyor.
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük eğer iddia edildiği gibi Ergenekon Çetesi'nin lideri ise nereden güç aldığını da ortaya çıkarmak şart.
Bir başka deyişle:
Devlet içindeki kökler...
Nereye kadar gidiyor?..
Esas baş kim?
Bu korkunç örgütlenmenin asker içindeki 2003-2004 darbe tertipleri (Nokta dergisinin basılmasına, kapatılmasına ve Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş hakkında altı yıl hapis istemiyle dava açılmasına konu olan darbe tertipleri) ile herhangi bir ilintisi var mı, yok mu?
Kısacası:
Bıkmadan tekrarlamak gerekiyor:
Türkiye eğer gerçekten demokrasi olacaksa, hukuk devleti olacaksa, bu çeteleri devlet ve toplum düzeninden temizlemek bir önkoşuldur.
Bir yurttaşlık görevidir.
Demokratik hukuk devletini Türkiye'de geçerli kılmak için, hukuk bilinci taşıyan yürekli polis, savcı ve yargıçlara büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor.
Başbakan Erdoğan hükümetine düşen de siyasal kararlılıktır, ipin ucunu bırakmamaktır.
Yoksa yine bir nokta gelir karanlığa düşeriz.
Türkiye'ye yazık olur!
Yeniden karanlığa düşmemek için devletin içinde iz sürmek gerekiyor.
Ergenekon Operasyonu'nda hassas nokta budur.
Kaynak: Milliyet