Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın Tahran ziyareti ve ülkesinin İran, Irak ve Suriye'yi içine alan bir eksen kurma çabası verdiğine dair açıklamaları geçiştirilemez. Söz konusu eksen hayata geçirilebilirse, Ortadoğu'nun daha da parçalanacağına ve kutuplaşacağına dair uğursuz bir uyarı teşkil edecektir. Erdoğan Türkiye, İran, Irak ve Suriye'yi kapsayan bu eksenle ilgili konuşmasında siyasi perspektiflerle hareket etmedi.

Kendisi aslında ekonomik yönleri kast etmiş olabilir. İran'ın doğalgazı şu dönemde Türkiye'nin ilgilendiği konuların başında geliyor. Türkiye ayrıca Irak'ın yeniden imarına katkıda bulunuyor. Güney komşularına da Arap bölgesinin kapısı olarak bakıyor. Yani ekonomiye yönelik ilgisi Erdoğan'ın İran-Irak-Türkiye-Suriye ekseninden söz etmesine yol açmış olabilir, fakat Araplara göre bu çağrı 'siyasi'. Araplar bu çağrının, Türkiye'nin 'direniş kampına' geçmesini ve bu koalisyonun Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer bazı Arap ülkelerini kapsayan ılımlılar eksenine karşı güçlendirilmesini hedeflediğini düşünüyor.

Türkiye'nin Arap-İslam dünyasına yönelik açılımından kuşku duymak doğru değil. Aksine bu açılım takdir edilmeli. Arap ve Müslümanlara din, coğrafya ve ortak çıkarlar gibi birçok açıdan bağlı bir devletin bu perspektifini korumak gerekir. Fakat Erdoğan ve meslektaşlarının şu noktada dikkatinin çekilmesi lazım: Türkiye'nin temkinli davranması kaçınılmaz ve böyle bir yaklaşım, Erdoğan'ın ülkesinin bölgeye dair yeni düşüncesi bağlamında atacağı her adımı başarısızlıktan uzak tutacaktır.

Hiç kuşkusuz, Türkiye'yi yöneten bu kültürlü ve becerikli grup İran'ın bütün bölgede liderlik aradığının farkında. İran Arap ve Müslüman ülkelere devrim ihraç ediyor. Bütün Araplar şu an yeni Türkiye'ye olumlu bakıyor ve bölgede denge ve istikrar noktası olması gerektiğini düşünüyorlar.

Ortadoğu şu an İran'ın yayılmacı eğilimine maruz kalıyor. Bu durum Erdoğan'ın açıklamalarını dikkatli bir biçimde yapmasını gerektiriyor. Türkiye başbakanı bölgedeki diğer ülkelerin, eksen kurulması yönündeki samimi ve masum olabilecek çağrısının arkasında İran eğilimlerinin bulunduğunu düşünme ihtimalini dikkate almalı. (Kuveyt gazetesi Ceride, 12 Kasım 2009)

Kaynak: Radikal