Emekli tümgeneral Sayın Osman Pamukoğlu'nu kişisel olarak tanımam.
Kendisini sadece televizyon ekranlarından tanıyorum ve bu yazıyı yazmadan önce de Wikipedia'dan mesleki kariyeri hakkında bilgiler okudum.
Sayın Pamukoğlu'nu ekranlarda gördüğüm zaman hemen o kanala kilitleniyorum çünkü konuşmaları, söyledikleri, el-kol hareketleri gerçekten çok eğlendirici geliyor.
2002 yılında YAŞ kararıyla tümgeneral rütbesiyle TSK'dan emekli olduktan sonra Sayın Pamukoğlu şimdi bir partinin de genel başkanı; kendisine ve partisine de siyasal yaşamda başarılar diliyoruz.
Daha önce de çok izledim ama en son geçtiğimiz hafta emekli tümgeneral Sayın Osman Pamukoğlu'nun Altan Tan ve Ayşe Böhürler'le Haber Türk ekranındaki tartışması gerçekten görülmesi gereken bir parodi idi.
Yazımın bundan sonrası gerçekten kolay değil ama okuyanların ve özellikle kızarak okuyanların iyi niyetime inanmalarını beklemekten başka bir çarem yok; böyle bir yazının yazılmasını da bendeniz gerçekten gerekli görüyorum.
Emekli tümgeneral Sayın Pamukoğlu'nun ifadeleri (her anlamda), konuları ele alışı, sorular karşısında düştüğü tuzaklar, eski silah arkadaşlarını karşı karşıya bıraktığı zor durumlar bana hiç de normal gelmiyor.
Sayın Pamukoğlu'nu hiç tanımadığımı söylemiş idim; belki eskilerden beri, yarbaylık, albaylık günlerinden beri böyle, belki tipik bir savaş sonrası travması yaşıyor diyeceğim ama Güneydoğu'da üç sene, 1992-1995 arası görev yapmış ve üzerinden yaklaşık 14 sene geçmiş.
Konu doğal olarak Sayın Pamukoğlu değil, kendisini ekranlarda gördüğümde hiç kaçırmıyorum ve çok eğleniyorum, gülüyorum ama o kadar; kendisi sadece bir örnek üstelik.
AMA, TSK'ya gülecek lüksümüz yok, eleştiri başka şey ama eğlenmek de kimsenin haddi olmamalı.
TSK çok büyük kamusal kaynaklar kullanarak ülkemize, yurttaşlarımıza çok hayati bir kamu hizmeti, dış güvenlik kamu hizmeti üreten ve bu üretimini çok nitelikli yapması gereken bir kurum.
Gelinen askeri teknoloji düzeyi ne olursa olsun, bir ordunun etkinliğinde, başarısında komutanlarının niteliği, zekası,
kültürü tarihte de çok önemli olmuştur, bugün de öyledir, muhtemelen yarın da öyle olacaktır.
ANCAK, kendilerini muvazzaf oldukları dönemlerde pek yakından tanıyamadığımız komutanların bir bölümünü sivil hayatta, ekranlarda gazetecilerle tartışırken daha yakından gördüğümüzde kaçınılmaz olarak yakın geçmişe bir beyinsel gönderme yapıyoruz ve bu komutanların bazılarının muvazzaflık dönemlerinde yukarıda yaşamsal önemine işaret ettiğim kamu hizmetini, dış güvenlik kamu hizmetini etkin bir biçimde nasıl üretebileceklerine, bir orduyu nasıl yönetebileceklerine ilişkin MAALESEF çoğumuzun aklında bir soru işareti uyanıyor.
Ve bu bahsettiğim örneklerin sayısı da gerçekten az değil ve hemen hemen hepsi generallik gibi çok önemli bir rütbenin bir aşamasının emekli komutanları.
Ancak, generallik yani tuğgenerallik, tümgenerallik ve hele daha ötesi öyle sıradan, ruh sağlığı kuşkulu, akıl yürütme yetenekleri sınırlı insanların gelebileceği yerler ASLA olmamalı.
Biliyorum, asker dostlarımız bu atama ve yükseltmelerin çok objektif ve nitelikli kriterlerle gerçekleştiğini söyleyeceklerdir ama bir de bizim, meseleye önyargılı olmadan bakan insanların gözleriyle gördükleri, kulaklarıyla duydukları örnekler var.
Üstelik bu örneklerin sayısı da az değil.
Ekrana bir emekli paşa çıktığında "şimdi çok güleceğim" diye düşünmemeli bir yurttaş.
Ama örnekler de yurttaşa
bunu hiç düşündürmeme sorumluluğunu üstlenmeli.
Kaynak: Star