"Ermeni tasarısı"nın Fransa'da meclisten sonra senatodan da geçmesi, ülkemizde gayet büyük bir infialle karşılandı. Öyle ki CHP lideri işi, hükümetin alacağı "makul" düzeydeki her türlü önleme tam destek vereceğini açıklamaya kadar vardırdı. Gerçi şu makul kelimesi kuşku uyandırıyordu ama olsun. Fransa hükümeti bu kadarını fazla bularak Türkiye'yi "serin kanlı olmaya" davet etmek zorunda kaldı. CHP'nin hükümeti desteklemesi... Bu kadarı fazlaydı doğrusu.
Son dönem Osmanlı aydınları, Cumhuriyeti kuran zihniyet, Fransız ihtilalinin yaydığı fikirlere çok şey borçludur. Çok zaman vardır ki ülkemizde Jakoben laiklikten söz edilir. Bu, yalnız günlük hayatta din işlerinden uzaklaşmayı değil aynı zamanda vatan millet uğruna topluma dayatmayı ifade eder. Fransız devrimi ilkeleri, yazarları, düşünceleri, nice Türk düşünürünün, devlet adamının yolunu "aydınlatmıştır". Milli Eğitimimizin de temel konularından birisi olduğundan, bu ülkede nesiller boyu öğrenciler Jan Jack Rousseau'yu doğru yazmaya çalışmak ve fikirlerini özetlemek zorunda kalmıştır.
Sonuç? Fransa dün de bugün de Hıristiyan Avrupa ailesinin yılmaz bir üyesi olduğunu her fırsatla kanıtlamıştır. Haçlı seferlerine kadar gitmeyelim. Milli Mücadele'de yerli Ermenileri asker yazan ve onlarla birlikte Antep'i, Maraş'ı işgal eden kimlerdi? Laik Fransız ordusu mu? Fransa'nın Ermeni kültürü araştırmalarını ne kadar himaye ettiğini herkes bilir. Fransız kimliği en güçlü ifadesini Ortadoğu'yu, Anadolu'yu, Cezayir'i işgal ederken gösteriyordu. Tabi, kolonilerde yaşananları anlatmaya bile gerek yok.
Fransız ihtilali en yıkıcı yansımasını Rusya'da buldu. Rusya "Monarşiyi" ve kilise otoritesini yıkarak "laik" bir imparatorluk kurdu; Sovyetler Birliği. Fakat bu da geleneği değiştirmedi. Rusya 93 harbinde, 1915'te, Kıbrıs'ta, Karabağ'da, Hocalı'da, Bosna'da, Kosova'da, hep Ortodoks Hıristiyan kardeşlerinin ve Ermenilerin yanındaydı. Kafkaslarda ceberut politikaları hiç bırakmadı. Resmi iddialar ne olursa olsun, Müslüman halklara karşı din faktörü ister istemez öne çıkıyordu.
Bu nedenlerden, Ermeni tasarısının Fransa senatosunda onaylanmasına bu kadar tepki göstermek, beklentilerimizin biraz yüksek olduğunu gösteriyor. Oysa daha çoğunu bekleyerek, Fransızları değiştiremezsiniz. Tarihi perspektiften bakınca, bunun beklenmeyen bir karar olduğunu söyleyemiyoruz. Fransız jakobenliğinden, devletin toplum işlerine müdahale geleneğinden bunu beklemek gerekiyordu.
Fransız kültürü, içindekileri örtbas etmeye, uzlaşı yolları aramaya yatkın bir kültür değildir. Modernleşme sürecinde Fransa ve İngiltere'yi karşılaştırmak bu farkı görmemize yardımcı olur. Mesela kıyafet meselesi Avrupa'nın göbeğinde sadece Fransa'da sorun olabilmiştir. Sanki İngiltere aynı "güvenlik" sorunlarını yaşamamaktadır. Bizde de devlet geleneğinde Fransız ekolünün baskın olması, aynı histerik yaklaşımı ülkemize uzun yıllar boyunca yaşatmıştır. Hala da kurtulabilmiş değiliz. Fransa'ya karşı beklentilerin biraz yüksek olmasında bunun da payı vardır sanırım.
Benim burada dikkat çekmek isteyeceğim bir konu, Türkiye'nin bu işte yalnız kalmasıdır. Türkiye, Fransız iddialarına karşı özellikle Cezayir kartını çokça kullandı. Ama duyan kim? Batı ülkelerini bir kenara koyalım. Onlar Hıristiyan kardeşlerini (Christian Folk) açıkça veya zımnen destekliyor olabilir. Peki Cezayirliler nerede? Senato önünde neden Türkiye, Kıbrıs ve Azerbaycan bayrakları vardı da mesela Cezayir bayrakları yoktu? Fransa Müslüman cemiyetlerinden destek mesajları geldi ama Cezayirlilerin açık desteği, konuya ayrı bir anlam katabilirdi.
Fransa'da Türk nüfustan daha fazla Cezayirli nüfusu olduğunu sanıyorum. Bunlar, Bağımsızlık yıldönümlerini, yaşanan kanlı olayları anma programı düzenlemez mi? Yoksa Arap baharının ulaşamadığı Cezayir hala Fransız nüfuz bölgesi mi? Yakın zamanda ülkede yaşanan siyasal çatışmalar bunu destekler niteliktedir. Fakat Fransa, nihayetinde Cezayir değildir. Burada vatandaş olmuş onca Cezayirliden, daha fazlasını beklemek hakkımızdır. Cezayir ve Türkiye halkları arasındaki geleneksel bağlar, beklentilerimizi ister istemez artırıyor.