Son aylarda dünya, reel sektör üzerinde derin ve kalıcı etkiler oluşturabilecek bir ekonomik krizle karşı karşıyadır. Avrupa Birliği'nin genişleme sürecine dâhil edilen Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye de bu krizden etkilenmekte.
Küresel gelişmeler finans sektörünün kredi verme faaliyetlerini sekteye uğrattığı gibi ekonomik büyümenin de yavaşlamasına yol açtı. AB, müstakbel üye devletlerin karşılaştığı zorluklara kayıtsız kalmamaktadır. Bu nedenle Avrupa Komisyonu, Kasım 2008'in sonunda açıklanan "Ekonomiyi Canlandırma Planı" çerçevesinde Güneydoğu Avrupa ile de dayanışma içerisinde olmayı önermiştir. Komisyon, 2009 yılı içerisinde kriz müdahale tedbirlerinde kullanılmak üzere, söz konusu bölgede bulunan ülkelere 120 milyon Euro yönlendirecektir. Bu desteğin uluslararası finans kuruluşlarından en az 500 milyon Euro tutarında kredi imkânı yaratması beklenmektedir. Krizin bu ülkelerde etkisini göstermesi gecikmeli olsa da bu ülkelerin büyük dış borçlarına da çözüm bulunmalıdır.
Komisyon, ülkelerin devlet oluşturma ya da reform süreçlerindeki temel zorlukların üstesinden gelmek için katılım öncesi mali destek mekanizmasını hâlihazırda tamamen kullanmaktadır, ancak içinde bulunduğumuz ekonomik kriz gibi öngörülemeyen durumlarda da harekete geçilmelidir. Bu destek paketinin temel ilkeleri dayanışma ve sosyal adalettir, bu nedenle faaliyetimiz en çok ihtiyacı olanlara yardım etmeyi amaçlamaktadır. Kriz ortamında, istihdamın korunması ve büyümenin sürdürülmesi için iş çevrelerinin malî kaynaklara kesintisiz erişimi esastır. Öncelikleri belirlenmiş AB finansmanının önemli amaçlarından biri de finans kuruluşlarının hem mikro hem de küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi vermeye devam etmesi için kısıtlamaları hafifletmektir. Zira Güneydoğu Avrupa'da ekonomik büyümenin asıl itici gücü söz konusu işletmelerdir.
Ekonomiyi ve rekabet gücünü kuvvetlendirmek için kurum oluşturma öncelikli konu olmalıdır. Söz konusu Canlandırma Planı fonlarının bir kısmı da insan sermayesi reformlarını ve yenilik çalışmalarını sürdürmekte olan bölgedeki siyaset belirleyicilerin desteklenmesi amacıyla kullanılacaktır. En büyük ekonomik potansiyele sahip sektörlerin tespitine yönelik sektör bazlı politika reformları da bu kapsamdadır. Aynı zamanda insan sermayesinin geliştirilmesi ekonominin ihtiyaçlarına cevap vermelidir.
AB 2008 yılında enerji verimliliğini artırmaya yönelik çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Yaşam standartlarımızı düşürmeden tüketimin azaltılması düşük karbon ve çevre dostu bir enerji sisteminin ana öğelerinden biridir. AB'ye aday ve muhtemel aday ülkelerde verimli enerji sistemlerinin geliştirilmesine de aynı önemi atfetmemiz gerektiği aşikârdır. Bu nedenle, enerji verimliliği yatırımlarına yönelik malî araçların temin edilmesi, Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye'yi destekleyecek tedbirlerin bir parçasıdır. Söz konusu fonlar, Batı Balkan ülkeleri için son derece gerekli olan belediye altyapı yatırımlarının uygulanmasına ivme kazandırma amacını da güdecektir. Söz konusu destek çevre, ulaştırma, enerji ve sosyal sektör alanlarına yöneliktir. Eş finansman ve kredi mekanizmaları sayesinde, belediyeler kendi güçleriyle gerçekleştiremeyecekleri projeleri uygulayabilmektedir. Bu da daha fazla istihdam ve hizmet için daha uygun koşulları ifade etmekte, vatandaşlar için ise sosyal hizmetlerde, sağlık hizmetlerinde ve eğitimde daha yüksek bir kalite anlamına gelmektedir.
Genişleme Avrupa Birliği'nin stratejik önceliklerinden biridir. AB, ekonomik refah ve daha fazla büyüme imkânlarının yanı sıra Güneydoğu Avrupa'da barış ve istikrarı destekleme taahhüdüne sonuna kadar bağlıdır. Avrupa perspektifi, Batı Balkanlar ve Türkiye için kuvvetli bir teşvik unsuru olup siyasî ve ekonomik reformlarda itici güç teşkil etmektedir. Hassas ancak hızla büyüyen ekonomilerin dengeleri bozulmamalıdır. Doğru iç politikalar, kesintisiz reformlar ve malî kuruluşlarla Komisyon'un destek önlemleri bu bölgedeki riskleri sınırlandırabilir. Ekonomik kriz, Güneydoğu Avrupa'nın AB ile ne kadar bütünleştiğini açıkça göstermiştir. Bu bölgenin gelişmekte olan ekonomileri Avrupa'nın en dinamik ekonomileri arasında olup AB ihracatlarında önemli yer tutmaktadır. Bu doğrultuda, Avrupa'nın ekonomide tekrar hamle yapması için genişleme, problemin değil çözümün bir parçasıdır. Kaderimiz ve çıkarlarımız müşterektir.
(*) Genişlemeden Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi
Kaynak: Zaman