Pazartesi günü, İsmet Berkan'ın 'CHP'den neden ümidi kestim?' başlıklı yazısını okuyunca, CHP'den istifam aklıma geldi. Yedi yıl önce CHP genel sekreterliğinde birlikte sorumluluk yüklendiğimiz üç arkadaşımla birlikte partiden ayrılmıştık.

İstifa yazımızda, "CHP'nin, karşısında olduğumuz partilerden biri haline dönüştüğünü ve CHP içinde ülke ve halkımıza hizmet etme olanağı kalmadığını" ve "CHP'nin bu yapısını değiştirme çabalarının sonuç vermeyeceği" görüşümüzü yazdıktan sonra, halkımızın 'yeni ve bugünkü partilerden farklı, toplumcu bir partinin' kurulmasını beklediğini belirtmiştik.
Bu gerekçelerle partiden ayrılan ben, yedi yılda birçok kez umuda kapılmamış mıydım? Bazı kurultaylar öncesinde, Baykal'ın bir cümlesini işitince, ya da CHP'nin umut veren bir girişimini görünce eteklerim zil çalmamış mıydı?
Bugün 'CHP'den neden ümidi kestim?' diye soran İsmet bey, 2003 yılı ortalarında, 'Son kez: CHP nereye?' diye sormuştu. İsmet bey de, benim gibi, 'CHP nereye?' diye son kez olduğunu belirterek sorduktan sonra, geçen beş yıl içinde, değişik zamanlarda, umutsuz söylevlerden umut yaratarak CHP'nin değişmesini beklemiş; bir-iki gün sonra tekrar umutsuzluğa dönmüştür.
Gerçekte önyargılı veya bir siyasal partiye bağımlı olmayan her yurttaş, CHP'nin, çağdaş bir parti olmasını istemiş, kendini kandırarak, isteğini
umuda döndürmüş, sonra da umudun gerçek olmadığını görüp hayal
kırıklığına düşmüştür.
CHP'den ayrıldıktan sonra ben de, zaman zaman CHP'deki sorunun, Baykal'a bağımlı olduğunu sanırdım. Böyle düşündüğüm günlerden birinde yazımı, "Baykal başında kaldıkça CHP, günümüzün gerektirdiği muhalefet partisi olma yoluna giremez! Nokta" diye bitirmiştim. Oysa biliyordum ve her gün daha iyi anlıyordum ki, yapısı değişmeden, CHP ülkemizin aradığı bir partiye dönüşmez; yapısının değişmesine de, yeni lider istese bile, örgüt ve partili olmayan 'çevre' izin vermez.
Bu nedenle, özellikle son üç yıldan beri, CHP'nin 21. yüzyılın bir partisi olamayacağını yazıyorum.
Ancak milyonlarca insan, Baykal giderse, ya da Baykal'ın yanına 'iyi adamlar' gelirse, CHP'nin gerçek bir siyasal partiye dönüşebileceği kanısındadır. Demokrasimizin başlıca sorunu ve engeli, CHP'den 'bir şeyler' bekleyenlerdir.
Son günlerde, 'Laik demokrat kesim öylesine kuşatıldı ki, bu kuşatma altında liderliği tartışmak da bir nevi lüks oldu' görüşü yayılmaya çalışılmaktadır.
Laiklik, ülkemizin en zorlu, hassas ve derinliği olan konusudur. Bu konuya, ancak bilgili, çalışkan, uzak görüşlü insanların katkısı olabilir. Sabah kalkıp, gazete manşetlerinden politika ürettiğini sananların, laikliğe katkıları değil ancak, son altı yılda görüldüğü gibi, zararları olur.
Son yıllarda hiçbir konuda halkın önüne geçemeyen CHP'nin, laiklik konusunda halkı yönlendireceğini beklemek gerçekçi değildir; üstelik
laikliğin bu yere taşınmasında CHP liderinin sorumluluğu vardır!
Özetle, kurultayın sonucu, o sonucun bizi nereye görüreceği belli! Gerçekçi olup, İsmet beyin yazdığı gibi, 'sıfırdan yeni bir bina inşa etmek' yoluna girilmelidir.

Kaynak: Radikal