O gece Dağlıca'da neler oldu? PKK'nın 20 Ekim'de gece yarısından sonra gerçekleştirdiği Hakkâri Dağlıca baskını, kaçırılan 8 erle ilgili iddianamede "ihanet"le suçlanan Ramazan Yüce'nin üzerine yıkılacak denli basit bir eylem midir?
Yoksa 300'e yakın PKK'lının Dağlıca taburunun da bulunduğu yörede sınırı geçip 13 askerimizi şehit ettikten sonra 8'ini de teslim alıp gitmesinin ardındaki "ihmaller zinciri" dava sürecinde açığa çıkarılacak mıdır?
Dağlıca baskını konusunda medyaya yeni bilgiler yansıyor.
Dünkü Taraf gazetesinde baskın sırasında Dağlıca Tabur Komutanı'nın bir köy düğününde olduğuna ilişkin haber vardı.
Olaydan üç gün önce bölgede PKK faaliyetlerinin tespit edildiği, sınır ötesini dürbünle izleyen erlerden birinin dokuz yüklü katır ve silahlı PKK militanlarını gördüğünü, piyade çavuş Ufuk Çelik'in ise çatışmanın olduğu gün Keri Tepe'de katırları ve teröristleri tespit ederek durumu "Çağdaş Üsteğmen'e bildirdiği"ne ilişkin bilgilere yer vermiş gazete.
"Çağdaş Üsteğmen durumu tabur komutanlığına telsizle iletiyor. Bölgeye taburdan havan ve top atışı yapılıyor. Diken üstünde geçirilen o gece 00.30 sularında çatışma başlıyor."
Erlerden biri PKK militanlarının katırlarla birlikte göründüğü ilk gün istenen kobra helikopter talebinin gerekli görülmediğini öne sürüyor.
Dağlıca baskınının ne şekilde gerçekleştiği yargı sürecinde aydınlanacak.
Baskın sonrası aldığımız bir mektupta Dağlıca'da görev yapmış bir subay şunları yazıyor:
"İçerden teröristlere bilgi sızdıran birilerinin olduğu, o sırada gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığının teröristlere sızdırıldığı, (nöbet yerlerindeki ihmaller ve boşluklar, silahlıkta yeteri önlem ve bakımın yapılmadığı vs.) silah odasına birilerinin nöbetçiyi zorla etkisiz hale getirerek girdiği ve şarjörleri çıkarma yoluyla yerleri değiştirilerek, silahların hemen kullanılmaması için ne gerekiyorsa yapıldığı,
Baskında 300 PKK'lının etrafı çevirenlerle beraber tüm sayı olduğu ancak hepsinin baskına katılmadığı,
Saatlerce süren çatışmalara bir türlü bekledikleri desteğin gelmediği,
Askerleriyle irtibatlarının koptuğu ve dağıldıkları,
Tabur komutanları da dahil olmak üzere komutanlarına ulaşamadıkları, Dağlıca'da konuştuğum arkadaşlarım tarafından sıcağı sıcağına anlatıldı."
Dağlıca dosyası artık yargıda.
Kamu vicdanı, yitirdiğimiz 13 canın hesabını soruyor.
Kaynak: Milliyet