ABD'nin 'demokrasi' söylemiyle Arap ülkeleri üzerinde hegemonya kurma projesi, Kabil, Bağdat ve Filistin kapılarını geçemedi...
ABD beş yıl önce Irak'a saldırdığında, bize bu savaşı 10 hatta 20 veya 30 Arap-İslam ülkesini kapsayacak 'demokrasi fetihleri' hamlesinin başlangıcından ibaretmiş gibi tasvir etmişti. ABD kendisini buna inandırdı, hoşgörü söylemini yükseltenler ve demokrasiyi incelemeye koyulanlar arasından birçok kişi de onu onayladı.
Fakat beş yıl geçtikten sonra Amerikalılar şoka uğradı. Tabii sadece 'Irak kor ateşi'nin ellerini yakması nedeniyle değil, demokrasi hayalinin Bağdat ve Kabil kapılarında suya düşmesi, bununla birlikte ABD'nin saygınlığının ve heybetinin yıkılması, siyaset ve güvenlik açısından sıkıntılar yaşaması, doların düşmesi ve süper devletin 'topal ördek' haline gelmesi nedeniyle şoka uğradılar.
Gizli emperyalizmi fark etmeyen yok
Şimdi kimse, Amerikalı veya Batılı bir yetkilinın Arap ve İslam dünyasına ihraç etmek istedikleri demokrasi projesinden söz ettiğini duyuyor mu? Başarısızlık yaşadılar, Irak ve Afganistan deneyimleri sonrası bu projenin bittiğini gördüler. Projenin ilk adımının işgal altındaki Filistin'de uygulanmasının, Hamas hareketini nasıl iktidara getirdiğini de gördüler.
Başarısızlık savaş cephelerinde, seçim sandığında ikiye katlandı ve bu gürültülü bir biçimde gerçekleşti. Yeni emperyalist proje, bütün madde ve ayrıntılarıyla suya düştü ve şimdi uçuruma gitmekten kaçış yok. Zira tablo, belirli zamanlarda kendilerine de yalan söyleyerek belirttikleri gibi toz pembe değil, öldürücü. Bununla birlikte sorun demokraside değil, demokrasinin koruyucuları olduklarını iddia edenlerde. Sorun bizde değil, onlarda. Zira demokrasiyi hegemonya kurma ve emperyalizmin bir aracı olarak kullanmak istediler. Böyle bir demokrasi, gündüz gündüz kendi evlatlarını yedi...
Demokrasi, İslamcıların Filistin, Türkiye ve Cezayir'de kazandığı rekabetçi seçimlerde mevcuttu. Demokrasi, ifade özgürlüğü, medya özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve sivillerin ordu üzerindeki kontrolü, çoğunluğun yönetimiyle insan haklarına saygıdır.
Tek bir demokrasi reçetesi yoktur
Fakat demokrasi 'yalancı özgürleştirme' adına, saptırıcı gerekçeler altında egemen devletlere savaş açmak veya demokratlık iddiasında bulunan en despot ve zalim rejimlerle koalisyon kurmak değildir. Demokrasi, ABD desteği alanların Washington'ın sorgusu altında hissetmesi değildir. Halklar da, demokrasilerde herşeyi en son öğrenen ve en son danışılan kitleler değildir.
Demokrasinin İslam'la çeliştiği iddiası da kesinlikle yanlış. Demokrasi adaletin bir parçasıdır, fakat bu sistemin hazır bir reçete, ihraç edilen oyuncaklar veya postayla gönderilen kitap olmadığı da doğru.
Demokrasinin, çocuk eğitiminden başlayan ve seçim sandıklarıyla son bulan bir yaşam biçimi olduğu da doğru. Fakat, Batılı demok-rasi odaklarının, kendi cahillik ve aptallık- larını su yüzüne çıkarmadan önce, 'demokrasi silahını' bize çektiklerini ve askeri projeleri-nin öncüsü olarak siyasi projelerini omuzları- mıza yüklediklerini görmek gerçekten çok üzücü
Kaynak: Radikal