Sizce araba kundaklamak suç mudur?
Peki ya adam kaçırmak?
Sizin gibi düşünmeyenleri ölesiye dövmek, dükkân camlarını aşağı indirmek, esnafa dükkân açtırmamak... Ne dersiniz bunlar suç olabilir mi? 17 yaşında bir kızı dağda alıkoymak, çocukların ellerine molotof kokteyli vererek polise saldırtmak, sözde mahkemeler kurup insanları yargılayıp cezalandırmaya kalkmak, sözde devlet kuruluşları oluşturmak, adam öldürmek, yaralamaya veya cinayete azmettirmek, dağa terörist nakletmek için evini istasyon haline getirmek. Peki bunlar suç mudur?
Bir belediye başkanının belediyenin milyonlarca lirasını dağdaki bir militana usulsüz yöntemlerle aktarması, yani PKK’yı finanse etmesi suç mudur?
Kuzey İrlanda örneği
BDP ve bazı yorumcular yukarıda saydığımız eylemlere karşı polisin operasyon yapmasından çok rahatsızlar. Bu kişilere göre polis barış iklimine zarar veriyor, hatta bazı gazetecilere göre devlet yukarıda saydığımız suçları işleyenlerle uğraşarak yasal alana dönmek isteyen PKK’yı şiddete zorluyor... Oysa ki barış veya demokrasi demek elinde silah olana teslim olmak demek değildir. Yeryüzünde atılan bombalara; kaçırılan, dövülen, işkence edilen insanlara sessiz kalarak silahlı adamları barışa ikna edebilmiş bir örnek yoktur. Sıkça verilen Kuzey İrlanda örneğinde de barış suçları görmezden gelerek gelmemiştir. Kuzey İrlanda’da bir yandan iktisadi kalkınma hızlandırılmış, diğer taraftan demokratik alan genişletilmiştir. Ancak bu ikisi yapılırken güvenlik güçleri önlemlerini azaltmamış, aksine daha da etkili hale getirmişlerdir. Diğer ülkelerin (İrlanda, ABD ve AB) ve yerel halkın da işbirliği ile bir yandan teröristler eylem yapamaz hale getirilmiştir, diğer taraftan da istismar alanları daraltılarak yapılan eylemler anlamsız hale getirilmiştir. Böylece moralleri bozulan ve ümitleri azalan militanların barışı daha çok düşünmeleri sağlanmıştır. Elden geldiğince daha az terörist öldürülmeye çalışılmış, ancak bunu daha az operasyon yaparak değil, daha çok operasyon yaparak sağlayabilmişlerdir. Hukukun üstünlüğünü esas alan bir anlayışa geçildikten sonra terör örgütleri sağlam bir demokrasi, iyileşen bir ekonomi ve iyi çizilmiş bir suç tanımı duvarı ile karşı karşıya kalmışlardır. Devlet IRA’nın savunduğu fikirlere yasal bir alan açarken, bu alana girmenin tek şartını şiddete başvurmamak olarak belirlemiştir. Güvenlik güçleri tüm bu süreç içinde sahayı teröristlere terk etmemeye özel bir önem göstermiş, devlet barışçıl yolları tercih eden vatandaşları ise teröristler karşısında sahiplenmiştir. Bizim son derece yanlış anladığımız ‘alan hâkimiyeti’ kavramı Kuzey İrlanda örneğinde kalpler ve gönüllerde kurulan alan hâkimiyeti olarak kendisini göstermiştir.
Türkiye için de izlenmesi gereken yol budur: Devlet bir yandan ekonomik zemini iyileştirecektir; buna paralel olarak bölge insanının kendisini sınırsız bir şekilde ifade edebileceği demokratik bir alan oluşturulacaktır ve bu alana her türlü siyasi akım şiddete başvurmamak kaydıyla davet edilecektir. Bu yapılırken güvenlik önlemleri ise azaltılmayacak, tam aksine daha etkili hale getirilecektir. Dönüşüm sürecinde halk devlet tarafından yüzüstü bırakılmayacak, özellikle elinde silah olmayan insanlar sahiplenilecektir. Aksi halde demokratikleşen ortamlarda silahın hâkimiyeti daha da artar ve çözüm arayışları ağır felaketlerle sonuçlanabilir.
PKK, BDP içinde erimeli
Araba yakmak veya muhaliflerine işkence yapmak vs. siyasi eylem değildir. Bunlar Kürtler için suç olduğu gibi, Türkler için de suçtur. BDP’nin artık şiddeti siyasal hareket gibi gösterip savunmaması gerekiyor. Eğer PKK siyasallaşacaksa bunun zemini BDP’dir. İradenin dağdaki teröristte (PKK) ya da şehirdeki teröristte (KCK) değil, Meclis’teki BDP’de olması gerekir. PKK elindeki silahla şehre inince, yani KCK olunca meşruiyet kazanmış olmuyor, PKK’nın meşru alana girişi elindeki silahı bırakarak BDP içinde erimesi ile mümkündür. Bu ortamda açılım veya barış adına şehirdeki terörü hoşgörmek ise yeni felaketlere davetiye çıkarır. Değişimin yolu bellidir, biraz İrlanda, biraz İspanya okuyan her insaf sahibi bunu kolayca anlar. “Eğer PKK değişemiyorsa biz değişelim” mantığı yanlış bir mantıktır. PKK da, derin çeteler de demokratikleşen ve sivilleşen Türkiye’ye ayak uydurmak zorundadırlar.
***
Bu sözlerimizin bazılarına ters geldiğinin farkındayım. Çünkü onlar Açılım’ı ‘biraz güzel söz, bir parça çiçek bir parça böcek’ sanmışlardı. Teröristin istediğini verirsek her şey düzelir sanıyorlar. Kürt Sorunu ile terörü birbirine karıştırırsanız, Kürt Sorunu’nu çözmenin tek başına terörü de çözebileceğini sanırsınız. Ya da ülke sivilleşirse silahlara gerek olmaz gibi gelebilir size: Fakat hayat düşündüğümüzden çok daha zor ve daha çok emek istiyor.
Kaynak: Star