CHP’deki gelişmeler, bu partiye oy versin ya da vermesin, herkes için önemlidir. Ana muhalefet partisi olması yanında geçmişte devletin tek siyasi partisi olması ve bugün bu geçmişi temsil etmesi onun ayrıcalığıdır. Ancak bu partideki köklü değişim kadrolarının ve taraftarlarının isteği ile gerçekleşmemiş, bugüne kadar sırrı çözülemeyen bir operasyonla gerçekleşmiştir.
Son zamanlarda konuşulan ve Baykal’ı ABD’nin 1 Mart tezkeresindeki olumsuz tavrı nedeniyle tasfiye ettiği iddiası gerçekçi görünmüyor. Çünkü Irak’a yapılan harekatta Türkiye’nin rol alması ya da topraklarımıza yüz bine yakın ABD askerinin konuşlanması gerekmiyordu. O günlerde birçok emekli asker, haritalar üzerinde harekatı değerlendirip çatışmaların nerede yoğunlaşacağını açıklarken, çıktığım televizyon programlarında ciddi bir çatışmanın olmayacağını söylüyordum ve harekatın adını “çatapat operasyonu” koymuştum. Bu bir değerlendirme idi ve ABD’nin Irak içindeki yapılanması bunu sağlayacaktı. Sonunda harekat kısa sürede ve hiçbir ciddi çatışma olmadan gerçekleşti.
***
Türkiye’nin harekata katılmasını ABD’deki bir kanat istiyordu. Diğer kanat Türkiye’nin bölgede bir taraf olmamasını, özellikle Kürtlerle çatışma ihtimalinin olduğu bir sürece dahil olmamasını istiyordu. Günümüzde bunu destekleyen siyasi görüş iktidardadır ve 1 Mart tezkeresinin intikamı alınmaz. O dönemde Silahlı Kuvvetler’in olaya kayıtsız kalması da ayrıca değerlendirilmelidir.
Baykal iç politikada AK Parti ile rekabet ediyordu ama dış politikada bir ayrılığın olduğu söylenemez. Mesela AB üyeliğine CHP’nin daha yakın olması beklenirken AK Parti daha yakın duruyordu, basında ve kamuoyunda AB üyeliğini destekleyen liberal aydınlar AK Parti’den yanaydı. CHP’deki lider değişikliği aynı zamanda partinin hem ideolojisini hem de hitap ettiği kitleleri değiştirmek amacını taşıyordu. Sonuç olarak CHP bugüne kadar savunduğu resmi ideolojiden vazgeçmiş ve hedefini bir düşünceyi savunmak olarak belirlememiş, iktidara gelmek için her yolun mubah olduğunu kabul etmiştir. Kılıçdaroğlu ise herhangi bir alternatif ekonomi ya da dış politika üretememekte, Erdoğan’ın sözlerine cevap yetiştirmektedir. Ekonomi politikası ise seçmene vaat olarak belirlenmiştir ve herhangi bir strateji içermemektedir.
Yeni CHP yönetimini araziyi düzeltmek için kullanılan bir buldozere benzetiyorum. Bir güç onu savunduğu ideolojiden uzaklaştırıp yeni bir dünya görüşünü savunmasını istemektedir. Çünkü dünyada köklü bir değişim yaşanmaktadır ve eski düşünceler geçerli değildir.
Eğer bugünkü yönetim araziyi düzelten buldozer ise görevi sona ermiştir ve yeni bir yönetim gelecektir. Bu kadro ekonomiyi sadece vaat etmek olarak anlamayacak yeni bir ekonomik görüş inşa edecektir. Piyasa sadece bir araç olacak ve sonuçları belirlemeyecektir. Finans kesimi ekonomiye yön vermeyecek aksine devletin bir aracı olacaktır. Bu piyasa mekanizmasının iflası olarak algılanamaz. Geçmişte ekonominin hedeflerini ve ulaşacağı yeri de belirleyen piyasa ve finans kesimi iken strateji devlet tarafından belirlenecek, piyasa mekanizması bir araç olarak varlığını sürdürecektir. Dış politika ise değer yargılarıyla değil, hesapla belirlenecektir. CHP’nin yeniden şekillenmesini, Türkiye’ye hizmet etmesini dilerim.
Kaynak: Star