Hani Nasreddin Hoca'ya sormuşlar:

-Hocam, acaba tuvalette sakız çiğnemek caiz midir? diye...

Hoca az düşünmüş;

-Evladım, demiş, caizdir caiz olmasına amma yanlış anlaşılır. Bu adam ne çiğniyor, diye merak edilir.

Bu anekdot nereden aklıma geldi:

Şimdilerde düşünüyorum:

-Acaba DYP, ANAP ve MHP Tandoğan'la başlayıp İzmir'de sona erecek olan mitinglerin kendilerine de siyasi bir alan açacağını ümit etmişler midir?

Hani şöyle düşünmüşler midir:

-AKP karşıtı olsun da çamurdan olsun.

Ya da şöyle:

-Bu bulutlardan bizim tarlamıza da yağmur düşer.

Hani “Birleşin, birleşin, birleşin” diye çığlıklar atıldı ya... Kimbilir, birleşirsek, belki mitinge katılanlar bize de ilgi gösterirler...

Böyle düşündülerse şimdi Baykal'ın DSP liderine yaptığı çağrıya kulak verebilirler. Diyor ki Baykal Sezer'e:

-Gel, İzmir'e birlikte gidelim, kürsüye elele çıkalım.

İşte budur. Mitinglerin çerçevesi budur.

O kürsülerde Ağar'ın, Mumcu'nun ya da Bahçeli'nin yeri olur mu?

Bir MHP'li bir yetkili, “Mitingler makas değiştirdi, demiş. CHP mitinglerden yararlanmaya çalışıyor.”

Günaydın!

Buna siyasi basiret derler. Yalnız biraz ba'de harabil Basra... Basra yanıp yıkıldıktan sonra. Yani mitinglerin rantını CHP'nin devşireceğinin anlaşılmasından sonra...

Acaba MHP'nin anladığını DP çatısı altında buluşanlar da anladı mı?

Anladı mı ki, tuvalette sakız çiğnerseniz yanlış anlaşılır.

Kaç zamandır yazıp, konuşup duruyorum. “Bu iş sadece Refah'ın ya da AKP'nin günahı” diye damgalanıp geçilecek bir iş değil.

İşte alın, bir bayan profesör, “Önce ezan tekrar arapçaya çevrildi” diye söze başlıyor. Bu “Halkın dini duygularını okşayarak politika yapmak”mış. Yani halkın dini duygularını okşamaya gelmezmiş. “Erbakan bu ülkeye en çok zarar veren isim”miş. Ama zarar verenler onunla sınırlı değilmiş. Sırada Demirel ve Ecevit de varmış. Bunlar İmam Hatipleri çoğaltmışlar.

Bir ara “İnançlara saygılı laiklik”ten söz ettiğinde “Gerici Ecevit” diye slogan atıldığı duyulmuştur bu memlekette.

“Gerici Evren” sloganları da atılmıştır anayasaya zorunlu din dersi konulduğu için...

Oysa, ne Menderes siyasi islamcıydı ne Demirel, ne Özal, ve tabii ne Ecevit, ne Evren!

Ezan arapçaya çevrilmiş böyle olmuş.

İmam hatipler açılmış böyle olmuş.

O bayan profesör diyor ki, “Cumhuriyet zaten bir din reformuydu!”

Yaa!

Laik bir düzende devlet eliyle din reformu!

Bunları bugün “AKP karşıtlığı”nda buluşan “sağ” ittifakçılarımız ya da milliyetçi politikacılarımız değerlendiriyor mu acaba?

Diyelim bugün iktidarda siz varsınız, “dini duyguları okşamayacak” mısınız? Dini duyguları okşadığınızda başınıza AKP'nin başına gelenden başka ne gelecek?

Tuvalette sakız çiğnememeli kimse...

Şık durmuyor.

Mitingler, Anayasa Mahkemesi kararı, CHP eylemleri, utangaç muhtıra ve sağ cenahta kafa karışıklığı...

Zayıf atın kıblesi olmazmış.

Kırat'ın kıblesi düzgündü. Çünkü sırtını millete dayamıştı. “Yeter söz milletindir” ifadesi, Cumhuriyet tarihinin en güçlü demokrat sesiydi.

Damarından CHP akan mitingler, gece yarısı bildirileri ile buluşunca en çok sağ cenah politikacıların kimyasını bozdu.

Onlar da muhtemelen “Daha ağırı gelmesin” yorumuna yattılar. 28 Şubat da öyle bir mantıkla en tepedekilerin kimyasını bozmuştu ya...

İzmir mitinginde Baykal'la Sezer elele tutuşacak mı belli değil. Ama o ortamda ne Ağar ve Mumcu'nun ne de Bahçeli'nin yer almayacağı kesin. Çünkü o mitingler başka şey için organize edildiler.

-Eşi başörtülü bir cumhurbaşkanı olmasın!

Bu çağrıya katılıyor mu Ağar, Mumcu ve Bahçeli?

Katılmazlar.

Ama vücut dilleriyle o rolü üstlendiler. O yüzden de nerede durdukları belirsizleşti?

Daha önemlisi demokrat misyonları belirsizleşti.

AKP'nin taktik – stratejik hatalarını anlarım. O yüzden onlar da eleştiriden nasiplerini almalılar. Ama tek parti döneminde halkın CHP diktasından kurtulma mücadelesi neydi, DP'ye yaşatılan işkence neydi, Menderes ve arkadaşlarının boynuna geçirilen neydi, AP neden “irticanın üç ayağından biri” diye damgalandı? Özal ne çekti?

-Hadi gelin, Ak Parti'yi boğalım!

Neden?

Dindarlara hoş göründü! Eşi başörtülü birisini Cumhurbaşkanı seçmek istedi!

Bu çağrının

-Hadi gelin Demokrat Partiyi boğalım'dan, hadi gelin Adalet Partisini boğalım'dan ne farkı var?

Bazan sormak geliyor içimden:

-Şu an sağ adına üstlenilen rolün, DP'yi deviren CHP rolünden farkı ne?

-Canım farklı parti, farklı siyaset, rakibimizin gözünün yaşına mı bakacağız?

Rakibin gözünün yaşı değil, milletin hayatındaki cendereyi göreceksiniz.

Damarından CHP akan mitingin misyonunu göreceksiniz.

Görmeyeni millet de görmez. Bunu da en yakın zamanda sandıkta görürüz.

Ez cümle, sağcı demiyorum, sağduyulu politikacı, halk tarafından yanlış anlaşılacak iş yapmamalı, diyorum.